4 Mayıs 2014 Pazar

Tanımak, Anlamak ve Yaşamak

 "Allah'ın boyası ile boyanandan daha güzel olan kim vardır? Ve biz, O'na kul olanlarız." (Bakara 138)
 
İnsan hayatı kesinlikle bir hedef üzerine kurulmuştur. Fakat ne yazık ki insanoğlu bundan gaflet içerisinde yaşamaktadır. İnsan Allah rızası için yaşamayı tercih ettiği zaman yaşam programını Allah’ın emir ve yasakları doğrultusunda hazırlamalıdır. Zira kâmil insan makamına ulaşamayan herkes, hayatın sınav ve zorlukları karşısında devamlı kaybetmeye mahkûmdur.

Bir hedef üzerine yaşayış biçimlerine bakıldığında her zaman bir takım örnekler mevcuttur. Bu örnekler bazen şahısların yaşam biçimleri ve bazen de ideolojileri kendisinden sonraki toplumlara ışık tutmaktadır. Bu noktada bizler kendimize bizden önce yaşamış olan Salih kullar sınıfından peygamberler, imamlar ve özellikle de Hz. Hüseyin’i (a.s) örnek almış bulunuyoruz.

Hüseynileşmek düşüncesinde kişinin Hz. Hüseyin’i (a.s) her açıdan kendisine örnek alıp o şekilde yaşaması anlamına gelmektedir. Elbette bu farkla ki kişi örnek alacağı kişiyi tanımadan asla bu marifet ve kabiliyeti elde edilemez. O zaman ilk vazife tanımak, anlamak ve yaşamak olacaktır.

Hz Hüseyin’in (a.s) yaşam profilinde her şeyden önce sağlam bir inanç ki tevhide olan bağlılığı, ahlakın doruk noktası ve amelin icrası olan fedakârlık hidayet için yol göstermektedir. Bunu öğrendikten sonraki aşama onu anlamaya çalışmak ,gaye ve hedeflerini çözmek, kendimizi onun hedefleriyle birleştirmek gerekmektedir. En son ve anlamı bir o kadar derin olan bu aşamalardan  sonra öğrendiklerini fiili yaşantıyla Hz. Hüseyin’in (a.s) yaşantısına tatbik ederek Hüseynileşmek ilkesine sahip olunabilir.

Bu konuda insan hayatı iyiler ve kötülerin yaşam biçimi olarak ikiye ayrılıyor. Yani saflar netleşiyor. İyiler hiç şüphesiz Allah tarafından onaylanan peygamberler imamlar ve Salih kul olarak adlandırdığımız kişiler ve onların yaşam biçimleridir. Kötüler ise zamanın ve mekânın kötü bencil mağrur zalimleridir. İnsan yaşadığı zamanın zalimlerini iyi tanımalıdır. Konum ne olursa olsun mekân neresi olursa olsun kişi zamanının zaliminden haberdar olmalıdır.

 Günümüzün asıl zalimlerine gelince bunlar ise Müslümanların kanını emen, canını hiçe sayan, malını gasp eden, emperyalist sistemlerin başında oturanlardan başkası değildir. Bu tağut sistemlerin başlarında oturanlar, ister Müslüman kisvesi altına girmiş, dünya düşkünleri veya isterse herhangi bir inanca bağlı olmayan ateist kişiler olsun bunların hepsi zalim sınıfına girmektedir.

Bu zalim sistemlerin başında ise Amerika ve İsrail gelmektedir. Bugünün dünyasına baktığımızda Amerika ve İsrail kendi çıkarları için her bölgede istikrar ve ülkelerinin bekasını sağlamak için her kesimin canını, malını, namusunu, şeref ve izzetini hiçe sayarak demokrasi ve özgürlük adı altında siyasetlerini yürütmektedirler. Burada en fazla bu emperyalist ve Siyonist siyasetinden etkilenen kesim ise bazı Müslüman toplulukları ve mustazaf kesimler olmuştur.

Böyle bir zamanda zalime karşı durabilmek için Hz. Hüseyin’in (a.s) mesajlarını iyi anlayıp yaşantımızda pratiğe dökmemiz gerekmektedir. Hz. Hüseyin (a.s) en meşhur sözlerinden olan “Zillet bizden uzaktır” nidasını kendimize ilke edinerek Amerika ve İsrail gibi emperyalist ve siyonizmin karşısında dik durmalı ve mücadele için bütün çabalarımızı bu doğrultuda harcamalıyız.

Hiç kuşkusuz Allahın vaadi gerçekleşecektir. Allah Teâlâ Kuran’ı Kerim’de şöyle buyuruyor:

“Bizse, yeryüzünde zayıf düşürülenlere lütfetmeyi, onları önderler ve mirasçılar kılmayı istiyoruz.” (Kasas 5)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder