Bağışlayan ve mihriban olan Allah’ın adıyla...
Hamd, bütün mahlûkatı yaratan âlemlerin Rabbine mahsustur. Seyyidimiz,
Nebimiz ve Mevlamız, Allah’ın kulu, Resulü ve Habibi olan Ebu’l-Kasım
Muhammed’e (s.a.a), Onun masum ve pak evlatlarına salât ve selâm olsun.
Allah’ın(a.c) rahmetinden kovulmuş
şeytandan Rahman Rabb’e sığınırız.
Dünya denilince akla
gelen iki kelime vardır. Biri doğu, diğeri batı. Birbirinden farklı iklimler,
farklı yaşam tarzları. Biri güçlü, diğeri zayıf. Oysa her ikisi de özgürlükten
bahsediyor. Acaba şu içinde bulunduğumuz yaşam tarzında, gerçekten özgürlük var
mıdır? Batı’da insanlar özgürlüğü şöyle yorumluyor; biz eskiden tutsaktık, çünkü
görünürde özgür olsak bile zayıf bir özgürlüğümüz vardı. Yaptığımız,
yapacağımız şeyleri biz seçmiyorduk, baskılar ve dayatmalar yüzünden buna
mecbur kalıyorduk. Fakat post-modern yaşam tarzı sayesinde güçlü bir özgürlüğümüz
oldu. Böylece kendi hür irademizle seçme hakkına sahip olmuş bulunmaktayız.