1 Mayıs 2014 Perşembe

Salavat’ı Şerif’in Anlamı Nedir?

"Allahumme Salli Ala Muhammed ve Âl-i Muhammed"

"Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salavat gönderirler. Ey iman edenler, siz de ona salavat gönderin ve tam bir teslimiyetle teslim olun." (Ahzab, 56). Hz. Muhammed (s.a.a) öyle yüce bir makama sahiptir ki, Allah ve bütün melekleri ona selam ve salavat gönderiyorlar. Öyleyse Allah ve Resulü’ne iman eden biz Müslümanlar da Kur’an’ı Kerim ile hemseda ve hemneva olarak, aynı ahenk ile bütün mahlukatın en üstünü olan Hz. Muhammed’e (s.a.a) selam ve salavat göndermeliyiz.

İnsanların çoğu kez karşı karşıya kaldıkları bütün sıkıntıları giderebilmeleri ve özellikle önemli işlerinde başarıya ulaşıp muvaffak olabilmeleri için, Salavat’ı Şerif’i zikretmeleri veya bir kağıda yazarak üzerlerinde bulundurmaları gaybi yardımların ulaşmasına sebep olacağı gibi, bütün zorlukların da Salavat’ı Şerif’in vasıtasıyla yenilebileceğinin doğruluğu, hadis kaynaklarınca ve muhtelif tecrübelerle ispatlanmıştır.

Hz. Muhammed (s.a.a) buyuruyor: “Her kim bir kitap veya  bir varakaya Salavat’ı şerif’i yazar ise, o kitap veya varaka baki olduğu müddetçe, Melekler hak teâlâ’nın huzurunda (yazan şahıs için) bağışlanma taleb ederler. Böyle büyük bir öneme sahip gaybi imdad olan manevi ilaç, Salavat’ı Şerif’in mefhum ve niceliği hususunda kısaca bahsetmenin elzem olduğu, ilaca muhtaç, biz manevi hastalar tarafından bilinmektedir.
Salavat’ı Şerif Nedir?

Salavat’ı Şerif, Allah tarafından insanlara verilen en iyi hediyedir.
 Salavat’ı Şerif, cennetten dünyaya gönderilen bir armağandır.
 Salavat’ı Şerif, insanın ruhunu cilalayan önemli zikirdir.
 Salavat’ı Şerif, insanın ağzındaki (hoş tat) hoş kokunun aromasıdır.
 Salavat’ı Şerif, cennetin semasını süsleyen nurdur.
 Salavat’ı Şerif, sırat köprüsünün karanlığını aydınlatan ışıktır.
 Salavat’ı Şerif, insanın dünyası ve ahireti için şefaatçidir.
 Salavat’ı Şerif, Allah’ı zikir etmektir.
 Salavat’ı Şerif, namazın kemale ermesinin sebebidir.
 Salavat’ı Şerif, Allah’ın huzurunda yapılan duaların kemal ve kabulunun sebebidir.
 Salavat’ı Şerif, insanların Allah’a yaklaşma sebebidir.
 Salavat’ı Şerif, Hz. Peygamber’i (s.a.a) rüyada görmenin rumuzudur.
 Salavat’ı Şerif, cehennem ateşi önünde kuvvetli siperdir.
 Salavat’ı Şerif, berzah ve kıyamet âlemlerinde insanlara en iyi arkadaştır.
 Salavat’ı Şerif, insanın cennete geçişi için izin cevazıdır.
 Salavat’ı Şerif, insanın üç âlem (dünya, berzah ve ahiret) de güvenlik ve saadet garantisidir.
 Salavat’ı Şerif, kıyamet gününün en üstün (zikiri) amelidir.
 Salavat’ı Şerif, kıyamet günü teraziye konulacak en ağır (zikir) amelidir.
 Salavat’ı Şerif, Allah ve Resulü’nün (s.a.a) katında en mahbub ameldir.
 Salavat’ı Şerif, cehennem ateşini söndürecek ibadettir.
 Salavat’ı Şerif, namazın ziyneti ve güzelliğidir.
 Salavat’ı Şerif, yapılan günahların bağışlanma sebebidir.
 Salavat’ı Şerif, yoksulluğu ortadan kaldıran dermandır.
 Salavat’ı Şerif, bütün dertlerin en iyi manevi ilacıdır.
 Salavat’ı Şerif, Allah tarafından kullara gönderilen rahmet, Melekler tarafından kulların günahlarını temizleme sebebi ve kullar tarafından (zikir edildiği taktirde) ise, duadır.

Hz. Peygambere (s.a.a), Salavat-ı Şerif’i zikreden, daimi zakir olduğu gibi, ona iman eden bütün Müslümanların da Salavat’ı Şerif’e daimi zakir olmaları önem arz etmektedir. Müslümanların Salavat’ı Şerif’i zikir ettikleri takdirde, toplumun fezasını ve çalışma ortamını maneviyat nuruyla kuşatabilecekleri, gam, keder ve hüzünlerinde kendilerinden uzak durmasını sağlayabilecekleri önemli bir duadır. Bir Salavat’ı şerif zikir etmek ile, cennette kendinize bir nur yaratınız. Bir Salavat’ı Şerif zikir etmek ile, günahlarınızı temizleyerek, kendinize yeniden tevellüd ortamı sağlayınız. Bir Salavat’ı şerif zikir etmek ile, amel defterinize yetmiş iki şehit mükafatı yazdırınız. Bir Salavat’ı Şerif zikir etmek ile amel defterinize on hayır hasene sevabı yazdırınız.  (1)

Salavat’ı Şerif’in Anlamı Nedir?

Salavat’ı Şerif, lügatta dua anlamına gelmektedir. Ve zaten Allah’ın kullarına farz kılmış olduğu ve kulların ise, yerine getirmeleri gereken günlük namazlar, çeşitli duaları içerisinde toplayan bir ibadet şekli olduğu için, namaz denilmektedir. Lakin Salavat’ı Şerif, halk arasında iki anlamıyla bilinmektedir.

Birincisi, selam ve dua olarak bilinmektedir ki, kullar onu Allah’a ve Hz. Muhammed’in (s.a.a) yüce şanına yaklaşmanın özel vesilesi olduğuna inanmaktalar. İkincisi ise, namaz olarak bilmekte ve uygulamaktalar. Yani, Salavat’ı Şerif, Allah’tan ayrı olan mahlûkun, Halik’e (Allah’a) ittisal ve ümmetin ise, Hz. Muhammed’e (s.a.a) yakınlaşma vesilesidir. Hz. Muhammed Bakır (a.s) buyuruyor:

 "Dua etmek en üstün ibadettir. Dua ederek Allah’ın davetine icabet ediniz ki, doğru olanlardan olasınız ve Allah’ın azabından kurtulabilesiniz. Dua etmek üstün bir ibadettir, asla terk etmeyiniz. Zira hakka ulaşmak için ondan daha iyi bir vesile bulamazsınız. Allah’ın huzurunda dua etmekten asla geri durmayınız. Büyük veya küçük, bütün isteklerinizi ve hacetlerinizi dua ederek Allah’tan isteyiniz ve dua etmekten asla yorulmayınız. Zira duanın Allah katında büyük bir özelliği ve yeri vardır."

Hz. Cafer Sadık (a.s) buyuruyor: "Halkın en güçsüz olanı, dua etmekten (imtina eden) aciz olanıdır. Dua etmede acziyet göstermeyiniz." Zira yağmur bulutların arasında saklı olduğu gibi, Allah’ın huzurunda hedef ve hacetlerin kabul olması da duaların satırları arasında saklıdır. Ve edilen dualar, kabul olsun veya olmasın, Allah’ın rahmet kapılarını kulların yüzüne açmaktadır. Şayet Allah kulunun duasını kabul eder ise, kulu mükafata erişen bahtıyar ve muvaffak müminlerden olur, şayet kabul etmez ise, yine Allah, dua eden kuluna üç menfaat verir:

Bir- Allah, kıyamet günü ona vermek üzere, dua eden kuluna güzel nimetler hazırlar.
İki- Allah, zarar ve belaları dua eden kulundan uzaklaştırır.
Üç- Allah, yapılan duaları, kulun günahlarının kefareti olarak kabul eder ve onu bağışlar.
               
Allah kullarının kalbiden geçenleri ve ihtiyaçlarını iyi bilmektedir. Ama Allah, kullarının kendisine el açıp muhtaç olduklarını dile getirmelerini ve kerem kapısına yüz çevirmelerini beklemektedir. Nihai hedefe ve istenilenlere ulaşabilmek için ısrarla Allah’ın kapısı çalınmalıdır. Dua, belalar karşısında müminin sığınak ve siperidir,  buyuran, Hz. Ali’nin (a.s) nasıl ısrarla dua ettiği örnek alınmalı ve kul, ısrarla el açıp hacetlerini Allah’tan istemelidir. Ta ki, her takdire güç yetirebilen ve keremi bol olan Allah da kulunun hacetlerini kabul buyursun ve maksud hâsıl olabilsin.
Hüseyin Akay

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder