Soru 1: En iyi Kalp
hangisidir?
Cevap: Hz.
Emir’ül-Müminin (a.s): “Bilin ki hiç şüphesiz, Allah Subhanehu ve Tealâ
kalplerin içinden ancak hikmeti daha çok içine alanını, insanların da ancak
hakkı daha çabuk icabet (kabul) edenini methetmiştir.”[1]
Soru 2: Kalplerin
i’rab ve harekeleri nelerdir?
Cevap: İmam Cafer
Sadık (a.s): “Kalplerin i’rabı dörttür: Ref’, feth, cerr ve vakf. Kalbin ref’i
(yücelmesi), Allah’ın zikrindedir. Kalbin fethi (açılması), Allah’ın rızasına
razı olmaktadır. Kalbin cerri (inişi), Allah’tan gayrisiyle meşgul olmaktadır.
Kalbin vakfı (durgunluğu) ise, Allah’tan gafil olmaktadır.”[3]
Soru 3: Allah’ın en çok
sevdiği kalpler hangileridir?
Cevap: Resul-i
Ekrem (s.a.a): “Yeryüzünde Allah’ın kapları vardır ki bu kapların Allah’a en
sevimli olanı; berrak, yumuşak ve sağlam olanıdır; bu da kalplerde olur.
Yumuşak olan kalp, kardeşlere yumuşak olandır. Sağlam olan kalp, kişinin hakkı
söyleyip Allah yolunda hiçbir kınayanın kınamasından korkmayandır. Berrak ve
temiz olanı ise, günahlardan temiz olandır.”[4]
Soru 4: Allah hangi
kalplere nazar eder?
Cevap: Resul-i
Ekrem (s.a.a): “Hiç şüphesiz Allah Tebareke ve Tealâ sizin şekillerinize ve
mallarınıza bakmaz; ancak kalplerinize ve amellerinize bakar.”[5]
Hz. Emir’ül-Müminin Ali (a.s): “Kulların temiz kalpleri,
Allah Subhanehu ve Tealâ’nın nazar ettiği yerlerdir. Kimin kalbi temiz olursa,
Allah o kalbe (lütuf gözüyle) bakar.”[6]
Soru 5: Sağlam ve
selâmetli kalp hangi kalptir?
Cevap: Resul-i
Ekrem’e (s.a.a) selâmetli kalp sorulunca şöyle buyurdu: “Şüphesiz ve nefsanî
heveslere dayanmayan bir din, riya ve gösterişsiz bir amel.”[7]
Soru 6: Kalpler nasıl
selâmete kavuşur?
Cevap: Hz.
Emir’ül-Müminin Ali (a.s): “Kalbin ancak o zaman selâmete kavuşur ki, kendin
için sevdiğini müminler için de sevesin.”[8]
Soru 7: Allah bir
kula hayrı dilerse ne olur?
Cevap: Resul-i
Ekrem (s.a.a): “Her kulun bir yüzünde iki gözü vardır ki onlarla dünyevî olan
şeyleri görür. Bir de kalbinde iki gözü vardır ki onlarla uhrevî (manevî) olan
şeyleri görür. Eğer Allah bir kula hayrı dilerse, kalbinde olan gözlerini açar;
onlarla o kuluna gayben vaat ettiği şeyleri görür. O zaman gaybî olan şeyle (kalp
gözleriyle), gaybî olan şeye iman eder.”[9]
Soru 8: Allah bir
kulu severse ne olur?
Cevap: Hz.
Emir’ül-Müminin ali (a.s): “Allah bir kulu severse, ona selâmetli bir kalp ve
oturaklı bir ahlâk nasip eder.”[10]
Soru 9: Kalplerin
kilitlenmesi nasıl olur?
Cevap: İmam Cafer
Sadık (a.s): “Hiç şüphesiz senin bir kalbin ve (bu kalbin) kulakları vardır. Ve
Allah bir kulu hidayet etmek isterse, kalbinin kulaklarını açar. Ama hidayetini
istemezse, kalbinin kulaklarını mühürler; artık asla ıslâh olmaz. Allah (Azze ve
Celle), ‘Yoksa kilitlenmiş kalpleri mi vardır?’ ayetinde de bunu buyurmak
istiyor.”[11] (Tabi Allah-u Tealâ’nın isteyip istememesi de insanda hidayeti
kabul etmek için kabiliyet ve müsait zeminin olup olmamasına bağlıdır.)
Soru 10: Bir müminin
kalbinde sevgimizin olup olmadığını nasıl anlayabiliriz?
Cevap: İmam
Muhammed Bâkır (a.s): “(Mümin) kardeşinin kalbinde (sana karşı) sevgi olup
olmadığını öğrenmek istiyorsan, kendi kalbinde ona karşı (beslediğin hislerden)
anla.”[12]
Emir’ül-Müminin Ali (a.s): “Kim başkalarının gizli
ayıplarını öğrenmeye çalışırsa, Allah onu kalplerin sevgisinden mahrum
bırakır.”[13]
Soru 11: Kalpleri
nelerden temizlemeliyiz?
Cevap:
Emir’ül-Müminin Ali (a.s): “Kalplerinizi günah pisliklerinden temizleyin ki
haseneleriniz (iyi amerler) çoğalsın.”[14]
Yine şöyle buyurmuştur: “Kalbinizi kinden temizleyin; zira
kin, (insanı kötülüklere) susatan bir hastalıktır.”[15]
Soru 12: Kalbin
genişlemesi nasıl olur?
Cevap: Allah
Resulü (s.a.a), “Allah, kimin kalbini genişletirse, o, Rabbinden bir nur
üzeredir.” ayetinin tefsirinde şöyle buyurmuştur: “Nur, kalbe yerleştiğinde, o
kalp açılır genişler.” Bazıları, “Ya Resulallah, bunun bir alâmet ve nişanesi
yok mu?” diye sorunca, “Evet.” buyurdu. “O alâmetler şunlardır: Gurur evinden
(dünyadan) uzaklaşmak ve ebediyet yurduna yönelmek, ölüm zamanı gelip çatmadan
ölüme hazırlanmak. O hâlde kim bu dünyada zahit olursa, (dünyevî) arzuları
kısalır ve dünyayı ehline bırakır.”[16]
Soru 13: Kalp nasıl
mühürlenir?
Cevap: Resul-i
Ekrem (s.a.a): “Tamah (dünya hırsı) ehli olmaktan sakının; zira tamah kalbe
şiddetli ihtirası bulaştırır ve kalpleri dünya sevgisi mührüyle damgalar.
(İnsan hidayet ve ıslâh kabiliyetini kaybeder.)”[17]
Soru 14: Perdelenmiş
kalpler hangileridir?
Cevap: İmam Musa
Kâzım (a.s): “Allah-u Tealâ Hz. Davud’a şöyle vahyetti: Ey Davud, ashabını
nefsanî şehvet ve arzuları sevmekten sakındır ve korkut. Zira hiç şüphesiz
kalpleri dünya şehvetlerine bağlanmış kimselerin kalpleri bana karşı
perdelenmiştir (ilâhî tecellilere kapanmıştır).”[18]
Soru 15: Kalplerin de
bedenler gibi cezası var mıdır?
Cevap: İmam
Muhammed Bâkır (a.s): “Allah’ın hem kalplerde, hem de bedenlerde cezaları
vardır: Geçim darlığı ve ibadette gevşeklik (bunlardandır; ancak) kul, kalbin
taşlaşmasından daha büyük bir cezaya çarptırılmamıştır.”[19
Soru 16: Gözyaşlarını
kurutan nedir?
Cevap:
Emir’ül-Müminin Ali (a.s): “Göz yaşları ancak kalplerin katılaşmasından kurur.
Kalplerin katılaşması ise, ancak günahların çokluğundan kaynaklanır.”[20
Soru 17: Kalpleri
katılaştıran sebepler nelerdir?
Cevap: Resul-i
Ekrem (s.a.a): “Üç şey kalbi katılaştırır: Boş ve (nefsanî eğilimlerini
okşayan) şeyleri dinlemek (haram müzik ve film gibi), (zevk için ve ihtiyacı
olmadığı hâlde) ava çıkmak, sultanın (güç sahiplerinin) kapılarında dolaşmak (onların
dünyalarından nasiplenmek için sürekli onlarla haşir neşir olmak).”[21]
Emir’ül-Müminin Ali (a.s): “Mal ve servetin çokluğu dini
bozar, kalpleri katılaştırır.”[22]
Yine şöyle buyurmuştur: “Cimri kimsenin yüzüne bakmak,
insanın kalbini katılaştırır.”[23]
Soru 18: Kalpleri
hastalandıran şeyler nelerdir?
Cevap: Resul-i
Ekrem (s.a.a): “Cedelleşmeden ve (mümin kimselere karşı) husumet ve düşmanlık
beslemekten kaçının. Zira bu ikisi (mümin) kardeşlere karşı kalpleri hastalıklı
hâle getirir ve münafıklığa yol açar.”[24]
Soru 19: Kalplerdeki
hastalıkların ilâcı nedir?
Cevap:
Emir’ül-Müminin Ali (a.s): “Hiç şüphesiz Allah’tan sakınmak ve takva ehli
olmak, kalplerinizin hastalığının devası, gönüllerinizin körlüğünün basireti,
bedenlerinizin hastalığının şifası, göğüslerinizin bozulmasının ıslâhı,
nefislerinizdeki pisliğin temizliği ve gözlerin pasının cilâsıdır.”[25]
Soru 20: Kalp nasıl
ölür?
Cevap:
Emir’ül-Müminin Ali (a.s): “Kim (dünyevî) bir şeye aşık olursa, o şey onun
gözünü karartır ve kalbini hastalandırır; o zaman da sağlıksız bir gözle bakar,
sağlıksız bir kulakla duyar; (nefsanî) arzular aklını başından alır ve dünya
kalbini öldürür.”[26]
Soru 21: Kalbi
öldüren diğer sebepler nelerdir?
Cevap: Resul-i
Ekrem (s.a.a): “Dört şey kalbi öldürür: Günah üzerine günah yapmak (günah
yapmakta ısrarcı davranmak) Kadınlarla çok münakaşa etmek. Ahmak kimseyle
tartışmak; sen söylersin o söyler ve bir türlü hayra dönmez. Ölülerle oturup
kalkmak.” “Ya Resulallah, ölüler nedir?” diye sorulunca, şöyle buyurdu:”Her azgın,
şımarık zengindir.”[27
Yine şöyle buyurmuştur: “Çok gülmekten sakın; zira bu, kalbi
öldürür.”[28]
Soru 22: Kalbi
dirilten şeyler nelerdir?
Cevap:
Emir’ül-Müminin Ali (a.s): “Düşünmeyi terk etmeyin, zira bu basiretli kalbin
dirilişi ve hikmet kapılarının anahtarıdır.”[29]
Yine şöyle buyurmuştur: “Fazilet sahipleriyle arkadaşlık
yapmak, kalplerin dirilişidir.”[30]
Soru 23: Kalpleri
yumuşatan şeyler nelerdir?
Cevap: Resul-i
Ekrem (s.a.a): “Kalplerinizi yumuşaklığa alıştırın, çok tefekkür edin ve
Allah’ın korkusundan çok ağlayın.”[31]
Adamın birisi bir gün Resulullah’a gelerek kalbinin
katılaşmasını şikâyet etti. Allah Resulü (s.a.a) ona şöyle buyurdu: “Kalbinin
yumuşamasını istiyorsan, fakire yemek ver ve yetimin başına elini sür (ona
merhamet ve şefkat göster).”[32]
İmam Muhammed Bâkır (a.s): “Halvet (gizli) yerlerde çok
zikrederek kalbi yumuşatmaya çalış.”[33]
Soru 24: Kalplerin
cilâsı nedir
Cevap: Resul-i
Ekrem (s.a.a): “Demir suya temas ettiğinde paslandığı gibi şu kalpler de
paslanır.” “O hâlde cilâsı nedir?” diye sorulunca, şöyle buyurdu: “Ölümü çok
hatırlamak ve Kur’ân okumak.”[34]
Yine şöyle buyurmuştur: “Bu kalplerin cilâsı Allah’ın zikri
ve Kur’ân okumaktır.”[35]
İmam Cafer Sadık (a.s): “Hiç şüphesiz bakır paslandığı gibi
kalpler de paslanır; o hâlde onu istiğfar ile parlatın.”[36]
Soru 25: Kalpler kaç
kısımdır?
Cevap: Resul-i
Ekrem (s.a.a): “Kalpler dört kısımdır: İçinde iman olup da Kur’ân olmayan.
İçinde hem iman olan, hem de Kur’ân. İçinde Kur’ân olup da iman olmayan. İçinde
ne Kur’ân olan, ne de iman. Birinci kısım hurmaya benzer; tadı güzeldir, ama
kokusu yoktur. İkincisi miske torbasına benzer; ağzını açsan da kokar, kapatsan
da. Üçüncüsü, çöğen (bir tür bitki) gibidir; kokusu güzeldir, ama tadı pistir.
Dördüncüsü Ebu Cehil karpuzu gibidir; hem tadı kötüdür, hem de kokusu.”[37]
Soru 26: Müminin gücü
bedeninde midir, kalbinde mi
Cevap: İmam Cafer
Sadık (a.s): “Hiç şüphesiz müminin gücü kalbindedir. Görmez misiniz o (mümin),
bedeni zayıf ve cismi nahif olduğu hâlde geceleri ibadetle ve gündüzleri oruçla
geçirir!”[38
Yine şöyle buyurmuştur: “Dağları yerinden oynatmak, (mümin)
bir kalbi yerinden oynatmaktan daha kolaydır.”[39
Yine buyurmuştur: “Mümin dağdan daha sağlamdır. Zira dağlar
(çeşitli hadisler sonucunda) hacmi küçülür (dağılır); ama müminin imanından
(hangi hadiseyle karşılaşırsa karşılaşsın) bir şey eksilmez.”[40]
Soru 27: Müminin
kalbî özellikleri nelerdir?
Cevap:
Emir’ül-Müminin Ali (a.s): “Mümin zeki ve akıllı olur. Sevinci yüzünde ve hüznü
kalbinde olur. (Hakikatleri kapsama ve zorluklar karşısında tahammül açısından)
en geniş göğse ve (nefsini hor görme ve müminlere tevazu gösterme açısından da)
en zelil nefse sahip olur.”[41]
Soru 28: Nefsi bozan
ve fesada uğratan şey nedir
Cevap: İmam Cafer
Sadık (a.s): “Kalbi hata ve günahlardan daha çok bozan bir şey yoktur. Hiç
şüphesiz kalp (günah işlendiğinde) günahla uğraşıp durur ve (terk edilmediği ve
devam edildiği takdirde) kalbe galebe eder; o zamanda kalbin üstünü altına
çevirir.”[42
Soru 29: Kalp ne
zaman sakıt olur (işlerliğini kaybeder)?
Cevap: İmam Cafer
Sadık (a.s): “İçinde şirk veya şüphe bulunan kalp sakıttır.”[43]
Soru 30: Kalbi ıslâh
eden ve güçlendiren nedir?
Cevap: İmam Cafer
Sadık (a.s): “Ölümü hatırlamak, nefsanî şehvetleri (arzuları) öldürür, gafletin
köklerini kurutur, Allah-u Tealâ’nın verdiği vaatleri (insana hatırlatarak)
kalbi güçlendirir, mizacı yumuşatır, hevâ ve heves nişanelerini kırar, ihtiras
ve tamah ateşini söndürür ve dünyayı (insanın gözünde)
küçültür-değersizleştirir.”[44
Soru 31: Kalbin dünya
sevgisine bağlanmasının zararları nelerdir
Cevap: İmam Cafer
Sadık (a.s): “Kimin kalbi dünya sevgisine bağlanırsa, üç zarara uğraması
kaçınılmaz olur: Tükenmeyen bir üzüntü, ulaşılmaz bir arzu ve elde edilmez bir
ümit.”[45]
Soru 32: Hikmet
içeren kalbin (hikmetini) yok eden nedir
Cevap: İmam Cafer
Sadık (a.s): “Gazap ve öfke, hikmetli kalbin (hikmetini) yok eder. Gazabına
hâkim olmayan kimse, aklına da sahip olamaz.”[46
Soru 33: Ahmağın
kalbi ile hikmet sahibinin kalbi arasındaki fark nedir
Cevap: İmam Hasan
Askerî (a.s): “Ahmağın kalbi ağzındadır (düşünmeden konuşur). Ama hikmet
sahibinin dili kalbindedir (önce düşünür, sonra uygun olursa konuşur).”[47
Soru 34: Kalpte
şehvet tohumunu eken şey nedir
Cevap: İmam Cafer
Sadık (a.s): “(Namahreme ) bakmaktan sakının; zira bu kalplere şehvet
(tohumunu) eker ve sahibine fitne ve fesat olarak yeter. Ne mutlu gözünü
kalbinde saklayan ve kalbini gözünün önüne koymayan kimseye!”[48]
Soru 35: Gafil
olmayan ve uyanık bir kalbe nasıl sahip olunur
Cevap: İmam Cafer
Sadık (a.s): “Kim kalbini gafletten, nefsini şehvetten (nefsanî arzulardan) ve
aklını cehaletten korursa, uyanıkların divanına yazılır (gafillerin değil).”[49
Soru 36: Kalbi
rahatlatmanın yolu nedir?
Cevap: İmam Musa
Kâzım (a.s): “Kim malsız-mülksüz bir zenginlik istiyor, kalbinin hasetten
rahatlamasını arzuluyor ve dininin selâmette kalmasını diliyorsa, yalvararak
Allah’tan aklının kamilleşmesini istesin. Zira akleden kimse, kendisine yetene
kanaat eder ve kim kendisine yeten şeye kanaat ederse, başkalarına muhtaç
olmaz. Ama kim kendine yetene kanaat etmezse, hiçbir zaman muhtaçlıktan
kurtulamaz.”[50]
Soru 37: Kalbi
dağınıklıktan kurtarmanın, yumuşatmanın ve nurlandırmanın yolu nedir?
Cevap: İmam
Muhammed Bâkır (a.s): “Beden rahatlığını, kalbini dağınıklıktan kurtarmakla
sağlamaya çalış; kalbin dağınıklığını, günah ve hataları azaltarak gider.
Halvet yerlerde Allah’ı çokça anarak kalbini yumuşat. Hüzün hâlinin devamıyla
kalbini nurlandır.” (Maksat dünyevî şeylere değil, Allah ve dostlarından ayrı
kalmanın, ona lâyıkıyla kulluk edememenin, yapılan günah ve hataların hüznü vs.
gibi manevî kaygı ve hüzünlerdir.)[51]
Soru 38: Kalbimiz
bazen şevkli, bazen ise hâlsiz-şevksiz oluyor; her iki durumda da ne
yapmalıyız?
Cevap: İmam Musa
Kâzım (a.s): “Kalpler bazen ikbal hâlinde (istekli) olur, bazen idbar (şevksiz
ve küskün); bazen şevkli, bazen tembel. İkbal hâlinde olduğunda basiret ve
idrak sahibi olur. Şevksiz ve küskün olduğunda ise âciz ve tembel. İkbal ve
şevk hâlinde olduğunda, onda (iyi ameller için) yararlanın; hâlsiz ve küskün
olduğunda ise onu kendi hâline bırakın (zorlamayın).”[52]
Soru 39: Kalbimizi
hastalık ve afetlerden nasıl koruyabiliriz?
Cevap: Resul-i
Ekrem (s.a.a): “Şüphesiz mümin, bir günah işlediğinde, kalbinde siyah bir nokta
meydana gelir. Eğer tövbe edip günahtan el çeker ve mağfiret dilerse, kalbi o
siyah noktadan temizlenir; ama günahı çoğaltırsa, o siyah noktalar da çoğalır.
Allah-u Tealâ da kitabında aynı şeyi beyan etmektedir: ‘Asla, hayır; onların
kazanmakta oldukları (kötü ameller-günahlar), onların kalplerini
paslandırmış-kirlendirmiştir.’”[53]
İmam Cafer Sadık (a.s): “(İşlerin) akıbetini düşünmek, kalbe
(iyilikleri) aşılar.”[54]
Soru 40: Kalplerimiz
ne zaman sükûnet ve itminana kavuşur ve hikmetin kapları hâline gelir
Cevap:
Emir’ül-Müminin Ali (a.s): “Allah’ı zikretmek (onu unutmamak), göğüslerin
cilâsı ve kalbin sükûnet ve itminan vesilesidir.”[55]
Hz. İsa (a.s): “Eğer kalpleri şehvetler (nefsanî arzular)
ahmaklaştırmazsa veya tamah ve dünya hırsı onları pislemezse yahut nimetler
onları katılaştırmazsa, (böyle kalpler) hikmet kapları hâline gelir.”[56]
[1]- Mizân’ül-Hikme, c.8, s.220
[2]- Sefinet’ül-Bihâr, c.6, s.358
[3]- Bihâr’ül-Envâr, c.70, s.55
[4]- Bihâr’ül-Envâr, c.7,s.60.
[5]- Bihâr’ül-Envâr, c.77, s.88
[6]- Hikmet-i İlahî, s.384.
[7]- Müstedrek’ül-Vesâil, c.1, s.12.
[8]- Bihâr’ül-Envâr, c.78, s.8
[9]- Kenz’ül-Ummâl, Hadis: 3043
[10]- Gurer’ül-Hikem, Hadis: 4112
[11]- Bihâr’ül-Envâr, c.5, s.203.
[12]- Tuhef’ul-Ukûl (Arapça Metin), s.304.
[13]- Gurer’ül-Hikem, Hadis: 683
[14]- Gurer’ül-Hikem, Hadis: 6021
[15]- Gurer’ül-Hikem, Hadis: 6017.
[16]- Bihâr’ül-Envâr, c.77, s.93.
[17]- Bihâr’ül-Envâr, c.77, s.182.
[18]- Bihâr’ül-Envâr, c.78, s.313.
[19]- Bihâr’ül-Envâr, c.78, s.164
[20]- Bihâr’ül-Envâr, c.70, s.55
[21]- Bihâr’ül-Envâr, c.75, s.370.
[22]- Müstedrek’ül-Vesâil, c.2, s.341
[23]- Bihâr’ül-Envâr, c.78, s.53.
[24]- Bihâr’ül-Envâr, c.73, s.399
[25]- Nehc’ül-Belâğa, Hutbe: 198
[26]- Nehc’ül-Belâğa, Hutbe: 109.
[27]- Bihâr’ül-Envâr, c. 73, s. 34
[28]- Bihâr’ül-Envâr, c. 77, s. 59
[29]- Bihâr’ül-Envâr, c. 78, s. 115
[30]- A’lam’üd-Din s.29
[31]- Bihâr’ül-Envâr, c. 83, s. 351
[32]- Mişkat’ül-Envar, s.16
[33]- Bihâr’ül-Envâr, c. 78,s.164
[34]- Kenz’ül-Ummal, Hadis: 4213
[35]- Tenbih’ül-Havâtir, c. 2, s. 12
[36]- Uddet’üd-Dâi, s.24
[37]- En-Nevâdir (Râvendî), s.4
[38]- Men Lâ Yahzuruh’ul-Fakîh, c.3, s.365
[39]- Bihâr’ül-Envâr, c. 78,s.24.
[40]- el-Kâfî, c.2, s.241.
[41]- el-Kâfî, c.3, s.343
[42]- el-Kâfî, c.3, s.397.
[43]- Vesâil’üş-Şia, c.1, s.44
[44]- Bihâr’ül-Envâr, c.6, s.133.
[45]- Tuhef’ul-Ukul (Arapça Metin), s.386.
[46]- Tuhef’ul-Ukûl (Arapça Metin), s.391
[47]- Tuhef’ul-Ukûl (Arapça Metin), s.519.
[48]- Bihâr’ül-Envâr, c.78, s.84.
[49]- Tuhef’ul-Ukûl (Arapça Metin), s.408.
[50]- Tuhef’ul-Ukûl (Arapça Metin), s.408.
[51]- Tuhef’ul-Ukûl (Arapça Metin), s.293.
[52]- Bihâr’ül-Envâr, c.78, s.354.
[53]- Nûr’üs-Sekaleyn Tefsiri, c.5, s.532. / Mutaffifîn
Suresi, ayet: 14.
[54]- Bihâr’ül-Envâr, c.78, s.197.
[55]- Gurer’ül-Hikem
[56]- Bihâr’ül-Envâr, c.14, s.327.
Yazarın Diğer Yazıları
Yazarın Diğer Yazıları
______________________________________________________
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder