Bismillahirrahmanirrahim
Yüce
Peygamber Hz. Muhammed Mustafa (s.a.a)
'' O, öyle bir
mabuttur ki Mekkeliler içinden, kendi cinslerinden bir peygamber göndermiştir;
onlara ayetlerini okumaktadır ve onları tertemiz bir hale getirmektedir ve
onlara kitabı ve şeriatlerin hikmetlerini öğretmektedir ve bundan önce onlar,
elbette apaçık bir sapıklık içindeydiler.'' Cuma / 2
Öncelikle Alemlere
rahmet olarak gönderilen fahri kainat nebiyyi mükerrem Hz. Muhammed
Mustafa(s.a.a) ve velayetin 6. güneşi İmam Cafer Sadık'ın (a.s) kutlu doğum yıl
dönümü münasebetiyle başta aziz İmam Hz. Bakiyetullah İmam-ı Zeman İmam
Mehdi'ye (af), hak naibi Valiyyi fakih makamı rehberi imam Hamenei'ye ve bu
mübarek doğum yıl dönümünün tüm insanlığın
kurtuluşuna, islam ümmetinin birlik beraberliğine ve Sahibuz-zeman İmam
Mehdi'nin (af) zuhuruna vesile olmasına yüce Allah'tan niyaz ederim.
Hz. Resülullah'ın (s.a.a) mübarek doğum yıl
dönümü münasebetiyle kutlu doğum haftasıdır.
Ve bu bir haftalık süreçte bütün müslümanlar bu
kutlu doğum yıl dönümünü buruk bir kutlamayla kutladılar. Oysa bu günler
İslam ümmeti ve bütün özgür insanlar için en coşkulu günler olması
gerekmezmiydi? neden buruk oldu? çünkü İslam ümmetinin ve mazlumların durumu
ortadadır. malesef İslam ve dünya coğrafiyasının her bir hücre köşesinde
ümmetin ve mazlumların kanı akmaktadır. kan akıtma emrini veren İslam ve
insan düşmanları dünya zalim emperyal ve
siyonist çetelerdir. Müslümanları katleden ve kan akıtan zavallılar ise bu
zalim, emperyal ve siyonist çetelere hizmet eden müslüman görünümünde ki
terörist guruplardır. Bu cani teröristlerin işledikleri vahşi cinayetler
ve İslam ümmetine ve mazlumlara yaşattıkları
acılardan dolayı, alemlere rahmet olarak gönderilen yüce insan Hz. Resülullah'ın
(s.a.a) doğum yıldönümünü malesef
gerektiği gibi coşkuyla kutlayamadık.
Allah! Hz. Resulüllah ve aziz Ehl-i Beyt'inin nurları hürmetine bu acıların
bir an önce gidermesini ve Allah bu akılsız
ve basiretsiz insanlara akıl, fikir ve basiret nasip eylesin ve İslam ümmetini
bütün şeytani güçlerin hile ve desiselerine karşı bilinçlı kılarak hak yola
hidayet etsin inşallah.
Toplumu İslah
Etmek, Resulüllah'ın (s.a.a) Asli ve Kalıcı Görevidir
Kur'an-ı Kerim Hz.
Resulüllah'ın (s.a.a) büyük özelliklerine vurgu yaparken özellikle toplumun
islah edilmesini ölçü koymuştur. İslahın
ise doğru ve eksiksiz bir eğitim ve terbiyeden geçtiğini belirtmektedir. Bu
Peygamberlerin geliş felsefesidir. yukarıda ki Ayeti kerimede belirttiği gibi
şöyle buyuruyor:
''O, bir mabuttur
ki Mekkeliler içinden, kendi cinslerinden bir peygamber göndermiştir; onlara
ayetlerini okumaktadır ve onları tertemiz bir hale getirmektedir ve onlara
kitabı ve şeriatların hikmetlerini öğretmektedir ve bundan önce onlar, elbette
apaçık bir sapıklık içindeydiler.'' Cuma / 2
Ayet-i Kerime Hz.
Resulüllah'ın (s.a.a) İlahi Rısaletin de en parlak görevi insanların eğitim ve
itikatlarını temizlemek ve kıyamet gününe inandırmak oldğudur.
İslahat'ın Kur'an-ı
Kerim de ve Ehl-i Beyt Hadislerinde çeşitli yöntemlerle ele alınmış ve farklı
tabirler edildiğini görmekteyiz.
Kur'an-ı Kerim; Eğer
insan tefekkür ve düşüncede Doğru bir eğitim ve tebiye edilirse fasık ve asi
insanların aksine Allah'a kayıtsız ve şartsız itaat edebileceğini buyurmaktadır. İnsanın eğitim ve terbiye edilmesi noktasında islam dininin Tevhid-i
görüşü ile batının modren görüşü arasında temel
farklılık vardır. çünkü Tevhid-i eğitim ve terbiyenin sonuncunda hem
dünya hemde ahiret hayatının mutluluk ve saadeti ön görülürken, batının yalan
ve aldatıcı eğitim ve terbiye sistemi sadece maddi ve sermaye üzerine kurlu
olduğunu görmekteyiz. bu sistemde sadece bir avuç sermayedar insanın kazançlı
olduğu gerçeğidir. dolaısıyla böyle ki eğitim ve terbiyenin her hangi bir
durumda topluma fayda sağlamadığı aşikardır.
Peygamberlerin;
özellikle Hz. Resulü Ekrem'in (s.a.a) rısaletinin felsefesi insanları bu maddi ve sermaye
hastalıklarından kurtarmak, temiz ve doğru
bir eğitim sistemiyle islah etmek ve topluma dünya ve ahiret mutluluğunu ve
saadetini kazandırmaktır.
Hz. Resulüllah'ın
(s.a.a) İslah Etme Yöntemi
1. Yöntem Sürekli
Hatırlatmak
İslam dini insanlara yaptığı davette inat ve
zorlama olmaksızın özgür irade ve düşünceyle bu daveti kabul etmesini istetmektedir. çünkü kurtuluş
özgürce kabul etmek demektir. bunun aksi baskı ve zorlama insana azabı getirir,
Kur'an-ı Kerim birinci derecede insanlara bunu söylemekte ve Hz. Resulüllah
(s.a.a) bunu uygulamak için 23 yıl mucadele etti, ve Allah'tan inen ve insanın
kurtuluşu olan bu eğitim sistemini uygulamaya koyarak sürekli hatrılatma yaptı,
çünkü bu eğitim sistemi gerçek anlamda Tevhid-i
itikatın kurtuluşu demektir. ve insanlar bu anlamda bir imtahanla karşı
karşıya olduklarından dolayı sürekli hatırlanmaya ihtiyaç duymaktadırlar.
Kur'an-ı Kerim
şöyle buyuruyor :
''Görmezlermi ki
onlar her yıl bir, yahut iki kere musibetlere uğratılırlar da gene ne tevbe
ederler; ne ibret alırlar.'' Tevbe / 125
dolayısıyla bu Ayet
akıl ve düşünce sahiplerine islah olmanın yolunu göstermektedir.
2. Yöntem Maad (Kıyamet)'i
Hatırlatmak
Kur'an-ı Kerim şöyle buyuruyor:
''O gün bir gündür
ki herkes, yaptığı hayrı hazırlanmış bir halde karşısında bulacak, işlediği
kötülükle de arasında pek uzun bir mesafe olmasını arzulayacak Allah, kendinden
korunmanızı buyurur ve Allah, kullarını pek esirgeyicidir.'' Al-i İmran / 30
Bu ayet ölüm ve
sonrasında olacakların önem ve ehemiyyetine vurgu yapmaktadır. Kur'an-ı
Kerim bu konuyla ilgili 140 yerde
bahsetmiştir. İnsanın bu dünya da yaptığı
iyi ve kötü amelleri sonuç olarak kıyamet günü insanın sağ veya sol
eline verilip karşısına çıkarılarak hesaba çekilecektir. dolayısıyla bu ikazlar
insanın kendi ve toplumun islahı açısından çok önemlidir. bu önemli konu hakkında Hz. Ali (a.s) şöyle
buyuruyor:
'' Kim kendisiyle
Allah arasını islah ederse, Allah! o şahısla toplumun arasını islah eder ve onu
güvenli kılar, Kim ahiret işlerini islah ederse, Allah! onun dünya işlerini
islah eder ve onu ihtiyaçsız kılar, Ve kim içtenlikle hak sözleri duyar kabul
ederse, Allah onu her türlü bela, musibet ve tehlikelerden korur.'' Nehcül Belağa
3. Yöntem Zulüm,
Fesad ve münkere karşı Mucadele etmek
Kur'an-ı
Kerim şöyle buyuruyor:
''Düzene girdikten
sonra yeryüzünde bozgunculukta bulunmayın ve ona, azabından korkarak, lütfunu
da umarak dua edin, Şüphe yok ki Allah'ın rahmeti, iyilik edenlere pek yakındır.'' Araf/ 56
Ayet-i Kerim de
bahsedilen islah edildikten sonra bozgunculukta bulunmayın dan amaç zulüm ve
küfüre düşme ihtimali sözkonusudur.
İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyuruyor:
''Ayet-i Kerime den
maksat şudur ki yeryüzü fesad (bozgunculuk)la dolmuş zulüm ve küfür her yeri
kaplamıştır, Allah Hz. Resulülah'ın (s.a.a) eliyle yeryüzünü eğitim ve terbiyeyle yoluyla islah
etmiştir.''
Kur'an-ı Kerim de,
islamı kabul etme noktasında insanlar üç farklı guruba ayrılmışlardır. Ve her
gurup farklı muhatap alınmıştır.
A- Sakınan
Müminler; En yüce özelliğe sahip
olan Kur'an-ı kerim, İbadetle en
mükemmel noktaya ulaşım aracı takvadır
diye buyurmaktadır.
Kur'an-ı Kerim
şöyle buyuruyr:
''Oku onlara
Adem'in iki oğluna ait gerçek haberi, Hani onlar, Allah'a yaklaşmak için kurban
sunmuşlardı da birininki kabul edilmişti, öbürününki kabul edilmemişti ve o,
seni mutlaka öldüreceyim demişti ona, o da demişti ki; Allah ancak, kendisinden
çekinenlerin kurbanını kabul eder.'' Maide / 27
çünkü Kur'an-ı
Kerim insanın hidayet ve başarıya ulaşmasının ölçüsünü takvaya bağlamaktadır.
Kur'an-ı Kerime
şöyle buyuruyor:
'' Bu, bir kitaptır
ki onda şüphe yok, Takva sahiplerine yol göstericidir.'' Bakara /2
Ayet ve Hadisler
den elde edilen kanıtlar bize takva sahibi bir mümin ile başka insanları
mukayese etmek mümkün olmadığını göstermektedir. Çünkü;......!
1- Takvalı bir
mümin Peygamberlerin davetine kayıtsız ve şartsız lebbeyk diyerek kıyamet
gününün varlığına yakinen iman etmektedir.
2- Allah'la olan
irtibatını ihlaslı bir şekilde islah etmektedir.
3- İnsanlarla iyi
ve hayırlı bir irtibat kurmaktadır.
4- Allah'ın
gönderdiği bütün Peygamber ve Kitapların emrine itaat etmektedir.
5- Ölüm ve Kıyamet
gününe kalben ve yakinen inanmaktadır.
6- Vuku bulan bütün
bela ve musibetlere göyüs gererek Allah'a sığınmaktadır.
7- Din yolunda
kafir ve zalimlere karşı canı ve malı ile her türlü cihadtan asla kaçınmamaktadır.
8- Hayat yaşamında
karşılaştığı takdiri İlah'iye boyun eğmektedir.
9- Mal ve
servetinden fakir ve yoksullara infak etmekte asla geri kalmamaktadır.
10-Tekamül ve
Saadete ulaşmak için dünya nimetlerinden temiz bir şekilde yararlanmaktadır.
11-Başkalarına asla
haksızlık ve zulüm yapmamaktadır.
12-Kur'an-ı Kerimi
çok okur ve sürekli zikir etmektedir.
13-Ölümden asla
korkmaz ve kendisini sürekli ona hazır tutmaktadır.
14-Geçimini temin
etmede sürekli Allah'a sığınmaktadır.
Takva; İlahi bir
emirdir. ona davet etmek ve eğitim sistemini uygulamak bütün Peygamberlerin ana
görevidir.
B- Azgın Kafirler; Bunlar birinci gurup olan Takva ehlinin karşısında olan gurup ve
kendilerinin kafir olduklarını kabul edenlerdir. Bunalrın İslama karşı takındıkalrı tavır
düşmacadır. ister savaş isteyen ister zimmi (barış) içerisinde yaşamak isteyen
gurup olsun, bunları tenkit eden onlarca ayet elimizde mevcuttur.
C- İki Yüzlü Münafıklar; Bunalrın hep iki yüzü vardır. zahirde müslümanım derler, ama batın da
kafir olduklarını her şartta dile getirirler, ama onların gerçek çehreler küfürdür.
bunların düşmanlıkları müslümanların öteki düşmanlarından daha tehlikeli ve
kötüdür. Kur'an-ı Kerim de Münafikun suresi bunlar hakkında inerek gerçek
renklerini aşikar etmiştir.
Kur'an-i Kerim de, Allah Hz. Resulüllah'a
(s.a.a) şöyle buyuruyor:
''Ey Peygamber;
çekin Allah'tan ve itaat etme kafirlerle münafıklara; şüphe yok ki Allah, her
şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir @ Ve Rabbinden ne vahyedildiyse ona uy;
şüphe yok ki Allah, ne yapıyorsanız hepsinden de haberdardır.'' Ahzab / 1-2
Ayet'ten de anlaşıldığı
üzere islam kisfesin de görünen dışı müslüman ama gerçekte içleri küfür dolu
iki yüzlü Münafıklar islam ve insanlığın en büyük tehlikeli düşmanıdır.
4. Yöntem
Marufu(iyiliği) Emretmek Münker (kötülük)den alıkoymak
Maruf (iylik) ister söylem ile ister amel ile
başkalarını Allah'ın emirlerine itaat etmek için davet etmektir.
Münker (kötülük)
ister söylem ister amel olarak aklın ve islam dininin zararlı gördüğü tüm
günahlardan alıkoymaktır.
Maruf ve Münkeri üç
yolla tanıyabiliriz. çünkü genelde bu üç yol ile insan ya teşvik ve ya tenkit
edilir.
1- İnsanın temiz
yaratılışıyla
2- Salim ve Kamil
Aklıyla
3- Mükaddes İslam
Dininin Açık Hükmüyle
Allah'ın Gönderdiği
Peygamberler ve Ehl-i Beyt'in (Allah'ın selamı hepisine olsun) gaye ve amaçları
yaratılışta insanlarda varolan gizli sırları açığa çıkarma yoluyla O,na itaat
etmeği öyretmek ve yönlendirmektir. ve onların hayatalrında oluşabilecek çöplük
yığıntılardan kurtarıp temizlemektir. çünkü Maruf ve Münkere amel etmek insanın
bir dini ve milli vazifedir. Kur'an-ı Kerim de hiç kimse için özel bir istisna
belirtilmemiştir. Bu bütün Peygamberler, İmamalar ve insanlığın tüm tabaka ve
kademesine kadar geçerlidir. ve bu her kesimi bağlayan genel bir emirdir.
Kur'an-ı Kerim
şöyle buyuruyor:
''Siz insanlar için
meydana çıkarılan en hayırlı ümmetsiniz, insanlara iyiliği emredersiniz,
kötülükte bulunmamalarını söylersiniz ve Allah'a inanırsınız. Kitab ehli de
inansaydı hayırlı olurdu kendilerine, Onlardan inananlar da var; fakat çoğu
dinden çıkmıştır.'' Al-i İmran / 110
Bu doğrultuda yine İmam
Ali (a.s) şöyle buyuruyor:
''Kim kendi gizliliğinde
(sırrında: yani nefsini eğitip terbiye ederse) bulunanı islah ederse, Allah,
onun açıkta olan her şeyini islah eder. Kim Allah'ın dini için çalışırsa,
Allah, onun dünyasını düzene koyar, Kim
Kendisiyle Allah'ın arasını islah ederse, Allah, onunla insanların arasını
islah eder ve muhabbetli kılar.''
Dolayısıyla Hz.
Resulüllah'ın (s.a.a) asıl ve yüce hedefi insanları şirkten, put perestlikten,
günahtan, şeytandan, heva ve hevesten, boş hayal ve arzulardan, küfürden ve
fesattan kurtarmak için sağlıklı ve temiz bir eyğitim ve terbiye sistemiğle ilahi vazifesini ifa
etmek ve insan toplumuna temiz bir hayat sunmak için gönderilmiştir. çünkü
hayat geçici bir süreçtir, ebedi ve kalıcı olan Allah'tır ve O,nun vaat ettiği
ahiret hayatıdır.
Kur'an-ı Kerim
şöyle buyuruyor:
''Ve Allah'la
beraber bir başka mabudu çağırma; yoktur tabacak ondan başka; herşey helak
olur, ancak onun zatıdır kalan, onundur hüküm ve hepiniz, dönüp onun tapısına
varacaksınız.'' Kasas / 88
Eğer İslam ümmeti
gerçek manada Hz. Resulüllah'ı (s.a.a) tanıyabilseydi, O,nu bir nur olarak
görebilseydi, O,nun temiz eğitim ve terbiyesiyle eğitilmeyi yapabilseydi ve
gertirdiği dini tahrif etmeden gereçek Muhammed'i (s.a.a) İslamı yaşayabilseydi
ümmet'in kurtuluşa erebileceği gibi bütün insanlık zulüm, fesad, ahlaksızlık,
adaletsizlik, ve haksızlıktan uzak huzurlu ve güvenli bir dünya hayatı sürerek
yaşayabilirdi. ama ne yazık ve acıdır ki islam ümmeti ve mazlum toplumlar
cinayet, katliam, tecavüz, adaletsizlik ve haksızlıklara maruz kalarak acılar
içerisinde kıvranarak yaşam sürmektedir. Rabbim en kısa zaman diliminde ümmet
ve mazlumları bu acılardan kuratararak vahdeti oluşturmayı nasip etsin inş.
Vessalamun Aleykum
Verahmetullah-i Vebere Katuh'u
Ellahume Accil Li
veliyyikel Fereceh'u
Tevekkül Erol
17,01,2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder