3 Ocak 2014 Cuma

MAŞUG'UN TECELLİGAH'I KERBELA 3

Bismillahirrahmanirarhim

İmam Hüseyin (a.s) Ve Kur'an-ın Hedefi
İslamda! fesad dan kaçınıldığı kadar insanın mücadele ve  islah etme sorumluluğuda vardır. dolayısıyla Kur'an insanın kendi benliğin de iman ve takva'nın olmasını yeterli görmemektedir. İman ve takvanın toplumun ıslah ve terbiyesinde etkili ve gerekli  olmasını istemektedir. Ayeti Kerime şöyle buyuruyor:
''Biz Peygamberleri ancak müjdeci ve korkutucu olarak gönderdik. Şu halde inananlara, ve kendilerini düzgün (ıslah) bir hale getirenlere ne korku vardır, ne de mahzun olur onlar.'' An'am / 48
''Ey Ademoğulları, size, içinizden peygamberler gelip ayetlerimi okuyunca çekinen ve hallerini ıslah edenlere ne korku vardır, ne de mahzun olur onlar.'' A'raf / 35
birinci ıslah eden Allah'ın kendisidir. Ayeti Kerim-e şöyle buyuruyor:
''İnananların ve iyi işlerde bulunanların ve rablerinden gelen bir gerçek olan ve Muhammed'e (s.a.a) indirilen şeylere iman edenlerinse yaptıkları kötülükleri örtmekte, gizlemekte ve halerini (ıslah ederek) düzene sokmaktadır.'' Muhammed /2
Dolayısıyla insan öncelikle kendi ayıplarını ve eksiklerini görerek ıslah etmesi ve düzeltmesi gerekmektedir. Ayeti Kerim-e şöyle buyuruyor:
''Ancak tevbe edenler, ıslah olanlar, Allah'a sarılanlar ve Allah için dinlerinde ihlas sahibi bulunanlar müstesna, Onlar, inananlardır ve Allah, müminlere pek büyük bir ecir verecektir.'' Nisa / 146
Ve daha sonra toplumun ayıplarını ve eksiklerini görüp ıslah etmesi ve düzene koyması gerekmektedir. Ayeti Kerim-e şöyle buyuruyor:
''Sana harb ganimetlerinin hükmünü sorarlar. De ki: Ganimetler, Allah'ın ve Peygamberindir. Artık Allah'tan sakının ve aranızı ıslah edin ve inanmışsanız Allah'a ve Peygamberine itaat edin.'' Anfal / 1
Toplumun sorunlarını kendine dert edinen, ıslahını ve düzenini düşünen akıllı ve vicdanlı bir iman ve takva sahibi asla fitneliğin ve bölücülüğün peşinde koşmaz ve koşamaz. Ayeti Kerime şöyle buyuruyor:
''Musa ile otuz gece münacatta bulunmayı sözleşmiştik de bu vadeyi, on gece daha katarak tamamlamıştık, böylece rabbinin tayin ettiği müddet, kırk geceyi bulmuştu ve Musa, kardeşi Harun'a, kavmimin içinde benim yerime geç, onları (ıslah et) düzene koy ve bozguncuların yoluna uyma demişti.'' A'araf / 142
Bununla birlikte ıslah etmek ve düzene koymak adalet ve kanun çerçevesinde olma zaruriyeti söz konusudur. eğer bu şartlarda ıslah ve düzene koyma tahakkuk bulmazsa ozaman toplumda fesad ve fitne baş kaldırır. fitne ve fesadın kökünü kurutmak ancak adalet ve kanun çerçevesinde mümkün olabilir. Ayeti Kerime şöyle buyuruyor:
''Aranızı adalet ve kanun çerçevesinde hak ile  ıslah ediniz.''Duhan /20
Eğer insan ıslah ve eğitim yollarını kendi yüzüne kapatırsa, helak ve yok olmaya mahkumdur. Hatta Peygamber oğlu dahi olursa. Ayeti Kerime şöyle buyuruyor:
''Dedi ki: Ya Nuh, o kat'iyen senin ailenden değil, çünkü o, kötü bir iş işledi. Artık bilmediğin şeyi isteme benden,şüphe yok ki bilgisizlerden olmaman için öğüt vermedeyim sana.'' Hud/46
Enbiya ve evliyalar Allah'tan kendilerini hep salihlerden olmalarını  istemekteydiler. bu konuda Ayeti Kerime şöyle buyuruyor:
''Rabbim, bana Peygamberlik ver ve beni temiz kişilere kat.'' Şuara / 83
 Kur'an-ı Kerim genel anlamda imanı salih amel ile özdeşleştiriyor. amelsiz imanın insan hayatında her hangi bir foksuyonun olmadığını buyurmaktadır. çünkü Allah insanın hayatını iki ana eksen üzerine kurmuştur. Bunlardan birinin olmayışı insan hayatını anlamsız kılar.
1- Sabır, 2- Cihad,
 İmam Hüseyin (a.s) hayatında ve kıyamında bunların her ikisini  beraber eksiksiz uygulamıştır. daha doğrusu her ikiside İmamın hayatını tam anlamıyla kapsamıştır. Medine yaşamında ve Medineden çıkışından Aşura gününe kadar olan sürecte bunu göstemiştir. Ve o gün tüm yarenleri tek tek şehid vermesine , kendisinin şehid olacağını ve Ehl-i beyt'inin tümünün esir olacağını bilmesine rağmen, Kerbelanın en meşaggatlı ve çetin anlarında bile biran olsun Sabır ve Cihad'tan zerre kadar ödün vermemiştir. Metanetle her şeyi göyüsleyerek rabbinin rızasını kazanmaya çalişmitır. Altı aylık yavrusu Ali Asğar'ın nazenin boğazı oklanıp parçalandığı zaman  sarsılmadan o küçücük kuzu kurbanın mübarek temiz kanını mübarek eliyle göklere doğru serperek yüce rabbine şöyle seslendi.
 ''Ey İbrahim'in İsmail kurbanını kabul eden Rabbim! Muhammed ve Al-i Muhammed'in bu kuzu kurbanını yüce dergahında kabul eyle.''
 Kendi şehadetinin son nefeslerinde yaptığı bütün eğlemlerini rabbine sunarak  onun kabul etmesini isterken, bu iki değerden asla ödün vermeden tüm insanlığa bu mübarek sözleriyle adeta tescil ettiriyordu.  
''Allah'ım ben senin kaza ve kaderine razıyım, senin emrine teslim olmuşum, Senden başka inanılacak ve itaat edilecek İlah yoktur.'' 
İmam Hüseyin'in (a.s) bu onurlu duruşu İmanın amelle ne kadar mükemmel terbiye edildiğinin bir örneğidir. Evet iman salih amelle terbiye edilip eyleme döküldüğünde Allah'tan başka hiç bir şeye telim olunmayacağını ve hiç bir Şeytani güçten korkulmayacağını İmam Hüseyin (a.s) tüm insanlığa isbat ederek göstermiştir.
 Bu konuda Kur'n-ı Kerim şöyle buyuruyor: ''O iman eden ve salih (hayır) amel edenler''
Salih (hayr) amel belirli bir zaman ve mekana has birşey değildir. Hatta insanlar geçmişte ki babalarının yaptıkları hayr ve salih amellerinden yararlanmaktadırlar.
Kur'an-ı Kerim şöyle buyuruyor:
''O duvar ise, şehirdeki iki yetim çocuğa aitti. Altında ikisine ait bir hazine vardı. Babaları da salih bir kimse idi. Rabbin, onların erginlik çağına erişmelerini ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarmalarını istedi. Ben bu işleri kendi başıma kendim yapmadım. İşte senin sabretmeye dayanamadığın şeylerin tevili budur.'' Kehf / 82
Kur'an-ı Kerim nimetlerden temiz  bir şekilde yararlanmanın özünde salih amelin temel esas olduğunu görmektedir.
 Kur'an-ı Kerime şöyle buyuruyor:
''Ey Peygamberler, yeyin temiz şeyleri ve iyi işlerde bulunun, şüphe yok ki ben, yaptıklarınızı bilirim.'' Mü'minun / 51
Allah yeryüzünü ve develtin idare sistemini salih kullarına vereceğini açık bir dille beyan etmiştir.
Kur'an-ı Kerime şöyle buyuruyor:
''Andolsun ki biz, Tevrat'tan sonra Zebur'da da yazdık; Şüphe yok ki yeryüzü, temiz kullarıma miras kalır.'' Anbiya / 105
XXXXXX İnsan kendi ıslah ve temizliğinden sonra başkaların ıslah ve temizliğine yönelmesi gerekmektedir. ve bu yolda  rabb'inin rızasını elde etmesi için var gücüyle çalışmalıdır. bu konuda Ayet-i Kerime şöyle buyuruyor:
 ''Ey kavmim dedi Şuayb, ya rabbimden apaçık bir delille gelmişsem, ya kendi katından beni güzel bir rızıkla rızıklandırmışsa. Size nehyettiğim şeye kendim aykırı haraket edemem ki. Gücümün yettiği kadar ıslah etmek istiyorum sizi ve başarım, ancak Allah'ındır, ona dayandım.'' Hud / 89
Elbette; Allah, gerçek takva üzerine ıslah edenlerle, sadece  söylemlerle insanları ıslah ettiğini iddia eden  yalancıların  vasıflarını birbirinden ayırt etmektedir. Ayet-i Kerime şöyle buyuruyor:
''Onlara, yeryüzünde fesat çıkarmayın dendimi derler ki: Biz ıslah edicileriz.''  '' Bilin ki onlardır fesatçılar amma anlamazlar.'' Bakara / 11-12
Evet Allah, gerçek ıslah edenleri tanıyor, Ayet-i Kerime şöyle buyuruyor:
''Allah, onların işlerini bozanı, düzgün bir hale getirenden ayırdeder, bilir.'' Bakara / 220
Allah gerçek takva üzere ıslah edenler için müjdeleyici vadeler vermiştir. Ayet-i Kerime şöyle buyuruyor:
'' Kitaba sarılıp namaz kılanlara gelince: Biz, iyliğe çalışanların mükafatını zayi etmeyiz.'' A'raf / 171
Calip nokta burdadır ki, fesad çoğalıp insanların her şeyini etkiletikçe, ıslahın önem ve ehimmiyeti daha da artmaktadır. Bu  noktada insanlar onu o denli daha çok arzulamakta ve onu istemektedirler.( Evet hava ne kadar sıcak olursa insanın suya o denli ihtiyacı olmuş olur)  Fesadçılar ne kadar tehlikeli olursa, ıslah ve temizlenmeği isteyenlerın talebi odenli büyük oluyor,  Nemrud'un karşısında İbrahim'den, Firavun karşısında Musa'dan, Ebu Sufyan'ın karşısın'da Hz. Muhammed'den (s.a.a), Muaviye'nin karşısında Ali'den ve Yezid'in karşısında Hüseyin'den başkası durma cesaretini gösteremezdi. Evet ıslah etmek bazen sadece söylemlerle olan birşey deyildir. bazen çok büyük fedakarlıklar yaparak bedel ödenmesi gereken şartlar oluşuverir. Bu anlamda İmam Hüseyin (a.s) İslam'ın ilk ıslah edeni hasabiyle tüm tehlikelere göyüs gerdi. Ve zalimin zulmüne ve fesadına  karşı durarak  bu yolda çok ağır bedeller ödemiştir. mübarek canını, evlatlarını, kardeşlerini, yegenlerini ve ona inanan bir avuç yarenini gözünü kırpmadan feda etti.  Ve tüm aile hanımalrını ve çocuklarını esir ettirerek bu yolda ıslah ve temizlemeği söylemlerinden ziyade fiziki eylemleriyle kanıtladı. İşte Maşug'a Aşkın ve Aşığa Maşug'un bağlılığın tecellisidir  sergilenen bu onurlu haraket, bu Maşug ile Aşığın birleştiği mekandır Kerbela, bunu yaşamak için anlamak, anlamak içinse çiçek açar gibi o ikisinin muhabbet ve sevgisinin  kalplerde yeşermesi ve gelişmesi gerekmektedir. aksi takdirde ne Hüseyin'in (a.s) Allah'nı, nede Allah'ın HÜseyin'ini tanıyabiliriz nede anlayabiliriz.
Vesselamun Aleykum Verehmetullah:
Ellahumme Accil li- Veliyyike-l Ferec.
Tevekkül Erol
03,12,2013
 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder