Bismillahirrahmanirarhim
İmam Hüseyin (a.s) Ve Kur'an-ın Hedefi
İslamda! fesad dan kaçınıldığı kadar
insanın mücadele ve islah etme sorumluluğuda
vardır. dolayısıyla Kur'an insanın kendi benliğin de iman ve takva'nın olmasını
yeterli görmemektedir. İman ve takvanın toplumun ıslah ve terbiyesinde etkili
ve gerekli olmasını istemektedir. Ayeti
Kerime şöyle buyuruyor:
''Biz Peygamberleri
ancak müjdeci ve korkutucu olarak gönderdik. Şu halde inananlara, ve
kendilerini düzgün (ıslah) bir hale getirenlere ne korku vardır, ne de mahzun
olur onlar.'' An'am / 48
''Ey Ademoğulları,
size, içinizden peygamberler gelip ayetlerimi okuyunca çekinen ve hallerini ıslah
edenlere ne korku vardır, ne de mahzun olur onlar.'' A'raf / 35
birinci ıslah eden Allah'ın kendisidir.
Ayeti Kerim-e şöyle buyuruyor:
''İnananların ve
iyi işlerde bulunanların ve rablerinden gelen bir gerçek olan ve Muhammed'e
(s.a.a) indirilen şeylere iman edenlerinse yaptıkları kötülükleri örtmekte,
gizlemekte ve halerini (ıslah ederek) düzene sokmaktadır.'' Muhammed /2
Dolayısıyla insan öncelikle kendi ayıplarını
ve eksiklerini görerek ıslah etmesi ve düzeltmesi gerekmektedir. Ayeti Kerim-e
şöyle buyuruyor:
''Ancak tevbe
edenler, ıslah olanlar, Allah'a sarılanlar ve Allah için dinlerinde ihlas
sahibi bulunanlar müstesna, Onlar, inananlardır ve Allah, müminlere pek büyük
bir ecir verecektir.'' Nisa / 146
Ve daha sonra toplumun ayıplarını ve
eksiklerini görüp ıslah etmesi ve düzene koyması gerekmektedir. Ayeti Kerim-e
şöyle buyuruyor:
''Sana harb
ganimetlerinin hükmünü sorarlar. De ki: Ganimetler, Allah'ın ve Peygamberindir.
Artık Allah'tan sakının ve aranızı ıslah edin ve inanmışsanız Allah'a ve
Peygamberine itaat edin.'' Anfal / 1
Toplumun sorunlarını kendine dert edinen,
ıslahını ve düzenini düşünen akıllı ve vicdanlı bir iman ve takva sahibi asla
fitneliğin ve bölücülüğün peşinde koşmaz ve koşamaz. Ayeti Kerime şöyle
buyuruyor:
''Musa ile otuz
gece münacatta bulunmayı sözleşmiştik de bu vadeyi, on gece daha katarak
tamamlamıştık, böylece rabbinin tayin ettiği müddet, kırk geceyi bulmuştu ve
Musa, kardeşi Harun'a, kavmimin içinde benim yerime geç, onları (ıslah et)
düzene koy ve bozguncuların yoluna uyma demişti.'' A'araf / 142
Bununla birlikte ıslah etmek ve düzene
koymak adalet ve kanun çerçevesinde olma zaruriyeti söz konusudur. eğer bu
şartlarda ıslah ve düzene koyma tahakkuk bulmazsa ozaman toplumda fesad ve
fitne baş kaldırır. fitne ve fesadın kökünü kurutmak ancak adalet ve kanun
çerçevesinde mümkün olabilir. Ayeti Kerime şöyle buyuruyor:
''Aranızı adalet ve
kanun çerçevesinde hak ile ıslah
ediniz.''Duhan /20
Eğer insan ıslah ve eğitim yollarını
kendi yüzüne kapatırsa, helak ve yok olmaya mahkumdur. Hatta Peygamber oğlu
dahi olursa. Ayeti Kerime şöyle buyuruyor:
''Dedi ki: Ya Nuh,
o kat'iyen senin ailenden değil, çünkü o, kötü bir iş işledi. Artık bilmediğin
şeyi isteme benden,şüphe yok ki bilgisizlerden olmaman için öğüt vermedeyim
sana.'' Hud/46
Enbiya ve evliyalar Allah'tan kendilerini
hep salihlerden olmalarını
istemekteydiler. bu konuda Ayeti Kerime şöyle buyuruyor:
''Rabbim, bana
Peygamberlik ver ve beni temiz kişilere kat.'' Şuara / 83
Kur'an-ı
Kerim genel anlamda imanı salih amel ile özdeşleştiriyor. amelsiz imanın insan
hayatında her hangi bir foksuyonun olmadığını buyurmaktadır. çünkü Allah insanın
hayatını iki ana eksen üzerine kurmuştur. Bunlardan birinin olmayışı insan
hayatını anlamsız kılar.
1- Sabır, 2- Cihad,
İmam
Hüseyin (a.s) hayatında ve kıyamında bunların her ikisini beraber eksiksiz uygulamıştır. daha doğrusu
her ikiside İmamın hayatını tam anlamıyla kapsamıştır. Medine yaşamında ve
Medineden çıkışından Aşura gününe kadar olan sürecte bunu göstemiştir. Ve o gün
tüm yarenleri tek tek şehid vermesine , kendisinin şehid olacağını ve Ehl-i
beyt'inin tümünün esir olacağını bilmesine rağmen, Kerbelanın en meşaggatlı ve
çetin anlarında bile biran olsun Sabır ve Cihad'tan zerre kadar ödün
vermemiştir. Metanetle her şeyi göyüsleyerek rabbinin rızasını kazanmaya
çalişmitır. Altı aylık yavrusu Ali Asğar'ın nazenin boğazı oklanıp parçalandığı
zaman sarsılmadan o küçücük kuzu kurbanın
mübarek temiz kanını mübarek eliyle göklere doğru serperek yüce rabbine şöyle
seslendi.
''Ey
İbrahim'in İsmail kurbanını kabul eden Rabbim! Muhammed ve Al-i Muhammed'in bu
kuzu kurbanını yüce dergahında kabul eyle.''
Kendi şehadetinin son nefeslerinde yaptığı
bütün eğlemlerini rabbine sunarak onun
kabul etmesini isterken, bu iki değerden asla ödün vermeden tüm insanlığa bu
mübarek sözleriyle adeta tescil ettiriyordu.
''Allah'ım ben senin kaza ve kaderine razıyım,
senin emrine teslim olmuşum, Senden başka inanılacak ve itaat edilecek İlah
yoktur.''
İmam Hüseyin'in (a.s) bu onurlu duruşu İmanın
amelle ne kadar mükemmel terbiye edildiğinin bir örneğidir. Evet iman salih
amelle terbiye edilip eyleme döküldüğünde Allah'tan başka hiç bir şeye telim
olunmayacağını ve hiç bir Şeytani güçten korkulmayacağını İmam Hüseyin (a.s)
tüm insanlığa isbat ederek göstermiştir.
Bu
konuda Kur'n-ı Kerim şöyle buyuruyor: ''O iman eden ve salih (hayır) amel
edenler''
Salih (hayr) amel
belirli bir zaman ve mekana has birşey değildir. Hatta insanlar geçmişte ki
babalarının yaptıkları hayr ve salih amellerinden yararlanmaktadırlar.
Kur'an-ı Kerim
şöyle buyuruyor:
''O duvar ise,
şehirdeki iki yetim çocuğa aitti. Altında ikisine ait bir hazine vardı. Babaları
da salih bir kimse idi. Rabbin, onların erginlik çağına erişmelerini ve
Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarmalarını istedi. Ben bu işleri
kendi başıma kendim yapmadım. İşte senin sabretmeye dayanamadığın şeylerin
tevili budur.'' Kehf / 82
Kur'an-ı Kerim
nimetlerden temiz bir şekilde
yararlanmanın özünde salih amelin temel esas olduğunu görmektedir.
Kur'an-ı Kerime şöyle buyuruyor:
''Ey Peygamberler,
yeyin temiz şeyleri ve iyi işlerde bulunun, şüphe yok ki ben, yaptıklarınızı
bilirim.'' Mü'minun / 51
Allah yeryüzünü ve
develtin idare sistemini salih kullarına vereceğini açık bir dille beyan
etmiştir.
Kur'an-ı Kerime
şöyle buyuruyor:
''Andolsun ki biz,
Tevrat'tan sonra Zebur'da da yazdık; Şüphe yok ki yeryüzü, temiz kullarıma
miras kalır.'' Anbiya / 105
XXXXXX İnsan kendi ıslah
ve temizliğinden sonra başkaların ıslah ve temizliğine yönelmesi gerekmektedir.
ve bu yolda rabb'inin rızasını elde
etmesi için var gücüyle çalışmalıdır. bu konuda Ayet-i Kerime şöyle buyuruyor:
''Ey kavmim dedi Şuayb, ya rabbimden apaçık
bir delille gelmişsem, ya kendi katından beni güzel bir rızıkla rızıklandırmışsa.
Size nehyettiğim şeye kendim aykırı haraket edemem ki. Gücümün yettiği kadar ıslah
etmek istiyorum sizi ve başarım, ancak Allah'ındır, ona dayandım.'' Hud / 89
Elbette; Allah,
gerçek takva üzerine ıslah edenlerle, sadece
söylemlerle insanları ıslah ettiğini iddia eden yalancıların
vasıflarını birbirinden ayırt etmektedir. Ayet-i Kerime şöyle buyuruyor:
''Onlara,
yeryüzünde fesat çıkarmayın dendimi derler ki: Biz ıslah edicileriz.'' '' Bilin ki onlardır fesatçılar amma
anlamazlar.'' Bakara / 11-12
Evet Allah, gerçek ıslah
edenleri tanıyor, Ayet-i Kerime şöyle buyuruyor:
''Allah, onların
işlerini bozanı, düzgün bir hale getirenden ayırdeder, bilir.'' Bakara / 220
Allah gerçek takva
üzere ıslah edenler için müjdeleyici vadeler vermiştir. Ayet-i Kerime şöyle
buyuruyor:
'' Kitaba sarılıp
namaz kılanlara gelince: Biz, iyliğe çalışanların mükafatını zayi etmeyiz.''
A'raf / 171
Calip nokta burdadır
ki, fesad çoğalıp insanların her şeyini etkiletikçe, ıslahın önem ve ehimmiyeti
daha da artmaktadır. Bu noktada insanlar
onu o denli daha çok arzulamakta ve onu istemektedirler.( Evet hava ne kadar sıcak
olursa insanın suya o denli ihtiyacı olmuş olur) Fesadçılar ne kadar tehlikeli olursa, ıslah
ve temizlenmeği isteyenlerın talebi odenli büyük oluyor, Nemrud'un karşısında İbrahim'den, Firavun
karşısında Musa'dan, Ebu Sufyan'ın karşısın'da Hz. Muhammed'den (s.a.a),
Muaviye'nin karşısında Ali'den ve Yezid'in karşısında Hüseyin'den başkası durma
cesaretini gösteremezdi. Evet ıslah etmek bazen sadece söylemlerle olan birşey
deyildir. bazen çok büyük fedakarlıklar yaparak bedel ödenmesi gereken şartlar
oluşuverir. Bu anlamda İmam Hüseyin (a.s) İslam'ın ilk ıslah edeni hasabiyle
tüm tehlikelere göyüs gerdi. Ve zalimin zulmüne ve fesadına karşı durarak
bu yolda çok ağır bedeller ödemiştir. mübarek canını, evlatlarını,
kardeşlerini, yegenlerini ve ona inanan bir avuç yarenini gözünü kırpmadan feda
etti. Ve tüm aile hanımalrını ve
çocuklarını esir ettirerek bu yolda ıslah ve temizlemeği söylemlerinden ziyade
fiziki eylemleriyle kanıtladı. İşte Maşug'a Aşkın ve Aşığa Maşug'un bağlılığın
tecellisidir sergilenen bu onurlu
haraket, bu Maşug ile Aşığın birleştiği mekandır Kerbela, bunu yaşamak için
anlamak, anlamak içinse çiçek açar gibi o ikisinin muhabbet ve sevgisinin kalplerde yeşermesi ve gelişmesi
gerekmektedir. aksi takdirde ne Hüseyin'in (a.s) Allah'nı, nede Allah'ın
HÜseyin'ini tanıyabiliriz nede anlayabiliriz.
Vesselamun Aleykum
Verehmetullah:
Ellahumme Accil li-
Veliyyike-l Ferec.
Tevekkül Erol
03,12,2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder