Bismillahirrahmanirrahim
'' Onlara, gelin
Allah'ın indirdiğine ve Peygambere dendi mi bize yeter atalarımızın yapa
geldikleri şeyler, böyle bulduk biz derler. Fakat ya ataları da bir şey
bilmiyorlardı ve doğru yola gitmiyorlardıysa.'' Maide / 104
Dünya ve islam
ülkelerinde vuku bulan olaylar da bir İslam'i uyanış haraket'inin
geliştiğini hazmedemeyen dünya
emperyalist güçler ümmet'in arasına sürekli fitne tohumları ekme yoluyla
mezhepsel bir savaşın başlatılmasının uğraşı içerisinde olduğunu
göstermektedirler, ve buna çanak tutan müslüman halkların başında bulunan
emperyalist firavunların uşakları siyasiler bu fitneye balıklama dalarak tam
bir entirika oyununa alet olmuştur. Ve bunların islam ümmeti arasında bir
ayrışmaya sebep oluşturdukları aşikardır. Bununda yegane sebebi Allah'ın dinini
yok etmek ve Allah'ın nurunu söndürmektir.
( ''Allah nurunu, ağızlariyle üfleyip söndürmek isterler ve Allah'sa nurunu tamamlıyacak, kuvvetlendirecektir ve isterse kafirlerin zoruna gitse de istemeselerde. '' Al-Saf / 8 )
( ''Allah nurunu, ağızlariyle üfleyip söndürmek isterler ve Allah'sa nurunu tamamlıyacak, kuvvetlendirecektir ve isterse kafirlerin zoruna gitse de istemeselerde. '' Al-Saf / 8 )
( ne yaparlarsa
yapsınlar müminleri ayrıştıramayacak ve hakk'a zarar veremeyeceklerdir.)
Ama bugün bu
fitneyi bir kan çanağına dönüştürecek sanaryonun oluşmasını sağlayabilmeleri
için bir gurup satılmış ve zavallı birileri gerekiyordu, bunlar CIA, Mossad ve İngiliz istihbaratı tarafından
eğitilen ve bir ölüm makinesi haline getirilen vahabbi ve selefi teröristleri
El-Kaide El- Nusra El- Muaviye, ÖSO ve bunlara bağlı insanlık değerlerinden nasibini
almamış bir gurup zavallı yaratıklar olmuştur. Bugün bu eli kanlı terör
militanları İngiliz, ABD ve Siyonistler'in her türlü lojistik desteyiğle, Suudi
Arabistan ve Katar'ın petrol dolarları, AKP'nin antakyadaki eğitim kampların da
her türlü silahlı savaş eğitimi alarak özellikle Suriye de müslümanların canına
salınarak sözde özgürlük ve demokrasi adına Allah'u ekber diyerek insanları
katlederek her türlü cinayeti işlemektedirler.
Bugün bu terör
militanları Suriye, Mısır, Bahreyn, Afganistan, Irak, Lübnan, Filistin ve bir
çok islam coğrafiyasında erkek, kadın, yaşlı ve çocuk gözetmeden kendi vucutlarına bağladıkları
kilolarca bomba, ellerine verilen yok edici silahlarla ve koyun gibi
boğazlarını kesme yoluyla mazlum ve masum insanları katletmektedirler. Bu gün
bu katliamları yeterli göremeyen Uluslar
arası terörist devletler bu tekfirci gurupları kimyasal silah kullandırmak
yoluyla pis emellerine ulaşmak istemektedirler. Bunların hepisi İslam
Coğrafiyasında kurdukları ve yok olmaya yüz tutmuş Siyonist İsrail'i yaşatmak
içindir. Ama ne acıdır ki Ümmet-in bir çoğu bilinçli veya bilinçsiz bu çabaya
katkıda bulunmaktadır.
Emperyalist
devletler gayri meşru bu devletin imperatorluğunu orta doğuya hakim kılmak için
kendi elleiyle verdikleri kimyasal silahlar ile masum insanları öldürtmektedir.
bunun için İslam ümmet-ini tümüyle pazifize etmeleri gerektiğinin
bilincindedirler. Çünkü Emperyalist ve Siyonis Firavunların karşısında direnen
direniş cephesi onurlu mucadeleleriyle bu sapkın zihniyete engel olmaktadır.
Dolayısıyla bu direniş cephesini ortadan kaldırmaları gerektiyinin
bilincindedirler. Suriye bugün dünya emperyalizme karşı direniş cephesinin ön
kalesidir. Bu kale yıllarca Siyonistlere karşı savaşan filistin ve Lübnanlı
Mucahitlere her türlü desteyi vererek Siyonistlerin hezimetini sağlamıştır. Bunun için bu kale
zalim ve Eperyalist kafirler için tehlikeli olduğundan yıkılması gerekiyordu. Bunu yıkabilmenin
yegane yolu Esad'ın bir alevi olması ve alevi azınlığın Sünni çoğunluğa
tahakkumu edebiyat komplosu üetilmesiydi. terör zihniyetli ve ta'assupçu
siyasiler buna inandı ve Esadı yıkmak için müslüman kanının dökülmesini
kendilerince caiz bildiler. Ve Suriye'yi yıkmak için her şeyi reva gördüler.
Emperyalist ve siyonistler kendi menfaatları doğrultusunda Vahhabi ve Selefi
teröristleri techizatlandırarak var güçleriyle Şam'ın üzerine saldılar.
Dolayısıyla gerçekte asıl mesele Esad'ın alevi olması veya halkın çoğunluğunun
Sünni olması değildir. Asıl mesele Suriye'nin direniş cephesinin kalesi
olmasıdır. Bundan dolayı Esad'ın devrilmesine karar vermişlerdir. Çünkü ne Şii
nede Sünni inança sahib müslüman Emperyalistlerin umurunda değildir. onlar
hakikatta İslam ve Müslümanların gerçek düşmanıdır. Ama ne yazık ki bu mezhep
ayrışım propagandasına benim saf ve temiz kalpli müslüman kardeşim aldatıldı,
ve bizleri birbirimize düşman göstermeye başladılar, İslam ve İnsalık
düşmanları tamda bunu görmek istiyordu. Oysa biz kardeşiz çünkü yaratan
Allah'ımız bir, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.a), Kitabımız Kur'an-ı Kerim,
Kıblemiz Kabe, Dinimiz İslamdır, yani temel inançlarımız aynıdır.
teferru'atlarımız farklı olabilir, ama bu bizim düşman olmamıza sebep değildir,
çünkü Kur'an-ı Kerim Müminlerin kardeş olduğunu buyuruyor,
Hz. Resulullah
(s.a.a) Şöyle buyuruyor:
'' Müslümanlar
birbirlerine bir bedenin azaları gibidirler; bir bedenin azalarının her hangi
birinde ağrı olursa bütün beden o ağrıyı hisseder;'' şimdi biz birbirimizden
ayrı olduğumuzu iddia edebilirmiyiz,? biz müslümanlar hangi mezhebe bağlı
olursak olalım din kardeşiyiz, bizi birbirimize düşman göstermek isteyen
Emperyalist ve Siyonistlerdir, biz bunlara fırsat vermemeliyiz ve Allah'ın
izniyle vermeyeceyiz.
Dün laikler,
Ataistler, Sosyalist ve Koministler kahrolsun Şeriat, kahrolsun İran ve
kahrolsun Hizbullah silagonı atarken, Maalesef bugün bazı müslüman kardeşler,
özellikle sözüm ona İslami ve dindar
görünen gencecik kardeşlerim ve tesettürlü bacılarım aynı sloganları
atmaktadırlar. Emperyalist ve Siyonist çetelerin sözleri ve bunlara bağlı
medyanın verdiği yalan ve düzmece haberlerin tesirinde kalıp kör taklitçilikten
başka bir şey olmadığını bilmemiz gerekiyor, İslam ümmet-i arasında ki ayrışım
Emperyalist ve Siyonistlerin istediyi Bir şey olduğu gibi onların hep yararına
olduğu kesindir. Uzun zamandan beri bu fitne tohumlarını Ümmet-i Muhammed'in
(s.a.a) arasına Afganistan ve özellikle Irak'ta ekmeye uğraştılar ama muvaffak
olamadılar, Mısırda denediler hatta Selefiler tarafından Şii alimlerini sokak
ortasında dövürerek Şehit ettiler, en son Suriye olayları bunun tuz biberi oldu, ve Malesef Suriye
üzerinden Ümmet-i hem kör ettiler hemde taklitçi yaptılar, olayı o noktaya
taşıdılar ki Esad Kerbela Yezidi, ama mazlum insanların başını kesen, Uhud
savaşın da Hz. Hamza'nın (a.s) ciyerini yiyen vahşi cahil gibi, insanların
ciyerlerini çıkarıp yiyen teröristleri, Emperyalist ve Siyonist saflarında
birleşen zalimleri ise Kerbela mazlumları yaptılar, Hizbullah'a Hizbuş-şeytan
diyen zihniyet kendisine verilen görevi yerine getirdiğini bilmemiz gerekiyor,
bu nasıl bir zihniyettir, bu söylemler bir aldatmaca söylemleridir, bizler bu
sapkın fikirlere mezhep farklılığı göstermeden cevap vermek zorundayız.
Ümmet-in vahdete
ihtiyaç duyduğu bir dönemde fitne söylemlerle aramıza düşmanlık tohumlarını
ekmek istediler, bizler ise gerçeyi araştırmadan bilinçsizce fitnecilerin
aldatmalarına kandık ve ayrımcılığa düştük, Acaba bizim dostumuz dünya da ve
özellikle Irak'ta binlerce masum insanın canına kıyarak katliamlar yapan
müslümanların namuslarına gözlerinin önünde tecavüz eden, büyük millet meclisinde okunan Irak'lı
bacımız Nur'un mektubunda yalvarış nidasına ( ''Ey müslüman kardeşlerim bizleri
bu köpek sürülerinin yaptıkları tecavüzlerden kurtarın diye feryadına'' ) karşı
ne yaptık,? bugün Esad'ı zalim tabir edip düşürülmesi için her türlü entirikayı
kendilerine caiz bilenler ve tv. Ekranlarında timsah göz zaşı dökenler o gün
ABD'nin tecavüzcü Conilerinin evlerine sağsalim dönmesi için dua ediyorum
diyenler bu Ümmet-e ne kadar zarar verdiklerini, işlenen bunca cinayetin
sorumluluları olduklarını, Müslümanların Mezhepsel ayrılıklarının getirdiği kin
ve nefretin ana sorumlulukları olduklarını bilmiyorlarmı.? İslam ve Ümmet-in
asıl düşmanları gözlerimizi inanç kisfesiyle boyayan Emperyalist ve
Siyonistler'e uşaklık eden bu zihniyetli zavallılardır. Çocuk katil'i Siyonist
İsrail'in Filistin ve Lübnan da mazlum ve masum erkek, kadın, yaşlı ve çocuk
demeden başlarına fosfor bombaları yağdırarak katlettiği, ve hala süt emer
yavruların çığlıkları insanlığın vicdanında vekulaklarında tazeliğini korurken,
ve büyük şeytan ABD'nin her gün Irak'ta
terör yoluyla ve Pakistanda İnsansız hava araçlarıyla gerçekleştirip yüzlerce
masum çocukları terörist göstererek katletmesi Suriye de ölen çocukları
savunmalrı samimidir.
Ve böyle olduğuna
vicdan sahibi insanları inandırabilirlermi.?
Bütün bu bahaneler
Ümmet-i bölmek ve Siyonist İsraili güvence altına almak içindir. Ne gariptir ki
çocuk katilleri dünyayı aldatarak Suriyede katledilen çocukların ölümüne
yüreklerinin yandığını göstermek istemeleridir. Ama bunların hepisi yalan
göstermelik ve aldatmadan öteye Bir şey deyildir.
Sömürdüğü bütün
ülkelerde zülum, katliam ve tecavüz yapan Şeytan'ın ana karnı İngiltere,
Filistin ve Lübnanda, vahşet yaratarak cinayetler işleyen Siyonist İsrail,
Bahreynde Kur'an ve cami yakıp yıkan, insanları katleden, gençecik fidanları
işkencelerle öldüren ve müslümanların namuslarına tecavüz eden vahabbi
Suudi'ler, Daha düne kadar Cezayirde ve bugün Malide masum insanları katleden
Laik dinsiz Fıransa, Pakistan, Afganistan, Yemen, Somali ve Irak'ta her gün yağdırdığı bombalarla çoğunluğunu
çocukların oluşturduğu binlerce insanı katleden büyük şeytan ABD, ve bu
mazlumların temiz kanları katillerin pis ellerinde ve yakalarında iken biz
başka insanları kurtarmamız gerekiyor safsatası üretebilmeleri mümkünmüdür.
Hangi vicdan ve akıl sahibi bu safsataya inanabilir.
Şimdi tv
ekranlarında ve gazete sayfalarında insanları aldatma adına timsah gözyaşı
dökenlere soruyorum sizin vicdanlarınız belirli bir sınıf içinmi acıyor,? Bahreyn afganistan Irak ve Suriye de teröristlerce
katledilen masum insan ve cocukların feryadı yüryinizi ve vicdanınızı hiç
sızlatmıyormu.? Cevabı hayır çünkü onları öldürenleri siz eğittiniz ve
öldürmelerini siz sağladınız. Suriyede gerçekleştirilen kimyasal silah terör
örgütleri tarafından yapıldığı nerdeyse kesinleşmişken hala büyük şeytanların uşakları
savaş tantamları yaparak ellerinde telefon ülke ülke dolaşarak kafir babalarını
Suriye'ye saldırmak için ikna etmeye çalışmaktadırlar. Kimyasal silah kullanma
hastalığı ancak büyük şeytan ABD, Batı ve Siyonistlere mahsustur, bu tarihte
sabit olmuşken bunlar başkalarının kimyasal silah kullanıyor mudahele etmemiz
gerekiyor edaları garip değilmidir. Japonya'ya kim atom kullandı? Vietnam'da
kim Sarin ve Hardal gazı ve yakıcı silah kullandı? Gazze'de kim fosfor bombası
kullandı? Yukarı bakıyorsun ABD, ortasına bakıyorsun Fıransa ve İngiltere,
aşağı bakıyorsun Siyonist İsrail,
1980 li yıllarda
İran Irak savaşında Saddam'ın İran ordusuna karşı kullandığı Sarin ve Hardal
gazını bizzat ABD destekledi, 1988 yılında ABD istihbaratı İran'ın Irak
savunmasında büyük bir gedik keşfettiğini ve saldırı hazırlığında olduğunu
Saddama haber veriyor, CIA bu bilgilerle beraber bizzat Sarin ve Hardal gazını
kullanmasına teşvik ederek İran'ın önünü kesmesi için bu silahların yapımına
yardımcı oluyor, o zaman'ın ABD hava kurumuna bağlı albay Rick Francona CIA'nın
bu belegelerini açığa çıkararak Saddam'ın kimyasal silah kullanmasına ABD'nin
izin verdiğini açıklayarak şöyle diyor; Irak'lılar bize Sarin kullanacaklarının
bilgisini vermediler, çünkü biz biliyorduk kullanacaklarını ve destek
verdiğimizi dolaylı yollardan kendilerine ilettik, çünkü Irak'a 1983 de
kimyasal silah temini yapılmıştı, ve 1984 yılında ise göz yumulsun ne kadar
üretilip İran ordusuna karşı kullanılırsa kullanılsın ortak kararı alındı. 1987
yılında dönemin başkanı Reagan'a sunulan bir raporda İran Basra kapısında
zafere çok yakın, Reagan sinirlenerek şöyle diyor İran'ın Basra'yı alması kabul
edilemez, savunma bakanı Frank C. Corlucci'ye ne gerekiyorsa yapılsın talimatı
veriyor, bu yardımla hareket eden Saddam kimyasal silah kullanarak onlarca İran
askerin şehid olmasına ve yüzlercesinin de yaralanmasına neden olmuştur.
Yine Saddam CIA
ajanları vasıtasıyla aldığı isthbaratla 1988 yılında Halepçe de kimyasal silah
kullanarak çoğunluğunu anne kucağında çocukların oluşturduğu beşbinden fazla
insan katletmiştir. Şimdi tarihi geçmişleri kimyasal silahlarla masum insanları
katletmekle geçmiş ve saltanatlarını mazlumların kanının üzerine kurmuş bu
zalim firavun vampirler nasıl oluyorda müslümanların kurtacısı olabiliyor, evet
bunlar hem katlediyorlar hemde satılmış medaya yoluyla başkalarını suçlayarak
Firavun ve Yezid'i saltanatlarını sürdürüyorlar.
Allah'ım!! nasıl
oluyor bu Ümmet bu kadar zavallı olabiliyor ve hakikatları göremiyor.
Ama hak ve hakikatı göreceyiz, burada özellikle Rabbani Alimlere büyük iş ve görevler düşümektedir. hiç bir zalimden
korkmadan mustazaf ve müslümanlara doğruları anlatarak insanları
aydınlatmalrı gerekmetedir. çünkü Ümmet bir felakete doğru sürüklenmektedir.
Bahreyn'de vahhabi Suudi'lerin desteyiğle diktatör Al-Halife tarafından, Mısır'da firavun diktatörleri tarafından, Arakan'da Budist devleti tarafından, Doğu Türkistan'da Kominist Çin devleti tarafından, Somali'de, Suriye'de Irak'ta, Afganistan'da Pakistan,da Yemen'de ve dünyanın bir çok
yerinde Vahabbi, Selefi terörist ve yandaş
terör gurupları PKK ve PAJAK tarafından katledilen hep müslüman
kardeşlerimizdir. bunların derdi ne şii ne sünnidir,
bunlar Emperyalist ve Siyonistlerin kazanımları doğrultusunda müslümanları
öldürmektedirler. Ey müslüman kardeşlerim milyonlarca dolar
karşılığı Emperyalist ve Siyonistlerin uşaklığını yaparak yalan ve düzmece
haberler uyduran ve zalimlerin isteyi doğrultusunda halkı yanıltan ve tek
taraflı yayın yapan bu fitne görsel ve yazısal medyanın sözlerine ve
yayınlarına kanıp birbirimize düşman olmayalım, birileri kendi sandelyesini
korumak, sömrü düzenlerini sürdürmek ve zülümü mazlumlara reva görmek için
Allah'ın dinini
ayaklar altına alarak, Suriye de
ciyer yiyen başkesen vahşi teröristleri özgürlük mücahidi gören zihniyetin ABD,
Batı Emperyalizme ve israil'e hizmetten başka
hiçbir görevi olmayan bunların yalanlarına kanıp birbirimize düşman
kesilmeyelim, hangi mezhebe hangi inanaca sahip olursak
olalım bizler kardeşiz. Kör taklitçiliği bırakmalıyız, ''La İlahe İllellah Muhammed'un Resülullah''
bayrağının altında vahdet birlikteliğimizi korumalıyız.
Vessalamun Aleykum
Varehmatullah-i Vabere Katuh-u İltimas-ı Dua
Allah'umme Accil-li Veliyyik-el
Farac
Tevekkül EROL
30,08,2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder