31 Ağustos 2013 Cumartesi

Ümmet'in Kör Taklitçiliği

Bismillahirrahmanirrahim
                                                                                                
'' Onlara, gelin Allah'ın indirdiğine ve Peygambere dendi mi bize yeter atalarımızın yapa geldikleri şeyler, böyle bulduk biz derler. Fakat ya ataları da bir şey bilmiyorlardı ve doğru yola gitmiyorlardıysa.'' Maide / 104
Dünya ve islam ülkelerinde vuku bulan olaylar da bir İslam'i uyanış haraket'inin geliştiğini  hazmedemeyen dünya emperyalist güçler ümmet'in arasına sürekli fitne tohumları ekme yoluyla mezhepsel bir savaşın başlatılmasının uğraşı içerisinde olduğunu göstermektedirler, ve buna çanak tutan müslüman halkların başında bulunan emperyalist firavunların uşakları siyasiler bu fitneye balıklama dalarak tam bir entirika oyununa alet olmuştur. Ve bunların islam ümmeti arasında bir ayrışmaya sebep oluşturdukları aşikardır. Bununda yegane sebebi Allah'ın dinini yok etmek ve Allah'ın nurunu söndürmektir. 
( ''Allah nurunu, ağızlariyle üfleyip söndürmek isterler ve Allah'sa nurunu tamamlıyacak, kuvvetlendirecektir ve isterse kafirlerin zoruna gitse de istemeselerde. '' Al-Saf / 8 ) 
( ne yaparlarsa yapsınlar müminleri ayrıştıramayacak ve hakk'a zarar veremeyeceklerdir.)
Ama bugün bu fitneyi bir kan çanağına dönüştürecek sanaryonun oluşmasını sağlayabilmeleri için bir gurup satılmış ve zavallı birileri gerekiyordu, bunlar  CIA, Mossad ve İngiliz istihbaratı tarafından eğitilen ve bir ölüm makinesi haline getirilen vahabbi ve selefi teröristleri El-Kaide El- Nusra El- Muaviye, ÖSO ve bunlara bağlı insanlık değerlerinden nasibini almamış bir gurup zavallı yaratıklar olmuştur. Bugün bu eli kanlı terör militanları İngiliz, ABD ve Siyonistler'in her türlü lojistik desteyiğle, Suudi Arabistan ve Katar'ın petrol dolarları, AKP'nin antakyadaki eğitim kampların da her türlü silahlı savaş eğitimi alarak özellikle Suriye de müslümanların canına salınarak sözde özgürlük ve demokrasi adına Allah'u ekber diyerek insanları katlederek her türlü cinayeti işlemektedirler.
Bugün bu terör militanları Suriye, Mısır, Bahreyn, Afganistan, Irak, Lübnan, Filistin ve bir çok islam coğrafiyasında erkek, kadın, yaşlı ve çocuk  gözetmeden kendi vucutlarına bağladıkları kilolarca bomba, ellerine verilen yok edici silahlarla ve koyun gibi boğazlarını kesme yoluyla mazlum ve masum insanları katletmektedirler. Bu gün bu katliamları yeterli  göremeyen Uluslar arası terörist devletler bu tekfirci gurupları kimyasal silah kullandırmak yoluyla pis emellerine ulaşmak istemektedirler. Bunların hepisi İslam Coğrafiyasında kurdukları ve yok olmaya yüz tutmuş Siyonist İsrail'i yaşatmak içindir. Ama ne acıdır ki Ümmet-in bir çoğu bilinçli veya bilinçsiz bu çabaya katkıda bulunmaktadır.
Emperyalist devletler gayri meşru bu devletin imperatorluğunu orta doğuya hakim kılmak için kendi elleiyle verdikleri kimyasal silahlar ile masum insanları öldürtmektedir. bunun için İslam ümmet-ini tümüyle pazifize etmeleri gerektiğinin bilincindedirler. Çünkü Emperyalist ve Siyonis Firavunların karşısında direnen direniş cephesi onurlu mucadeleleriyle bu sapkın zihniyete engel olmaktadır. Dolayısıyla bu direniş cephesini ortadan kaldırmaları gerektiyinin bilincindedirler. Suriye bugün dünya emperyalizme karşı direniş cephesinin ön kalesidir. Bu kale yıllarca Siyonistlere karşı savaşan filistin ve Lübnanlı Mucahitlere her türlü desteyi vererek Siyonistlerin  hezimetini sağlamıştır. Bunun için bu kale zalim ve Eperyalist kafirler için tehlikeli olduğundan  yıkılması gerekiyordu. Bunu yıkabilmenin yegane yolu Esad'ın bir alevi olması ve alevi azınlığın Sünni çoğunluğa tahakkumu edebiyat komplosu üetilmesiydi. terör zihniyetli ve ta'assupçu siyasiler buna inandı ve Esadı yıkmak için müslüman kanının dökülmesini kendilerince caiz bildiler. Ve Suriye'yi yıkmak için her şeyi reva gördüler. Emperyalist ve siyonistler kendi menfaatları doğrultusunda Vahhabi ve Selefi teröristleri techizatlandırarak var güçleriyle Şam'ın üzerine saldılar. Dolayısıyla gerçekte asıl mesele Esad'ın alevi olması veya halkın çoğunluğunun Sünni olması değildir. Asıl mesele Suriye'nin direniş cephesinin kalesi olmasıdır. Bundan dolayı Esad'ın devrilmesine karar vermişlerdir. Çünkü ne Şii nede Sünni inança sahib müslüman Emperyalistlerin umurunda değildir. onlar hakikatta İslam ve Müslümanların gerçek düşmanıdır. Ama ne yazık ki bu mezhep ayrışım propagandasına benim saf ve temiz kalpli müslüman kardeşim aldatıldı, ve bizleri birbirimize düşman göstermeye başladılar, İslam ve İnsalık düşmanları tamda bunu görmek istiyordu. Oysa biz kardeşiz çünkü yaratan Allah'ımız bir, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.a), Kitabımız Kur'an-ı Kerim, Kıblemiz Kabe, Dinimiz İslamdır, yani temel inançlarımız aynıdır. teferru'atlarımız farklı olabilir, ama bu bizim düşman olmamıza sebep değildir, çünkü Kur'an-ı Kerim Müminlerin kardeş olduğunu buyuruyor,
Hz. Resulullah (s.a.a) Şöyle buyuruyor:
'' Müslümanlar birbirlerine bir bedenin azaları gibidirler; bir bedenin azalarının her hangi birinde ağrı olursa bütün beden o ağrıyı hisseder;'' şimdi biz birbirimizden ayrı olduğumuzu iddia edebilirmiyiz,? biz müslümanlar hangi mezhebe bağlı olursak olalım din kardeşiyiz, bizi birbirimize düşman göstermek isteyen Emperyalist ve Siyonistlerdir, biz bunlara fırsat vermemeliyiz ve Allah'ın izniyle vermeyeceyiz.
Dün laikler, Ataistler, Sosyalist ve Koministler kahrolsun Şeriat, kahrolsun İran ve kahrolsun Hizbullah silagonı atarken, Maalesef bugün bazı müslüman kardeşler, özellikle sözüm ona İslami  ve dindar görünen gencecik kardeşlerim ve tesettürlü bacılarım aynı sloganları atmaktadırlar. Emperyalist ve Siyonist çetelerin sözleri ve bunlara bağlı medyanın verdiği yalan ve düzmece haberlerin tesirinde kalıp kör taklitçilikten başka bir şey olmadığını bilmemiz gerekiyor, İslam ümmet-i arasında ki ayrışım Emperyalist ve Siyonistlerin istediyi Bir şey olduğu gibi onların hep yararına olduğu kesindir. Uzun zamandan beri bu fitne tohumlarını Ümmet-i Muhammed'in (s.a.a) arasına Afganistan ve özellikle Irak'ta ekmeye uğraştılar ama muvaffak olamadılar, Mısırda denediler hatta Selefiler tarafından Şii alimlerini sokak ortasında dövürerek Şehit ettiler, en son Suriye olayları  bunun tuz biberi oldu, ve Malesef Suriye üzerinden Ümmet-i hem kör ettiler hemde taklitçi yaptılar, olayı o noktaya taşıdılar ki Esad Kerbela Yezidi, ama mazlum insanların başını kesen, Uhud savaşın da Hz. Hamza'nın (a.s) ciyerini yiyen vahşi cahil gibi, insanların ciyerlerini çıkarıp yiyen teröristleri, Emperyalist ve Siyonist saflarında birleşen zalimleri ise Kerbela mazlumları yaptılar, Hizbullah'a Hizbuş-şeytan diyen zihniyet kendisine verilen görevi yerine getirdiğini bilmemiz gerekiyor, bu nasıl bir zihniyettir, bu söylemler bir aldatmaca söylemleridir, bizler bu sapkın fikirlere mezhep farklılığı göstermeden cevap vermek zorundayız.
Ümmet-in vahdete ihtiyaç duyduğu bir dönemde fitne söylemlerle aramıza düşmanlık tohumlarını ekmek istediler, bizler ise gerçeyi araştırmadan bilinçsizce fitnecilerin aldatmalarına kandık ve ayrımcılığa düştük, Acaba bizim dostumuz dünya da ve özellikle Irak'ta binlerce masum insanın canına kıyarak katliamlar yapan müslümanların namuslarına gözlerinin önünde tecavüz eden,   büyük millet meclisinde okunan Irak'lı bacımız Nur'un mektubunda yalvarış nidasına ( ''Ey müslüman kardeşlerim bizleri bu köpek sürülerinin yaptıkları tecavüzlerden kurtarın diye feryadına'' ) karşı ne yaptık,? bugün Esad'ı zalim tabir edip düşürülmesi için her türlü entirikayı kendilerine caiz bilenler ve tv. Ekranlarında timsah göz zaşı dökenler o gün ABD'nin tecavüzcü Conilerinin evlerine sağsalim dönmesi için dua ediyorum diyenler bu Ümmet-e ne kadar zarar verdiklerini, işlenen bunca cinayetin sorumluluları olduklarını, Müslümanların Mezhepsel ayrılıklarının getirdiği kin ve nefretin ana sorumlulukları olduklarını bilmiyorlarmı.? İslam ve Ümmet-in asıl düşmanları gözlerimizi inanç kisfesiyle boyayan Emperyalist ve Siyonistler'e uşaklık eden bu zihniyetli zavallılardır. Çocuk katil'i Siyonist İsrail'in Filistin ve Lübnan da mazlum ve masum erkek, kadın, yaşlı ve çocuk demeden başlarına fosfor bombaları yağdırarak katlettiği, ve hala süt emer yavruların çığlıkları insanlığın vicdanında vekulaklarında tazeliğini korurken, ve büyük şeytan ABD'nin  her gün Irak'ta terör yoluyla ve Pakistanda İnsansız hava araçlarıyla gerçekleştirip yüzlerce masum çocukları terörist göstererek katletmesi Suriye de ölen çocukları savunmalrı samimidir.
Ve böyle olduğuna vicdan sahibi insanları inandırabilirlermi.?
Bütün bu bahaneler Ümmet-i bölmek ve Siyonist İsraili güvence altına almak içindir. Ne gariptir ki çocuk katilleri dünyayı aldatarak Suriyede katledilen çocukların ölümüne yüreklerinin yandığını göstermek istemeleridir. Ama bunların hepisi yalan göstermelik ve aldatmadan öteye Bir şey deyildir.
Sömürdüğü bütün ülkelerde zülum, katliam ve tecavüz yapan Şeytan'ın ana karnı İngiltere, Filistin ve Lübnanda, vahşet yaratarak cinayetler işleyen Siyonist İsrail, Bahreynde Kur'an ve cami yakıp yıkan, insanları katleden, gençecik fidanları işkencelerle öldüren ve müslümanların namuslarına tecavüz eden vahabbi Suudi'ler, Daha düne kadar Cezayirde ve bugün Malide masum insanları katleden Laik dinsiz Fıransa, Pakistan, Afganistan, Yemen, Somali ve Irak'ta  her gün yağdırdığı bombalarla çoğunluğunu çocukların oluşturduğu binlerce insanı katleden büyük şeytan ABD, ve bu mazlumların temiz kanları katillerin pis ellerinde ve yakalarında iken biz başka insanları kurtarmamız gerekiyor safsatası üretebilmeleri mümkünmüdür. Hangi vicdan ve akıl sahibi bu safsataya inanabilir.
Şimdi tv ekranlarında ve gazete sayfalarında insanları aldatma adına timsah gözyaşı dökenlere soruyorum sizin vicdanlarınız belirli bir sınıf içinmi acıyor,? Bahreyn afganistan Irak ve Suriye de teröristlerce katledilen masum insan ve cocukların feryadı yüryinizi ve vicdanınızı hiç sızlatmıyormu.? Cevabı hayır çünkü onları öldürenleri siz eğittiniz ve öldürmelerini siz sağladınız. Suriyede gerçekleştirilen kimyasal silah terör örgütleri tarafından yapıldığı nerdeyse kesinleşmişken hala büyük şeytanların uşakları savaş tantamları yaparak ellerinde telefon ülke ülke dolaşarak kafir babalarını Suriye'ye saldırmak için ikna etmeye çalışmaktadırlar. Kimyasal silah kullanma hastalığı ancak büyük şeytan ABD, Batı ve Siyonistlere mahsustur, bu tarihte sabit olmuşken bunlar başkalarının kimyasal silah kullanıyor mudahele etmemiz gerekiyor edaları garip değilmidir. Japonya'ya kim atom kullandı? Vietnam'da kim Sarin ve Hardal gazı ve yakıcı silah kullandı? Gazze'de kim fosfor bombası kullandı? Yukarı bakıyorsun ABD, ortasına bakıyorsun Fıransa ve İngiltere, aşağı bakıyorsun Siyonist İsrail,

1980 li yıllarda İran Irak savaşında Saddam'ın İran ordusuna karşı kullandığı Sarin ve Hardal gazını bizzat ABD destekledi, 1988 yılında ABD istihbaratı İran'ın Irak savunmasında büyük bir gedik keşfettiğini ve saldırı hazırlığında olduğunu Saddama haber veriyor, CIA bu bilgilerle beraber bizzat Sarin ve Hardal gazını kullanmasına teşvik ederek İran'ın önünü kesmesi için bu silahların yapımına yardımcı oluyor, o zaman'ın ABD hava kurumuna bağlı albay Rick Francona CIA'nın bu belegelerini açığa çıkararak Saddam'ın kimyasal silah kullanmasına ABD'nin izin verdiğini açıklayarak şöyle diyor; Irak'lılar bize Sarin kullanacaklarının bilgisini vermediler, çünkü biz biliyorduk kullanacaklarını ve destek verdiğimizi dolaylı yollardan kendilerine ilettik, çünkü Irak'a 1983 de kimyasal silah temini yapılmıştı, ve 1984 yılında ise göz yumulsun ne kadar üretilip İran ordusuna karşı kullanılırsa kullanılsın ortak kararı alındı. 1987 yılında dönemin başkanı Reagan'a sunulan bir raporda İran Basra kapısında zafere çok yakın, Reagan sinirlenerek şöyle diyor İran'ın Basra'yı alması kabul edilemez, savunma bakanı Frank C. Corlucci'ye ne gerekiyorsa yapılsın talimatı veriyor, bu yardımla hareket eden Saddam kimyasal silah kullanarak onlarca İran askerin şehid olmasına ve yüzlercesinin de yaralanmasına neden olmuştur.
Yine Saddam CIA ajanları vasıtasıyla aldığı isthbaratla 1988 yılında Halepçe de kimyasal silah kullanarak çoğunluğunu anne kucağında çocukların oluşturduğu beşbinden fazla insan katletmiştir. Şimdi tarihi geçmişleri kimyasal silahlarla masum insanları katletmekle geçmiş ve saltanatlarını mazlumların kanının üzerine kurmuş bu zalim firavun vampirler nasıl oluyorda müslümanların kurtacısı olabiliyor, evet bunlar hem katlediyorlar hemde satılmış medaya yoluyla başkalarını suçlayarak Firavun ve Yezid'i saltanatlarını sürdürüyorlar.
Allah'ım!! nasıl oluyor bu Ümmet bu kadar zavallı olabiliyor ve hakikatları göremiyor.
Ama hak ve hakikatı göreceyiz, burada özellikle Rabbani Alimlere büyük iş ve görevler düşümektedir. hiç bir zalimden korkmadan mustazaf ve müslümanlara doğruları anlatarak insanları aydınlatmalrı gerekmetedir. çünkü Ümmet bir felakete doğru sürüklenmektedir. Bahreyn'de vahhabi Suudi'lerin desteyiğle diktatör Al-Halife tarafından, Mısır'da firavun diktatörleri tarafından, Arakan'da Budist devleti tarafından, Doğu Türkistan'da Kominist Çin devleti tarafından, Somali'de, Suriye'de Irak'ta, Afganistan'da Pakistan,da Yemen'de ve dünyanın bir çok yerinde Vahabbi, Selefi terörist ve yandaş terör gurupları PKK ve PAJAK tarafından katledilen hep müslüman kardeşlerimizdir. bunların derdi ne şii ne sünnidir, bunlar Emperyalist ve Siyonistlerin kazanımları doğrultusunda müslümanları öldürmektedirler. Ey müslüman kardeşlerim milyonlarca dolar karşılığı Emperyalist ve Siyonistlerin uşaklığını yaparak yalan ve düzmece haberler uyduran ve zalimlerin isteyi doğrultusunda halkı yanıltan ve tek taraflı yayın yapan bu fitne görsel ve yazısal medyanın sözlerine ve yayınlarına kanıp birbirimize düşman olmayalım, birileri kendi sandelyesini korumak, sömrü düzenlerini sürdürmek ve zülümü mazlumlara reva görmek için Allah'ın dinini ayaklar altına alarak, Suriye de ciyer yiyen başkesen vahşi teröristleri özgürlük mücahidi gören zihniyetin ABD, Batı Emperyalizme ve israil'e hizmetten başka hiçbir görevi olmayan bunların yalanlarına kanıp birbirimize düşman kesilmeyelim, hangi mezhebe hangi inanaca sahip olursak olalım bizler kardeşiz. Kör taklitçiliği bırakmalıyız, ''La İlahe İllellah Muhammed'un Resülullah'' bayrağının altında vahdet birlikteliğimizi korumalıyız. 
Vessalamun Aleykum Varehmatullah-i Vabere Katuh-u İltimas-ı Dua
Allah'umme Accil-li Veliyyik-el Farac
Tevekkül EROL
 30,08,2013




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder