4 Ağustos 2013 Pazar

Güzel Yurdun Güzel İnsanları!

Halk arasında bir deyimdir bu cümle “ benim güzel yurdumun güzel insanları” fakat ne olduysa nazara geldi, bu aziz millet!

Yaşadığımız bu asırda inanılmaz olaylara şahit oluyoruz. Toplum ve insanımızı anlamakta ve tanımakta güçlük çekiyoruz. Bizler bir toprağın bir vatanın bir milletin çocukları değil miyiz? Ne oldu da güzel ülkemizin insanları bu hale geldi. Kimler ne yaptı da bu ülke bu hale geldi. Artık kimse düşünce ve fikir özgürlüğünü ifade edemeyecek mi?


Şikâyetler başını almış gidiyor, olaylara hangi açıdan yaklaştığımızda karşımızda bir muhalif kaçınılmaz olmuş. İnsanların düşüncesine bile tahammül edemeyecek konuma geldik.

İletişim ve görsel dünyaya baktığımızda o kadar fazla bilgi kirliliği mevcut ki doğruları nasıl tespit edeceğimizi bilemiyoruz. Bir taraf medyanın yanlı olduğunu savunurken diğer taraftan sosyal paylaşım siteleri veya internet ağı yalan haberlerle suçlanıyor. Bir taraftan demokrasi davulları çalınıyor denilirken diğer taraftan İslami yönetim modeli geliyor naraları atılıyor. Bir taraftan özgür düşünceleri paylaşmak için meydanlara inilirken diğer taraftan devlet haini olmak ile suçlanıyor. Bu insanların hepsi ama hepsi bu ülkenin insanlarıdır.

Peki, şimdi soru sorma sırası bizde! Neden bu kargaşa, bu tahammülsüzlüğün sebebi nedir. Bu güzel yurdun güzel insanlarının bu hale gelmesi acaba birilerin işine mi geliyor? Bu nokta üzerinde biraz düşünmemiz gerekmez mi? Siyasi ve ekonomik özgürlüğünü ele getiren, inanç noktasında özgür olan bir ülkede bu kargaşalıkların çıkması doğal olmasa gerek, diye düşünüyorum.

İnsanın bir kişisel birde toplumsal düşmanı vardır. Kişisel ve ferdi düşman insanın nefsi ve şeytandır. Fakat insanın toplumsal düşmanı ise bulunmuş olduğu toplumun değerlerini, inancını, kültürünü, hiçe sayarak, karşı çıkan ve kendi toplumunun çıkarları doğrultusunda diğer toplumlarla yaptığı davranışlardır.

Bu iş tamamen bütün dünyada baş gösteren emperyal ve sömürgeci devletlerden başkası değildir. Bunların başında da Siyonist İsrail ve Amerika birleşik devletleri yer almaktadır. Elbette bunlarında yandaşları mevcuttur. Bu gibi sömürgeci devletler her zaman demokrasi naraları atıp tutarlar fakat söz konusu kendileri olduğunda süt dökmüş kediye dönüşüverirler. Bugünün dünyasında Filistin’de yaşanan olaylar medya yayın organlarının baş sayfasında haber başlığı olarak geçmekte ama nedense fiili olarak kimseden ses çıkmamaktadır. Bir taraftan Suriye’ye demokrasi isteyenlerin Suudi krallıkları hakkında tek bir kelime dahi sarf etmediklerini daha nasıl ifade edelim. Acaba Suudi krallıklarında yaşanan cinayetler haksız yere hapis cezaları kim cesaret edipte dile getirdi. Akıl ve kanaat önderlerinin bu konudaki taraflı tutumunu her defasında dillendiren bizlere ne zaman bizleri kani edecek bir cevap vermeyi uygun görecekler.

Güzel yurdumun güzel insanları, bizler bir toprakta bir vatan çerçevesi içerisinde Hıristiyanlıyla Yahudi’siyle Müslüman’ıyla bir arada yaşan bir toplumuz. Şimdiye kadar kimse bu güç karşısında bize galip gelmedi ve gelemeyecekte, fakat eğer bizler siyasi görüş ayrılıkları üzerinden mezhep taassupçulukları üzerinden veya ayrıştırıcı yapı üzerinden çoğul yerine tekil olduğumuzu dillendirdiğimizde emperyal ve Siyonizm güçlere yenik düşmemiz kaçınılmaz olacaktır. Bizleri biz yapan bu kültür zenginliğimizdir. Bu toplum fikir, inanç ve yaşam özgürlüğümüzle bir millet olmayı başarmış bir toplumuz. Bizim düşmanımız, bizi istemeyen, bizi ve toplumumuzu kendi menfaatleri konusunda kullanan sömüren emperyal güçlerden başkası değildir.

Devletimizin, milletimizin duyarlılığa ihtiyaç duyduğu bu süreç içerisinde özellikle toplumumuzun hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak renk, ırk, dil, inanç farkı gözetmeksizin sağduyulu olmamız tüm toplumumuzun üzerine düşen en büyük görevdir, diye düşünüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder