22 Ağustos 2013 Perşembe

Kur'an'da Aile 4

Bismillahirrahmanirrahim
                                                                                                
UYUMSUZLUK VE ÇELİŞKİ

Kadının değeri ve kamil olması onun kadınsal özelliklerini taşıması ile oluşur. Erkeğin de değeri ve kamil olması  onun erkeksel özelliklerini taşıması ile oluşur. Eğer kadın erkeğin özelliklerini, erkek de kadının özelliklerini taşır, ve onunla yaşarsa onların kamil olmak gibi bir özelliğe sahip olmaları mümkün değildir. Hatta islama göre bazı beğenilen sıfatlar
erkekte ve bazı sıfatlar ise kadında mevcuttur. Mesala güçlülük sıfatı erkeğe mahsus bir özelliktir. Dolayısıyla kadın erkeğin koruması altındadır. Erkek namusu için  gayretlilik   özelliğiyle kendi namusunu kötü niyetli saldırganlardan ve  tehlikeli unsurlardan korumak için her türlü fedakalrlığı yapmaktan kaçınmaz. Onun içindir ki gayret erkeğin güzel sıfatıdır.Kadına mahsus olan bir sıfat değil.

 İmam Ali (a.s) nehcül belağe de şöyle buyuruyor ´´Kadının gayreti küfür, erkeğin gayreti ise imandır.´´(1)

 İmam Ali (a.s) nahcül belağe de başka bir hadisde ise şöyle buyuruyor:´´ Kadınların en güzel sıfatı, erkeklerin en kötü sıfatıdır: Kibir, Korku ve hayınlık. Kibirli kadın kendisini asla başkasına teslim etmez, Hayın kadın kendi ve kocasının malına sahip çıkar ihanet etmez, Korkan kadın kendi iffetini sürekli koruyarak namehrem gözlerden sakındırır.´´ (2)

Bakıldığı zaman kadın olmak da erkek olmak da kendi alanlarında hüner ve cesaret isteyen bir özelliktir. Kadının erkeğe, erkeğin de kadına özenmesi, benzemek istemesi kendi asalet değerlerini kayıp eder. İslam bu konuda çok hassas davranmaktadır. Erkek kadının, kadının da erkeğin elbisesini giymesine karşı olduğu gibi caiz de bilmiyor.

İmam Cafer Sadık (a.s)şöyle buyuruyor: ´´ Resulullah! (s.a.a) erkek ve kadınların birbirlerinin elbisesini giğmelerini yasaklamış ve şöyle buyurmuştur: Allah´ın Laneti giyimiğle kendisini erkeğe benzeten kadına ve giyimiğle kendisini kadına benzeten erkeğin üzerine olsun.´´(3)

Malesef bugün; büyük problem ve sorunlardan bir tanesi batının medeniyet adı altında kadına sunduğu ahlak dışı yaşayış tarzıdır. Çünkü batının ahlak dışı sunumlarından biri kadına bakış açısının özünde sapkınlık oluşudur. Ve bu sapkınlık yaklaşımı aile sisteminde çok büyük sorunlar ve tahribatlar ortaya çıkarmaktadır. Bu gün batı kadını dikkatlı incelendiğinde kadınların erkeksel özelliğine sahip olduklarını görebiliriz. Sözde eşitlik adına sosyal hayatın tüm sorunlarına ortak edilerek kadınsal özelliklerinden uzaklaştırılarak kadının birçok kadınsal özelliklerini kayıp ettiklerini müşahade edebiliriz. Çünkü çok ağır işlerde çalıştırılarak kadının zarafet özelliklerini yitirmekte olduklarını görebiliriz ve aile yapısını tümüyle dejenere edilmiş halde bırakmıştır. Bunun içindir ki, batıda aile mukaddasatından ve cocuk yetiştirme vasıflarından her hangi sağlıklı bir eser göremezsiniz ve bahsedemezsiniz. Her şey fiziki güzelliklere dayalı bir hayat tarzı sözkonusudur. Batıda emperyal zihniyetin kaidesi şudur kadın, kadınsal yaratılış özelliklerini süslü elbise, makyaj ve çeşitli giyim tarzıyla erkeği kendine cezb etmek ve kendi şehveti arzularını tatmin etmek için erkeği arkasından sürüklemesine önem vermesini ister ve kadının vucut yapısından yararlanmak ve ekonomisini geliştirmek için sapkın bir şekilde reklam amaçlı kullandığını görebiliriz. Ve bu tarzda kadın erkeği cezb etme adına yuva kurulur. Sonrasında kimse kimseye karışamaz eşitlik edebiyatı ile birçokları yuvasını kurmadan yıkar. Ve birçok noktada erkek kadına ve kadın erkeğe özenerek birbirlerini ayırt etmeğen elbiseler giyilir, ne kadının kadınsal değerini koruyan nede erkeğin erkeksel değerini koruyan bir çizgi bulamazsınız. Dolayısıyla erkek kendi erkekliğinde kadın da kendi kadınlık vasıflarında kıymetli ve azametli olur, bu bir fıtri (yaratılış) düzen dengesidir.

Eskiden derlerdi: ‘’Evliliğin ilk gün gece zifaf gecesi, padışahın tahtından tatsız gece değildir.” iyi bir kadın zifaf gecesi erkeğinin kalbini çalırsa o geceği padışahın tahtının tadına çevirir.

Oysa geçerli kural budur kadın ve erkek kendilerine ait olan fiziksel yapılarını birbirlerine mutluluk adına kullanırsa aile yapılarıda o kadar sağlam ve sürdürebilir olur.

İmam Cafer Sadık (a.s)şöyle buyuruyor: ‘’Kadına ilgi duymak Peygamberlerin ahlakındandır.’’

eğer erkek erkekliğinde eksiksiz olursa, karşı cinse ilgi duyabilir, Peygamberler (s.a) insani kâmil ve eksiksiz oluşlarından dolayı ida’al ve olgu olmuş ve meşru yollarla yüreklerindeki muhabbetle aile kurumunda kendi eşlerine bağlılıklarını göstermişlerdir.

Bizim dini liderlerimiz, erkeğin kadına olan sevgi ve muhabbet bağının imanla olduğunu göstermişlerdir. Yani nasıl ki Allah’a iman etmek bir yaratılış kuralıysa, kadına olan muhabbet yaratılışın kuralı ve kâmil erkeğin bir özelliğidir.

İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: ‘’İhtimal vermiyorum erkek iman yönünden kendi manfaatına bir şey yapsın, yanlız kadına duyduğu muhabbetin dışında.’’

Dolayısıyla bu iletişim ve kemal sıfatı kadının ruhuyesinde etki yaparak onun erkeye karşı manevi bir değişimi oluşturur. Burada erkek ve kadının birbirlerine yönelik ilgi ve alakaları her birinin ötekine duyduğu duygu ve saygı bağını oluşturur. Bunun temelini ise kadın oluşturur çünkü aile kurumunun temel unsuru kadından geçer. Bir yuvanın devamının yürütülüp yürütülmemesinin ana sebebi kadındır. Onun içindir ki erkek evlenirken kadının asaleti ve onda bulunması gereken bazı özelliklere dikkat etmesi gerekir. Çünkü kadında birçok özellik var, ama bu özelliklerden bazıları her kadında bulunmayabilir. Örnek olarak Resulullah (s.a.a) şöyle buyuruyor:  ‘’Benim ümmetimin kadınlarının en hayırlısı yüzleri güzel ve mihri az olanıdır.’’

Buradaki amaç sadece yüz güzelliği sözkonusu değil belki mihrininde az olması o kadının kâmil ve yüce bir insan oluşuna işare etmektedir. Bir kadın kocasını hangi özelliyiğle evine ve ailesine bağlayabilir, hem fiziki, hem cinsel arzusu ve hem maneviyatı yüksek olan hanım kocasını hiç bir sıkıntı yaşamadan evine bağlar ve mutlu bir aile profili çizebilir.


KUR’ANIN AİLE’YE ETKİSİ  

 Kur’anın insan üzerindeki etkisi kadar aile düzenine de büyük ve sarsılmaz bir etkisi vardır.  Birçok hadisde buyurduğu üzere; Kur’an okumak aile kurumunun sağlam temellerinden biridir. Çünkü aile de en büyük konu sevgi ve muhabbettir, bu sevgi ve muhabbet Allah’ın rahmet sıfatına uygun olması gerekmektedir. Allah’ın rahmet ve sevgisinin olmadığı bir yerde huzur ve mutluluk ya sınırlı ve geçici olur ve ya hiç olmaz. Allah’ın rahamet ve sevgi nurunun olmadığı bir aile hep sarsıntılı ve huzursuzluk bir düzen sürmektedir. Ve sonuçta bu huzursuz ve mutsuzluk ayrılığa kadar götürebilir. Evin içerisindeki mutluluğun ana kaynağının kur’anı kerim ve O’nu okuyan müminlerin yürekelrindeki kur’an sevgisinin şeytanlardan nasıl koruduğunu İmam Ali’den (a.s) öğrenelim.

İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: ‘’Bir evde Kur’an okunursa, Allah anılırsa, o evin bereketi çoğalır. Melekler o evde hazır bulunur, şeytanlar o evden uzaklaşır, böyle bir ev gökteki tüm varlıklara nur saçar, yıldızların yeryüzündeki tüm varlığa ışık saçtığı gibi. Eğer bir evde kur’an okunmaz ve Allah anılmaz ise o evin bereketi kalkar, Melekler o evden uzaklaşır ve şeytanlar o eve musallat olur.’’

Aile kurumunun temel esaslarından olan maneviyat bir evde eksik olursa o aile hayatın tüm sıkıntılarını yaşamasıyla beraber huzur ve mutluluğun yok olmasına neden olur. Hatta gelecek neslin manevi raydan çıkmasına sebep olur, bu manada Kur’anı Kerim; aile kurumunda ki dayanışmayı, Allah’ı zikretmede ve ona sığınmada bulabileceğini buyurmaktadır. Çünkü ailede temel kural sevgi ve muhabbettir. Onsuz hiç bir şey tat vermediği gibi her şeye zehir bile olup insanın gönlünü şeytanlaştırıp her türlü çirkevliyi aile içerisinde hâkim kılarak o aileyi mahvedebilir. Allah’ı kur’an ile anmanın sonucu neticesinde, Onun insana sunduğu güzel sevgi ve muhabbetin özünde temiz bir neslin geleceğine vesile olmasına sebep olur. Ama Allah’ı anmaktan ve O’nun sunduğu güzelliklerden mahrum kalınırsa onlardan gelecek nesillerin salih bir nesil olmayacağı kesindir.

Kur’an’ı Kerim Şöyle buyuruyor:‘’ Kim Rahman’ı anmaktan gönlünü çevirirse, ona bir şeytan musallat ederiz; artık o şeytan, ona arkadaş olur.’’ Zuhruf / 36

 Rahman’ı anmak,  erkek ve kadını ter türlü şeytani pisliklerden arındırır ve şeytandan uzak tutar, hemde kendilerini aile kurumu içinde sadakat, güven, huzur ve mutluluğu pekiştireceği gibi, o ailede doğacak cocuğun temiz ve İlahi rızası doğrultusunda yetiştirmeye de muvaffak olurlar. Allah’ı anmanın kendisinde fıtri bir temizlenmenin özü vardır. Erkek ve kadın’ın O’nu anması gönüllerinde derin bir manevi temizlenme ve bu onların aile kurumu içerisinde onlara yönveren bir kılavuz olur. Bu temizliğin esas temelini oluşturan boyutu ise kadındadır. Çünkü kadın Allah’ın erkeğe büyük bir nimetidir. Dolaysıyla evlenmek isteyen bir mümin erkek seçici olması gerekiyor, kadınıın malına, güzelliğine, çekiciliğine, giydiği süslü elbiselerine değil, belki onun asaletli,  hoş ahlaklı, iffet ve hayâlı olanını seçmesi tavsiye edilmiştir.

Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyuruyor: ‘’kadınların en hayırlısı çocuk doğuran ve onu güzel ahlak ile yetiştiren, kendisini tüm yabancı namehrem erkeklerden koruyan, Allah için örtünen, imanlı yaşamı benimseyen, ailesine bağlı olan, kendisini kocasına sevdiren, isteklerini yerine getiren, kocasını ve Rabbini razı edendir.’’

Bu hadiste iki önemli vurgu yapılmiştır.

1- örtünmenin önemi: 

2- İffet, Hayâ ve temizliğin önemi:

Önemli husus şudur ki:

Örtünmeyen kadın; erkekleri çekicilik ve cezb anlamında bir duyguya sahip olamadıklarını görmekteyiz. Bu tip kadınların toplumda sadece ahlakı değerleri yoketmeleri için tesettürsüz gezdiklerini anlayabiliyoruz. Yani şeytanın dürtüsüyle bu hayat tarzını benimsedikleri aşikârdır. Süslü giyim ve makyajlı profilleriyle toplumda sadece bir metal olduklarının farkında değillerdir. Ve bu tür kadınlar emperyalist çıkar ve sömrü düzenine fiziki katkı sağlayan bir varlık olduklarını anlamamaktadırlar, ya amaçları sadece erkekleri etki altına almaktır veya en azından kafalarında böyle olabilirlik izlemini vererek, cahihiliye döneminde yaşayan kadınlar gibi olduklarının farkında olmadıkalrını bilmektedirler.

Örtünen kadın; kendisini erkeklerin gözünden kaçındıran ve Allah’ın yüce bir değer olarak kendisine bahşettiği örtünme olgusuyla toplumun ahlak değerlerini zedelememek için erkeklerin dikkatini çekmeden yaşamaya gayret gösterir. Tabiki toplumda değerli her şey merak ettirir çünkü örtüme kadına izzet, iffet, onur ve şahsiyet kazandırdığı için birçok kesim tarafından dikkat çekebilir, ama böyleki kadınların vigarlı ve onurlu duruşa sahip oluşları birçok yanlış algılamaları yok etmektedir. bu vigarlı ve onurlu kadına yanlış bir davranışa kalkışmak babayitlik ister. Erkeğin içinde var olan hayvani ve şehveti isteklerin doğrultusunda şeytanın vesvesesine rağmen böyleki kadınlara yanlış bir haraket yapmaya cesaret edemezler. Tesettürlü kadında var olan bu vigar ve onurlu duruş erkeğe hep bir hasret bırakmaktadır.  Örtünen hayâlı kadınlarda;  yani kendilerinde günahın algılanması veya erkeklerin dikkatını çekme olasığı bile kendilerini rahatsız etmektetedir, bu hayâ vasfı onlara iffeti kazandırır. İffeti ile Allah’ın rızasının dışında hiç birşey yapmamaktır. Onlar Allah’ı razı ettiklerinde hem fıtri hem ameli temizlik tüm varlıklarını kaplar, bu ise onlarda vigar ve onurlu duruşu kazandırır. Bu tip kadınlar aile kurumunun mukaddasatını en mükemmel bir şekilde koruruyarak yaşarlar, böyle iffetle yaşanan bir aile kurumunda her zaman mutluluk ve huzur vardır. bu erkek ve kadın dan olacak çocuklar salih evlat sınıfında olur, hem dünyaları hem ahireti( ebedi hayatı) kazanılmış olurlar.




1 – Nehcül belağe – Hikmet.  119
2 – Nehcül belağe – Hikmet.  226 
3 – Mekasibi şeyh Ensari (r.a)



Yazara Ait Düğer Yazılar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder