Sen değil miydin insanlığa gönderilen rahmet pınarı?
Sen değil miydin cahiliyet karanlığında güneş gibi parlayan?
Sen değil miydin kendi karnına taş bağlayıp insanların
yardımına koşan?
Sen değil miydin ümmetim deyip, uykusuz gecelerde gözyaşı
döken?
Sen değil miydin savaşlarda kendi yaralarını unutup ümmetin
yarasını saran?
Ah efendim, seni
tanımadılar ve tanımayacaklar. Zira onların kalpleri kaskatı kesilmiş, gözleri
görmez, kulaklar duymaz hakikatten uzak taassup ve inatla sana karşı
gelmekteler. Ne olacak bu insan sıfatından yoksun topluluğun hali, nasıl olacak
bilemiyorum.
Hâlbuki bir baksalar aynaya, bir baksalar kendi fıtratlarına
elbette yüce rabbim seni ve hidayetini onlara yasaklamamıştır. Rabbimin kimseye
karşı kin ve garazı düşünülemez. Onlarında hakkı var senin nurundan
yararlanmaya, onlarında hakkı var seni ve makamını tanıyıp sana tabi olmaya,
onlarında hidayet yolu kapalı değil, fakat ne yazık ki kendi elleriyle kendi
hidayet yollarını kapattılar. Bununda adını düşünce özgürlüğü koydular.
Sormak lazım İslam’ın hangi kural ve kanunları, kendilerinin
hazırlamış oldukları insan hakları veya birleşmiş insan hakları komitesinin
kanunlarıyla çelişmektedir. Fazla değil az buçuk eski gazete ve dergi
sayfalarını karıştırdığımızda gerçekler gün gibi ortalığa çıkmaktadır. Örneğin
Avusturya'da çoğunluğunu Katolik Hıristiyanların oluşturduğu bir bölgede Hz
İsa'ya (a.s) ve Hıristiyanlık dinine yönelik küfre varacak ölçüde aşağılamalar
içiren bir film yayınlanmış, itirazlar ve başvurular üzerine söz konusu yerdeki
yerel mahkeme tarafından yasaklanmıştı.
Konu, yapılan itiraz ve başvuru üzerine AİHM'e taşınmış ve
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi verdiği kararda Avusturya mahkemesinin kararında
sözleşmeye ilişkin herhangi bir aykırılık bulmamıştır. Hz İsa'ya (a.s) ve
Hıristiyanlık dinine yönelik aşağılamalar içeren filmin artık düşünce özgürlüğü
kapsamında değerlendirilemeyeceğine, burada sınırın aşılarak “Din Özgürlüğü”
nün ihlal edildiğine kanaat getirmiştir.
Şimdi burada söz konusu olay üzerine Batı ve Batılı
düşünceyi paylaşan tüm topluluklara hitaben neden Hz. İsa (a.s) ve
Hıristiyanlık dini hakkında kendi ellerinizle hazırlamış olduğunuz Avrupa İnsan
Hakları kanunları uyguluyorsunuz da, söz konusu Hz. Muhammed (s.a.a) ve İslam
dini olduğunda aynı kanunları uygulamıyorsunuz? İlahi dinlerin temel
ilkelerinden olan adaleti neden uygulamıyorsunuz.
Sizler, kendinizi bizim yerimize koyarak düşünün. Acaba ne
yapardınız, gerçekten çok merak ediyorum. Kendi inanç ve kutsal değerlerinize
vermiş olduğunuz değer ve önemi diğer dinlere gösterme noktasında bu kadar
çarpıtıcı, bir o kadar kasıtlı davranıyorsunuz. Zira sizin kendi öğreti ve
değerlerinizin tam tersine fiili olarak hareket ediyorsunuz. Diğer taraftan ise
Doğu ve doğudaki yaşayan insanların inançlarını, kültürlerini yaşam biçimlerini
küçümsüyor ve onları geri kalmışlıkla suçluyorsunuz. Acaba sizin bu tutum ve
davranışlarınız batılı düşünceye uygun mu?
Elbette bizler tekrar ve tekrardan Hz. Peygamber (s.a.a)
efendimizin ahlakıyla sizin bu çıkarcı ve kasıtlı insan hakları hukukuna karşı
doğrudan müdahaleyi şiddetle kınayıp bu yanlış tutumunuzdan vazgeçmeye davet
ediyoruz.
Yazarın Diğer Yazıları
______________________________________________________
______________________________________________________
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder