23 Mayıs 2015 Cumartesi

Haset ve Kıskançlık…!

Ne kadarda kötü ve hoş olmayan bir sıfattır. Yeri geldiğinde hem kendimiz ve hem başkaları tarafından kınanan bir sıfattır kıskanmak duygusu…

Fakat ne yazık ki müptela olmuştur kalplerinde hastalık taşıyan insanlar…

Kıskançlık ne mi kazandırır? Sıralamaya çalışalım; İstek, arzu, hırs, öfke, paylaşamamak, sahiplenmek, şuursuzluk, boş hayaller, kibir kısacası ahlaki rezalet olan tüm sıfatları kıskanç bir insanda rahatlıkla müşahede edebilirsiniz…

Nefisler ise 'kıskançlığa ve bencil tutkulara elverişli kılınmıştır. (Nisa 128)

Kıskanç olmanın asıl kaynağı nefistir. Bu nedenle kıskançlık insanın akıl yollarını tatil eder. Nefsinin bencil tutku ve isteklerinin boyunduruğu altında olan böyle bir kimse, inananın makamına, maddi imkânlarına haset eder, ilmine, güzelliğine veya zekâsına kıskançlık eder. Bu sıfat sahibi, eğer kendine müminler arasında bir yer edinmişse, hasediyle, kıskanmasıyla yakınlarını, dostlarını, kendisine uyanları etkilemeye çalışır. Amacı haset ettiği kişi veya kişilere karşı kışkırtıcılık yapmak ve onlara elinden geldiğince zarar vermektir.

Kıskanç insana göre tüm güzellikler kendisi layıktır. Başkasında bunları görmeye tahammülü yoktur. Kıskançlık yapanın en önemli özelliği nefsine uyması, böbürlenmesi, büyüklenmesi ve bencillik etmesidir. Oysa Allah, her büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez. ( Nisa 36)
İşte kıskanç insan bundan gaflet içerisindedir.

Allah bize Kuran ayetleriyle her insanın nefsinde kıskançlık duygusunun bulunduğunu, ancak bunun sakınılması gereken bir özellik olduğunu açıkça beyan etmektedir. Bir başka ayette ise Allah, kıskançlık duyan insanın şerrinden sakınılması gerektiğini ve kıskançlığın ne tür kötülüklere kapı açtığına şöyle dikkat çekmektedir:

Düğümlere üfüren-kadınların şerrinden ve haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden. (Felak, 4-5)

Allah Teâlâ insanları bu duygular ile yaşayan kişilerin şerrine karşı uyarmış olması, kıskançlığın insanları nasıl bir ahlaki bozukluğa sürükleyeceğini göstermektedir. Aslında kıskanç kişinin tavır ve davranışları herkesten çok kendine zarar verdiğinin farkında değildir.

Müminler kıskançlığın Allah'ın beğenmediği bir tavır olduğunu ve nefislerini bu kötü ahlak özelliğinden arındırmak için çalışırlar. Sahip oldukları bütün güzellikleri ve nimetleri verenin Allah olduğundan biliyorlar. Dolayısıyla Allah'ın bir insana verdiği bir nimeti ya da güzelliği kıskanmanın Allah'ın takdirine razı olmamak anlamına gelebileceğini bilirler. Nitekim Kuran'da bu durum şöyle açıklanmaktadır.

Allah içimizden bunlara mı lütufta bulundu? Demeleri için onlardan bazısını bazısıyla denedik. (Enam, 53)
 
Bazı insanların dünya hayatında kıskandıkları nimetlerin tümü ölümle birlikte yok olacaktır. Er ya da geç yok olacak bir şeyi kıskanıp bundan dolayı Allah'ın hoşnut olmayacağı bir tavır içerisine girmek büyük bir hatadır. Bu şuurla hareket eden müminler çevrelerindeki insanlarda güzel bir özellik gördüklerinde kıskançlıktan Allah'a sığınırlar.

Mümin malını da canını da Allah'a satmıştır. O kendi iç dünyasında, Allah ile sıcak bir temas kurmuştur. Sahip olduğu hiç bir özelliğiyle övünmez. O sadece Allah yolunda hayırlarda yarışmanın şevk ve heyecanını yaşar. Bundan dolayı da sürekli şükreder.

Diğer taraftan hasetçi ise olduğu yerde saymakta, karanlık bir ruh hali içinde günlerini geçirmektedir. Nasıl yapsam da rahata kavuşsam, herkes tarafından sayılsam veya bir yolunu bulup alabildiğine ünlensem, yahut nereden para bulup zengin olsam da herkes bana gıptayla baksa gibi cahilce ve basit düşünceler içinde kavrulup gitmektedir.

Kıskançlık duygularından kurtulmanın tek yolu Allah'a güçlü bir imanla teslim olmak ve aynı zamanda Peygamber efendimizin (s.a.a) getirmiş olduğu şeriat kurallarına harfiyen yerine getirmekten başka çare yoktur.


Ey zavallı insan…

Neden, niçin kıskanırsın bilinmez ki esrarın…

Hâlbuki istesen, verecek sana da seni yaratan…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder