1 Mayıs 2015 Cuma

Sözün Özü !!

İnsan için hayatı boyunca vereceği en büyük mücadelelerden biri doğru insan olup, dürüst olarak yaşaması gerekliliğidir. Zira yaratılışın gayesi insanın kemale ermesidir. Kemale ulaşmak isteyen her insan mutlaka fazilet sıfatlarına sahip olması gerekir. Elbette bu sıfatlara sahip olmak için çeşitli programlar ile kendisini donatmalı, kendisine hedef tayin etmeli ve çıktığı yolda karşılaşacağı zorluklara göğüs gerebilmelidir.

Bu konuda Allah şöyle buyuruyor: Ey iman edenler! Allah´a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin ki Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah´a ve Resülüne itaat ederse, muhakkak büyük bir başarıya ulaşmıştır. (Ahzab 70-71)

Ayette buyurduğu gibi doğru sözlü olmak dürüstlüğün gerekli kıldığı sıfatlardan biridir. Eğer insan kemal noktasında doğru sözlü olamadığı takdirde mutlaka doğru olan hak yoldan ayrılmış olacaktır. Bunun için söyleyeceği sözleri önce düşünüp daha sonra sarf etmesi kesinlikle kişinin kendi yararına olması kaçınılmazdır. Kaldı ki, Hz. Ali’nin (a.s) buyurduğu gibi söz senin ağzındayken sen ona vezirsin fakat söz senden çıktıktan sonra sen ona esirsin.

Aslında dışarıdan bakıldığında çok kolay olarak gözüken bu konu bir o kadar zor olup hayatımızın tüm aşamalarında önümüze çıkmaktadır. Her şeyden önce alışkanlık olarak yaptığımız konuşmaların gerçek İslam ile ne kadar uygun olup olmadığı mutlaka tartışılmalıdır.  Doğru söz ehli olmadığında kişinin sadece din açısından zarar görmesi konumuz değil belki açıyı daha geniş tutup yaşamış olduğu toplumda herkesten çok ilk önce kendi şahsiyetine, birinci derecedeki akrabalarına eşine dostuna ve etrafındaki sorumlu olduğu tüm insanlığa karşı suç işlemiş sayılmaktadır.

Böyle bir kişinin yapmış olduğu yaşam biçimi hiç kuşkusuz etrafındaki tüm insanları olumsuz olarak etkileyecek ve bir birey olarak toplumun bozulmasında etkin bir rol üstlenmiş olacaktır. Fakat eğer kişi kendine özgü bir karektere sahip olur ise sözleri ile eylemleri arasında uyum gözetilirse ister istemez hem etrafındakileri ve hem de toplumu kendiliğinden ıslah etmiş sayılacaktır.

Ayetin devamında doğru sözlü olmak aynı zamanda yaşantımızdaki zorlukların üstesinden rahatlıkla gelebileceğimize işarettir. Çünkü yardım edecek olan Allah Teâlâ’nın bizzat kendisidir. Allah hem dünyevi ve hem de uhrevi işlerin sorumluluğunu kendisi üstlenmektedir. Eğer insan Allah’tan çekinirse, günah işlemezse ve doğru söz ehli olursa işlerin yoluna koyulacağı ve önceki hataların da telafi ve af edileceği buyrulmaktadır. Kaldı ki bunun için zaten Hz. Peygamber efendimizi (s.a.a) bizlere bir örnek olarak zaten göndermiş ve ayette de buyurduğu gibi o hazrete tabi olmamız emredilmiştir.

Peygamber efendimizin hayatı, kendisi, düşüncesi insanlık için bir örnek ve olgu olduğundan Müslüman olan her bir birey için yaşantının en güzeli ve kemali ancak örnek olarak almış olduğu kişinin yaşantısına kendi yaşantısını tatbik etmek ile kazanılabilir. Bu konu sadece teoride savunulup fakat pratikte icra olmadığı takdirde kesinlikle gerçek ve saadetli yaşantı ele geçmeyecektir.

Rabbim bizlere Muhammed ve A-li Muhammed’in yaşantısıyla yaşamayı ve onların bu fena dünyadan ayrıldıkları gibi ayrılmayı ümmeti Muhammed’e nasip et.


Vardır, insana, dersi hayat nurunda
Görmek gerek, neyler giden kula, kendi yolunda
Marifet lafta değil, özde gerek hayat boyunca
Eksik olsada amel günahkar kulda
Umut olsun günahkara, şefaati Resullullah!...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder