10 Mart 2014 Pazartesi

Dünya'yı Yöneten Kukla İdareciler

Bismillahirrahmanirrahim
Bugün dünya üzerinde yedi milyarı aşkın insanoğlu yaklaşık 210 dan fazla ülkede yaşamaktadır. akla gelen ilk soru şu bu insanların yüzde kaçı, ve bu ülkelerin kaçtanesi bağımsızdır.? Allah'ın insanlara verdiği rızıktan yüzde kaçı tam anlamıyla eksisksiz yararlanmaktadır? Ve bu ülkeler kendilerine ait olan doğa zenginliklerinden ne kadar bağımsız ve kendi iradeleriyle faydalanmaktadır.?
Bugün insanlara şu soru sorulduğunda senin yaşadığın ülke, ve ülkeyi idare eden idareciler bağımsızmıdır.? Sen ülkende kendini özgür ve bağımsız hissedebiliyormusun,? Seni idare eden ülke idarecilerinden memnunmusun,? ben yaşadığım ülkemin idarecilerinden yüzdeyüz razı, ve memnunum diyebilen kaç kişi çıkabilir,? Nasyonalist insanların dışında, evet beni yöneten idarecilerimden razı ve mutluyum diyecek çok az insan bulunur, çünkü adalet ve özgürlüğün yerine baskı, haksız, zorba ve adaletsizliğn hakim kılındığı bir dünyada mutluluktan bahsetmek abesten iştikaldır. Çünkü tarih boyu insanların özgür ve bağımsızlığı sömürgeci güçler tarafından ellerinden alınarak yozlaztaştırmak istenmiştir. bugünde bu artarak devam etmektedir. şu bilim ve teknoloji çağında artık herkes neyin ne olduğunu aşağı yukarı çok iyi biliyor, akıllı ve basiretli insanlar şu kadarını çok iyi biliyordur ki ne bu devletler ve sistemleri, ve nede insnların kendisi bağımsız ve özgür değildir. İnsanlar sözde modern ve çağdaş görünümlü bağımsız ve özgürlük adı altında köleleştirilmiş bir monoltom ve robot  hayat sürmektedir. Çünkü uluslararası Siyonist sermaye sömrü çetesi kapitalist bir yapıyla halkların bütün maddi ve manevi değerlerini çalmak için her türlü ahlaksız girişimi meşru kıldılar.
Bunun için teşkilatlanmayı kendilerine zorunlu bilerek 1817 yılında Siyonist çete lobi gurupları Avusturya'nın başkenti Viyana'da uluslararası Siyonist sermaye sömrü çetesini kurdular. ve bu sömrü çetesi düzenledikleri seri toplantılarla ikibinli yıllarda kukla ülkeleri, ve bu ülkeleri idare eden satılmış birtakım insanları başa getirerek onların elleriyle o ülke halklarını yozlaştırmayı kararlaştırdılar. ve kukla idarecilerin elleriyle kendi halkını dizayin ettiler. Bu Siyonist sermaye sömrü çetesi yirmidört maddelik sömrü taslağı hazırlayarak dünya da uygulamaya koyuldular. ve o günden bugüne kadar bütün ülkeler bu Siyonist sermaye çetesinin koyduğu sistem üzerinden idare edilmektedir. Aynı zamanda liberal ekonomi safsatasıyla kan içer gibi ülke zenginliklerini yağmalayıp sömürüyorlar. Ve bugün dünya'nın yer altı ve üstü zenginliklerinin tümü bu uluslararası sömrü çetesinin kontrolü altındadır.
Dünya gelirinin % 75'i bu sömrü çetesi ve yandaşlarının elindedir. % 25'i ise dünya halklarının arasında paylaşılmaktadır. Bu uluslararası sermaye sömrü çetesin elinde bulundurduğu % 75 güçle % 25 paya sahip olan halklara hükmetmektedir. Bunlar dünyanın her yerinde istedikleri zaman bir ülkede hükümeti başa getiriyor ve istedikleri zaman askeri ihtilal ve gayri meşru yollarla o hükümeti yıkıyorlar, birçok ülke ismi verebiliriz, ama gereği yok çünkü her akıl sahibi insan bunları biliyordur. veya silah satabilmek için istedikleri zaman istedikleri coğrafıyada savaş çıkartıyorlar, istedikleri zaman ülkelerde fitne tohumları ekerek kardeş kavgası çıkartıyorlar, bugün islam coğrafiyasındaki bütün facia ve belaların tümü bu Siyonist sömrü ve kana susamış çeteler tarafından çıkartılmaktadır. kukla ve satılmış köpek sürüsü idarecilerin elleriyle tekfirci vahhabi ve selefi teröristleri yetiştirip ortaya çıkararak İslam Ümmetinin başına bela edip her gün tekbir sesleriyle başkesip vahşice cinayet işletip oluk oluk kan akıttırmaktadırlar. Bunlar aşağı yukarı tüm ülkelere hükmetmektedirler. Örneğin  Abd, 350 milyona yakın nufusa sahip bir ülke ama devlet başkanını uluslararası bu Siyonist sömrü çetesi seçtiriyor. Abd halkının seçim üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Onlara sadece kime oy vermeleri gerektiği hususunda bilgi verilmektedir. Bütün ülkelerin hepisine yakınına buna benzer seçim yaptırılmaktadır. Demokrasi ve insan hakları safsatasıyla insanlar kandırılmaktadır. Hatta kendilerine hizmet eden kukla idarecilerin başa gelmesi için her türlü baskıyı meşru görerek yeri geldiğinde zulüm yapmakta yeri geldiğinde rüşvet vermekte ve her türlü ahlaksızlığı yapmaktadırlar. dünyaya kuklalarına bunlar hükmediyor kukla idareciler ise bunların istek ve emirlerini yerine getiriyor. Çünkü dünya siyasetine ve ekonomisine yön veren bu sömrü çetesidir. Bu sömrü çetesi İran ve Kuzey Kore dışında bütün ülke merkez bankalarının % 51 ila % 75 hisselerine ortakdırlar, Imf ile dünya merkez bankası zaten bunlarındır. Bağımsızlık, özgürlük, demokrasi ve insan hakları serbest piyasa hepisi bir büyük yalandan başka birşey değildir. Çünkü bu sermaye çetelerin çıkarlarına hizmet edildiği sürece bu vasıflardan yararlanma imkanına sahip olunur, aksi takdirde ezilmeğe ve yok olmaya mahkumdur. Bu sömrü çeteleri gerçek anlamda halklara direkt hükmediyor, halklardan uzak durarak isteklerini kukla idarecilere yaptırıyorlar, halklar bunların maske altındaki yüzlerini çok iyi gördüğünden halklara yanaşmamaktadır. onlar halkları kendi kukla idarecilerin üzerinden etkisisz hale getirmek istemektedir. çünkü halklar özgürdür bunlar ise özgürlükten korkan sinsi yaratıklardır.Dolayısıyla özgürlüğü bastırmak için her türlü ahlaksızlığı yapmaktan çekinmezler, bunlar zorba ve baskı yoluyla elde edemediklerini kültürel saldırı yoluyla amaçlarına ulaşmaya çalışırlar, bunların özgür halklara direkt hükmedemediklerinden dolayı halkları dizayin edecek kukla idarecilerin üzerinde baskı kurmak için Abd'yi süper güç olarak ortaya çıkardılar.Süper gücün birinci vazifesi, kendisinin ve Avrupalı yandaşları İngiltere, Fıransa ve benzeri destekçilerinin desteklediği,1942 yılından itibaren gece ve gündüz cinayet işleyip katliamlar yaparak filistinlileri yurtlarından sürgün eden ve 1962 yılında kurdukları gayri meşru ve gaspçı Siyonist devleti korumaktır.  
İnsanın aklına gelen soru şu? Abd İsrail ile komşu, ırkı ve milliyeti, inancı ve dini, kitabı ve Peygamberi aynı değildir, bunlara rağmen Abd neden Siyonistlerin güvenliğini kendi güvenliğinden daha önemli bilerek onu korumayı kendine vazife bilmektedir.? Evet sorunun nedenide ve cevabıda  gayet açık ve nettir. Abd'ye verilen görev bu koruma görevidir.Bundan dolayı uluslararası Siyonist sermaye sömrü çetesi bunun için Abd'ye jandarmalık görevi vererek birinci vazifesininde gayri meşru bu devleti korumak olduğunun emrini verilmesidir. bundan dolayı Abd'nin bunların emirlerini yerine getirebilmesi için kendisini bu dört ahlaksız etkenle desteklediler.
1 – Ekonomi : Ahlaksızca her ülkeyi sömürerek güçlendirler.
2 – Askeri  : Ahlaksızca atom ve her türlü yok edici silah geliştirerek günahsız insanları öldürmek suretiyle ülkeleri işgal ettirdiler. Örenk; Viatnam, Japonya, İrak, afganistan ve bunlara benzer birçok ülke, dünyanın her hücre köşesinde tüm hakların  ve mazlumların kanlarıyla ellerini yıkamış ve halada yıkamaktadır.
3 – Siyasi  : Ahlaksızca tüm ülkelere uguladıkları siyasi baskılarla idareci ve halkların bir çoğunu kuklalaşttırdılar.
4 – Sosyal ve Kültürel Ahlaksızlık: Sosyal ve kültürel ahlaksızlık zaten kendi başına tam bir felaket, bütün insanlığın manevi değerlerini ortadan kaldırmak için her türlü ahlaksızlığı, fesadı, hayasızlık ve şerefsizliği özgürlük adına evlerin mahrem odalarına kadar yerleştirdiler.
Bu dört gücün büyük şeytan Abd’nin hizmetine verilmesinin yegane sebebi Siyonist gaspçı işgalcıları beslemek içindir. Bunlar dünyada her türlü hile oyunlarıyla bütün insanları şeytani yalanlarıyla kandırıp insanların bütün maddi ve manevi değerlerini   sömürerek tüm ahlaksızlığı salgın hastalığı gibi insanlığın içine saldılar, bunlar kendi emirlerinde olan ülkelerin kukla yönetimi üzerinden oyun oynuyorlar, ani bir refleksle ekonomi krizi çıkarıyorlar, istedikleri ülkede develesiyon yaptırıyorlar, yok domuz gribi, yok kuş gribi ve bir çok adı dahi duyulmamış bulaştırıcı hastalıklar gibi ve buna benzer yollarla dünyadaki uluslararası sömrü çetelerin hizmetinde olan holding sahiplerinin mallarını pazarlamak için bu hile söylemlerle halkların maddi ve manevi değerlerini yağmalıyorlar, ne gariptir ki her ülke bu olaylardan etkilenip Imf ve Dünya bankasının kapısında boynu bükük bekleyerek aldıkları yüksek faizli paralarla ülkeleri borç bataklığında batıp insanlar köleleştirilirken, Siyonist İsrail de hiç bir etkilenme olmuyor, neden? Çünkü bu uluslararsı sermaye sömrü çetesinin amacı bu dört ahlaksızlık ağıyla Abd üzerinden dünyayı kontrol altında tutarak gayrimeşru Siyonist devleti yaşatmaktır. Dünya gündemini uzun yıllardan beri meşgul eden İran İslam cuhuriyetinin nükleer enerji sorunu, verilmek istenen görünüm ve mesaj şu, İran atom bombası yapacak, ama tüm dünya biliyordur ki iranın böyle bir amacı yoktur. sadece bilmsel gelişim, barış amaçlı ve enerji sağlamak için çalışma yapmaktadır. Buna rağmen dünyayı kandırarak İranın atom silahı yapacağının yalanını yaymaktadırlar. Gerçekten sorun nükleer enerji sorunumudur.? eğer sorun sadece nükleer enerji olsaydı Şimdiye kadar çoktan halledilmesi gerekmezmiydi, bir tarafta dünyanın kalbür üstü altı ülkesi 5+1, yani Abd, Rusya, Çin, Fransa, İngiltere birleşmiş milletlerin beş daimi üyesi ve Almanya, öte yandan bir tek İran İslam Cuhiriyeti, eğer dünya devletleri bağımsız ve özgür olsaydı yapılan tüm müzakere toplantılarında 5+1 ülkelrinin hepsi iranın atom bombası yapmadığını bilmelerine rağmen hatta Çin, Rusya ve Almanya'nın İranın sözüne inanmalarına rağmen neden Abd'nin sözü masada etkili oluyor, çünkü bu ülkeler bağımsız değildir. Uluslararsı Siyonist sermaye sömrü çete Abd'ye emir vererek İran'nın isteklerini kabul etmeyeceksiniz, Abd ise aldığı emri bunlara aktarıyor, onun içindir Abd İrana karşı masada ne söylerse kabul görüyor, bakın dünyada görsel ve yazısal medya üzerinden sorun sadece nükleer enerji sorunu olarak gösterilmektdir. Gerçekten sorun nükleermi? yoksa bilinmeyen başka bir çözümsüz sorunmu vardır.? Evet sorun göründüğü gibi öyle nükleer sorunu değildir. Asıl sorun şudur. Uluslararası Siyonist sermaye sömrü çetesinin kurduğu ve dünyanın bütün ülkelerine empoze ettiği sömrü yağmalama ve şeytanın sistemi demokrasiye karşı yeni bir sistemin ortaya çıkış sorunudur.Yani nükleer enerji sorunu bahanedir. Sömrü çete güçleri nükleer enerji bahanesiyle 35 yıl önce karşılarına çıkan bu sistemi yok etmek istiyorlar. Bu sistemin adı Velayet-i Fakih sistemidir. Bir tarafta Şeytani güçler Uluslararsı Siyonist sermaye çete guruplarının maşaları başta Abd ve yandaşlarının uygulamakta oldukları Demokrasi ve libaral sömrü ekonomi sistemi, öte yandan Allah’ın Velayet ( Hak, Adalet, özgürlük ve bağımsız)'ı yer yüzünde temsil eden Velat-i Fakih sistemidir. Asıl çatışma bu sisitemler üzerinedir. Uluslararası Siyonist sermaye sömrü çete gurupları tarafından Şeytani güçlere verilen emir budur oartaya çıkan ve bizim sömrü sistemimizi tehdit eden bu sistem ortadan kaldırılmalı ve yok edilmelidir.Abd'li bir yetkili şöyle diyor: İrana savaş açalım ve bütün halkını yok edelim sadece bir milyon insan kalsa dahi bize yeterlidir. çünkü biz onlara hüküm edebiliriz, bu bunların niyetlerinin ne olduğunu ortaya koymuyormu,? İran İslam Cumhuriyeti'nin Velayet-i fakih sistemi bu zalimlere boyun eğmeden onurla mücadele etmektedir. Allah’ın izniyle bu mücadelenin sonunda bu bayrak Velayet'in asıl sahibi Hz. İmam Mehdi'ye (af) teslim edilecektir.Tüm tağut ve Şeytani güçler yok edilerek adalet ve hak yeryüzüne hakim kılınacaktır. Dolayısıyla Velayet devletinden başka, bütün ülkeler siyasetleriyle, ekonomileriyle ve ahlaksız sosyal yaşamlarıyla uluslararası Siyonist sermaye sömrü çetesine bağlılıklarından dolayı bağımsız ve özgür değilleridir. bütün Kukla ve sahtakar idareciler yıllardır saf ve temiz halklarına baskı yaparak ve yalan vaatleriyle aldatarak onları kendi şeytani emellerine alet etmektedirler. Ama bütün İslam coğrafiyasında İslami uyanış hareketleri başlamıştır.Hak ve adalet Velayet sahibinin eliyle dünyaya hakim kılınarak zulüm ortadan kalkacaktır inşellah.
Vesselamun Aleykum Varehmetullah-i Vabere Katuh’u
Allahumme Accil li veliyyikel Fereceh-u
Tevekkül Erol


09/04/2014       

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder