Bismillahirrahmanirrahim
Bugün dünya üzerinde yedi milyarı aşkın insanoğlu yaklaşık 210 dan fazla ülkede yaşamaktadır. akla gelen ilk
soru şu bu insanların yüzde kaçı, ve bu ülkelerin
kaçtanesi bağımsızdır.? Allah'ın insanlara verdiği rızıktan yüzde kaçı tam anlamıyla eksisksiz yararlanmaktadır? Ve bu
ülkeler kendilerine ait olan doğa zenginliklerinden ne kadar bağımsız ve kendi iradeleriyle faydalanmaktadır.?
Bugün
insanlara şu soru sorulduğunda senin yaşadığın ülke, ve ülkeyi idare eden idareciler bağımsızmıdır.? Sen ülkende kendini özgür ve bağımsız
hissedebiliyormusun,? Seni idare eden ülke idarecilerinden memnunmusun,? ben yaşadığım ülkemin idarecilerinden yüzdeyüz razı, ve memnunum diyebilen kaç kişi çıkabilir,? Nasyonalist insanların dışında, evet beni yöneten idarecilerimden razı ve
mutluyum diyecek çok az insan bulunur, çünkü adalet ve özgürlüğün yerine baskı, haksız, zorba ve adaletsizliğn hakim
kılındığı bir dünyada mutluluktan bahsetmek abesten iştikaldır. Çünkü tarih
boyu insanların özgür ve bağımsızlığı sömürgeci güçler tarafından ellerinden
alınarak yozlaztaştırmak istenmiştir. bugünde bu artarak devam etmektedir. şu
bilim ve teknoloji çağında artık herkes neyin ne olduğunu aşağı yukarı çok iyi biliyor, akıllı ve basiretli insanlar
şu kadarını çok iyi biliyordur ki ne bu devletler ve sistemleri, ve nede insnların kendisi bağımsız ve özgür değildir. İnsanlar sözde modern ve
çağdaş görünümlü bağımsız ve özgürlük adı altında köleleştirilmiş bir monoltom
ve robot hayat sürmektedir. Çünkü uluslararası
Siyonist sermaye sömrü çetesi kapitalist bir yapıyla halkların bütün maddi ve
manevi değerlerini çalmak için her türlü ahlaksız girişimi meşru kıldılar.
Bunun için teşkilatlanmayı kendilerine zorunlu bilerek 1817 yılında
Siyonist çete lobi gurupları Avusturya'nın başkenti Viyana'da uluslararası Siyonist sermaye sömrü çetesini kurdular. ve bu sömrü çetesi düzenledikleri seri toplantılarla ikibinli yıllarda kukla ülkeleri, ve bu ülkeleri idare eden satılmış birtakım
insanları başa getirerek onların elleriyle o ülke halklarını yozlaştırmayı kararlaştırdılar. ve kukla idarecilerin
elleriyle kendi halkını dizayin ettiler. Bu Siyonist sermaye sömrü çetesi yirmidört maddelik sömrü taslağı
hazırlayarak dünya da uygulamaya koyuldular. ve o günden bugüne kadar bütün ülkeler bu Siyonist
sermaye çetesinin koyduğu sistem üzerinden idare edilmektedir. Aynı zamanda liberal ekonomi safsatasıyla kan içer gibi ülke zenginliklerini yağmalayıp
sömürüyorlar. Ve bugün dünya'nın yer altı ve üstü zenginliklerinin tümü bu
uluslararası sömrü çetesinin
kontrolü altındadır.
Dünya gelirinin % 75'i bu sömrü çetesi ve yandaşlarının elindedir. % 25'i
ise dünya halklarının arasında paylaşılmaktadır. Bu uluslararası sermaye sömrü çetesin elinde bulundurduğu % 75 güçle % 25 paya sahip olan halklara
hükmetmektedir. Bunlar dünyanın her
yerinde istedikleri zaman bir ülkede hükümeti başa getiriyor ve istedikleri zaman askeri ihtilal ve gayri meşru yollarla o hükümeti yıkıyorlar,
birçok ülke ismi verebiliriz, ama gereği yok çünkü her akıl sahibi insan
bunları biliyordur. veya silah satabilmek için istedikleri zaman istedikleri
coğrafıyada savaş çıkartıyorlar, istedikleri zaman ülkelerde fitne tohumları
ekerek kardeş kavgası çıkartıyorlar, bugün islam coğrafiyasındaki bütün facia
ve belaların tümü bu Siyonist sömrü ve kana susamış çeteler tarafından
çıkartılmaktadır. kukla ve satılmış köpek sürüsü idarecilerin elleriyle
tekfirci vahhabi ve selefi teröristleri yetiştirip ortaya çıkararak İslam
Ümmetinin başına bela edip her gün tekbir sesleriyle başkesip vahşice cinayet işletip
oluk oluk kan akıttırmaktadırlar. Bunlar aşağı yukarı tüm ülkelere hükmetmektedirler. Örneğin Abd, 350 milyona yakın nufusa sahip bir ülke
ama devlet başkanını uluslararası bu Siyonist sömrü çetesi seçtiriyor. Abd halkının seçim üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Onlara sadece kime oy vermeleri gerektiği hususunda bilgi verilmektedir. Bütün ülkelerin hepisine yakınına buna benzer seçim yaptırılmaktadır. Demokrasi ve insan hakları safsatasıyla insanlar
kandırılmaktadır. Hatta kendilerine hizmet eden kukla idarecilerin başa gelmesi
için her türlü baskıyı meşru görerek yeri geldiğinde zulüm yapmakta yeri
geldiğinde rüşvet vermekte ve her türlü ahlaksızlığı yapmaktadırlar. dünyaya
kuklalarına bunlar hükmediyor kukla idareciler ise bunların istek ve emirlerini
yerine getiriyor. Çünkü dünya siyasetine ve ekonomisine yön veren bu sömrü çetesidir. Bu sömrü çetesi İran ve Kuzey Kore dışında bütün
ülke merkez bankalarının % 51 ila % 75 hisselerine ortakdırlar, Imf ile dünya
merkez bankası zaten bunlarındır. Bağımsızlık, özgürlük, demokrasi ve insan
hakları serbest piyasa hepisi bir büyük yalandan başka birşey değildir. Çünkü
bu sermaye çetelerin çıkarlarına hizmet edildiği sürece bu vasıflardan
yararlanma imkanına sahip olunur, aksi takdirde ezilmeğe ve yok olmaya
mahkumdur. Bu sömrü çeteleri gerçek anlamda halklara direkt hükmediyor,
halklardan uzak durarak isteklerini kukla idarecilere yaptırıyorlar, halklar
bunların maske altındaki yüzlerini çok iyi gördüğünden halklara
yanaşmamaktadır. onlar halkları kendi kukla idarecilerin üzerinden etkisisz
hale getirmek istemektedir. çünkü halklar özgürdür bunlar ise özgürlükten
korkan sinsi yaratıklardır.Dolayısıyla özgürlüğü bastırmak için her türlü
ahlaksızlığı yapmaktan çekinmezler, bunlar zorba ve baskı yoluyla elde
edemediklerini kültürel saldırı yoluyla amaçlarına ulaşmaya çalışırlar,
bunların özgür halklara direkt hükmedemediklerinden dolayı halkları dizayin
edecek kukla idarecilerin üzerinde baskı kurmak için Abd'yi süper güç olarak
ortaya çıkardılar.Süper gücün birinci vazifesi, kendisinin ve Avrupalı
yandaşları İngiltere, Fıransa ve benzeri destekçilerinin desteklediği,1942
yılından itibaren gece ve gündüz cinayet işleyip katliamlar yaparak
filistinlileri yurtlarından sürgün eden ve 1962 yılında kurdukları gayri meşru
ve gaspçı Siyonist devleti korumaktır.
İnsanın aklına gelen soru şu? Abd İsrail ile komşu, ırkı ve milliyeti,
inancı ve dini, kitabı ve Peygamberi
aynı değildir, bunlara rağmen Abd neden Siyonistlerin güvenliğini kendi
güvenliğinden daha önemli bilerek onu korumayı kendine vazife bilmektedir.?
Evet sorunun nedenide ve cevabıda gayet
açık ve nettir. Abd'ye verilen görev bu koruma görevidir.Bundan dolayı
uluslararası Siyonist sermaye sömrü çetesi bunun için Abd'ye jandarmalık görevi
vererek birinci vazifesininde gayri meşru bu devleti korumak olduğunun emrini
verilmesidir. bundan dolayı Abd'nin bunların emirlerini yerine getirebilmesi
için kendisini bu dört ahlaksız etkenle desteklediler.
1 – Ekonomi : Ahlaksızca her
ülkeyi sömürerek güçlendirler.
2 – Askeri : Ahlaksızca atom ve her türlü yok edici silah
geliştirerek günahsız insanları öldürmek suretiyle ülkeleri işgal ettirdiler.
Örenk; Viatnam, Japonya, İrak, afganistan ve bunlara benzer birçok ülke,
dünyanın her hücre köşesinde tüm hakların
ve mazlumların kanlarıyla ellerini yıkamış ve halada yıkamaktadır.
3 – Siyasi : Ahlaksızca tüm ülkelere uguladıkları siyasi
baskılarla idareci ve halkların bir çoğunu kuklalaşttırdılar.
4 – Sosyal ve Kültürel Ahlaksızlık: Sosyal ve kültürel ahlaksızlık zaten kendi
başına tam bir felaket, bütün insanlığın manevi değerlerini ortadan kaldırmak
için her türlü ahlaksızlığı, fesadı, hayasızlık ve şerefsizliği özgürlük adına
evlerin mahrem odalarına kadar yerleştirdiler.
Bu dört gücün büyük şeytan Abd’nin hizmetine verilmesinin yegane sebebi
Siyonist gaspçı işgalcıları beslemek içindir. Bunlar dünyada her türlü hile
oyunlarıyla bütün insanları şeytani yalanlarıyla kandırıp insanların bütün maddi
ve manevi değerlerini sömürerek tüm ahlaksızlığı salgın hastalığı
gibi insanlığın içine saldılar, bunlar kendi emirlerinde olan ülkelerin kukla
yönetimi üzerinden oyun oynuyorlar, ani bir refleksle ekonomi krizi çıkarıyorlar,
istedikleri ülkede develesiyon yaptırıyorlar, yok domuz gribi, yok kuş gribi ve
bir çok adı dahi duyulmamış bulaştırıcı hastalıklar gibi ve buna benzer
yollarla dünyadaki uluslararası sömrü çetelerin hizmetinde olan holding
sahiplerinin mallarını pazarlamak için bu hile söylemlerle halkların maddi ve
manevi değerlerini yağmalıyorlar, ne gariptir ki her ülke bu olaylardan
etkilenip Imf ve Dünya bankasının kapısında boynu bükük bekleyerek aldıkları
yüksek faizli paralarla ülkeleri borç bataklığında batıp insanlar
köleleştirilirken, Siyonist İsrail de hiç bir etkilenme olmuyor, neden? Çünkü
bu uluslararsı sermaye sömrü çetesinin amacı bu dört ahlaksızlık ağıyla Abd
üzerinden dünyayı kontrol altında tutarak gayrimeşru Siyonist devleti
yaşatmaktır. Dünya gündemini uzun yıllardan beri meşgul eden İran İslam
cuhuriyetinin nükleer enerji sorunu, verilmek istenen görünüm ve mesaj şu, İran
atom bombası yapacak, ama tüm dünya biliyordur ki iranın böyle bir amacı
yoktur. sadece bilmsel gelişim, barış amaçlı ve enerji sağlamak için çalışma yapmaktadır.
Buna rağmen dünyayı kandırarak İranın atom silahı yapacağının yalanını
yaymaktadırlar. Gerçekten sorun nükleer enerji sorunumudur.? eğer sorun sadece
nükleer enerji olsaydı Şimdiye kadar çoktan halledilmesi gerekmezmiydi, bir
tarafta dünyanın kalbür üstü altı ülkesi 5+1, yani Abd, Rusya, Çin, Fransa, İngiltere birleşmiş milletlerin beş daimi
üyesi ve Almanya, öte yandan bir tek İran İslam Cuhiriyeti, eğer dünya
devletleri bağımsız ve özgür olsaydı yapılan tüm müzakere toplantılarında 5+1 ülkelrinin hepsi iranın atom bombası yapmadığını
bilmelerine rağmen hatta Çin, Rusya ve Almanya'nın İranın sözüne inanmalarına
rağmen neden Abd'nin sözü masada etkili oluyor, çünkü bu ülkeler bağımsız
değildir. Uluslararsı Siyonist sermaye sömrü çete Abd'ye emir vererek İran'nın
isteklerini kabul etmeyeceksiniz, Abd ise aldığı emri bunlara aktarıyor, onun
içindir Abd İrana karşı masada ne söylerse kabul görüyor, bakın dünyada görsel
ve yazısal medya üzerinden sorun sadece nükleer enerji sorunu olarak
gösterilmektdir. Gerçekten sorun nükleermi? yoksa bilinmeyen başka bir çözümsüz
sorunmu vardır.? Evet sorun göründüğü gibi öyle nükleer sorunu değildir. Asıl
sorun şudur. Uluslararası Siyonist sermaye sömrü çetesinin kurduğu ve dünyanın
bütün ülkelerine empoze ettiği sömrü yağmalama ve şeytanın sistemi demokrasiye
karşı yeni bir sistemin ortaya çıkış sorunudur.Yani nükleer enerji sorunu
bahanedir. Sömrü çete güçleri nükleer enerji
bahanesiyle 35 yıl önce karşılarına çıkan bu sistemi yok etmek istiyorlar. Bu sistemin adı Velayet-i Fakih sistemidir. Bir tarafta Şeytani güçler Uluslararsı Siyonist
sermaye çete guruplarının maşaları başta Abd ve yandaşlarının uygulamakta
oldukları Demokrasi ve libaral sömrü ekonomi sistemi, öte yandan Allah’ın
Velayet ( Hak, Adalet, özgürlük ve bağımsız)'ı yer yüzünde temsil eden Velat-i
Fakih sistemidir. Asıl çatışma bu sisitemler üzerinedir. Uluslararası Siyonist
sermaye sömrü çete gurupları tarafından Şeytani güçlere verilen emir budur
oartaya çıkan ve bizim sömrü sistemimizi tehdit eden bu sistem ortadan
kaldırılmalı ve yok edilmelidir.Abd'li bir yetkili şöyle diyor: İrana savaş
açalım ve bütün halkını yok edelim sadece bir milyon insan kalsa dahi bize
yeterlidir. çünkü biz onlara hüküm edebiliriz, bu bunların niyetlerinin ne
olduğunu ortaya koymuyormu,? İran İslam Cumhuriyeti'nin Velayet-i fakih sistemi
bu zalimlere boyun eğmeden onurla mücadele etmektedir. Allah’ın izniyle bu
mücadelenin sonunda bu bayrak Velayet'in asıl sahibi Hz. İmam Mehdi'ye (af)
teslim edilecektir.Tüm tağut ve Şeytani güçler yok edilerek adalet ve hak
yeryüzüne hakim kılınacaktır. Dolayısıyla Velayet devletinden başka, bütün
ülkeler siyasetleriyle, ekonomileriyle ve ahlaksız sosyal yaşamlarıyla
uluslararası Siyonist sermaye sömrü çetesine bağlılıklarından dolayı bağımsız
ve özgür değilleridir. bütün Kukla ve sahtakar idareciler yıllardır saf ve
temiz halklarına baskı yaparak ve yalan vaatleriyle aldatarak onları kendi
şeytani emellerine alet etmektedirler. Ama bütün İslam coğrafiyasında İslami
uyanış hareketleri başlamıştır.Hak ve adalet Velayet sahibinin eliyle dünyaya
hakim kılınarak zulüm ortadan kalkacaktır inşellah.
Vesselamun Aleykum Varehmetullah-i Vabere Katuh’u
Allahumme Accil li veliyyikel Fereceh-u
Tevekkül Erol
09/04/2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder