18 Ekim 2015 Pazar

Bir Daha Söyle Ya Hüseyin!

Seviyor musun?

O zaman bir daha söyle, Ya Hüseyin!

Sevmek, işte böyle bir duygudur. İfade edilemez ancak yaşayanlar hissedip, bilebilirler. Âşık ile maşukun yaşadıkları gibi…

İnsan sevdiği zaman, sürekli olarak onunla olmak, onu anmak, onunla konuşmak ve ondan bahsetmek ister. Hatta anlatacağı olaylarda bile hep onu örnek verir ve konuları onunla ilişkilendirir. Aslında âşık için maşuksuz yaşam diye bir şey yoktur.
Ehlibeyt âşıklarının da bir sevdası vardır. Adı, Muharrem ayı sevdasıdır. Her yıl özlem ve hasret ile beklenilmektedir. Zira Ehlibeyt âşıkları muharrem ayında maşuklarına kavuşmaktadırlar. Kavuştukları zaman ise hem mutluluğu ve hem de hüznü yaşamaktadırlar.

Ve yine bir muharrem ayı ve yine işte o aşk. Onun Adı Hüseyin’dir. Son Peygamber Hz. Muhammed’in (s.a.a) torunudur. Ali ve Fatıma (a.s) evladıdır. Hasan yadigârı, Zeynep’in abisidir.  O Kerbela şehididir. O bir sevdadır. O bir aşktır. O bir davadır. O bir mekteptir.

Onun hakkında Hz Peygamber (s.a.a) buyurmuş; Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin’denim.

Her şeyden önce eğer birini sevmek istiyor isek ilk önce onu tanımamız ve onunla tanışmamız gerekmektedir. Zira insan birini tanımadan ve onunla tanışmadan, o kişiyi sevmesi asla düşünülemez. Siz hiç tanımadığınız bir insanı sevip ve ona âşık oldunuz mu? Bundan dolayı Hz Ali (a.s) buyuruyor: kim bizi tanırsa, bizi sever. Bizi seven, bize âşık olur. Bize âşık olana, bizde âşık oluruz. Muhabbet ve sevgi her zaman karşılıklı olduğu zaman anlam ifade eder ve değer kazanır. Eğer tek taraflı olsa o sevgi, acı ve ıstıraba dönüşür.

Hiç kuşkusuz Hz Hüseyin (a.s) tüm Müslümanları seviyordu. Zira o Hz Peygamber’in (s.a.a) sünnetini ihya edenlerden biriydi. Nasıl ki Hz. Peygamber (s.a.a) tüm hayatı boyunca hep ümmetim dedi, Hz Hüseyin de (a.s) Kerbela çöllerinde ümmet için kendi canını ve cananlarını feda etti.

İşte Ehlibeyt âşıklarının sevdası bu çöllerde başlıyor. Bu çölde acı var, kan var, hüzün ve bela var. Bu çöl mazlumların çölüdür. Bu çöl susuzların çölüdür. Bu çöl peygamber evlatlarının katledildiği çöldür. Bu çölde yaşanan olayları bilmek için ilk önce Hüseyin (a.s) tanınmalıdır. Onu tanıtmanın en basit yolu ise kendi dedesi olan Hz Muhammed (s.a.a) onun hakkında şöyle buyurmuştur: Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin’denim.  Hz Hüseyin’i (a.s) tanımak isteyen herkes sadece bu hadisi iyice düşünüp analiz etmesi gerekir. Bu hadis tarihte şöyle gerçekleşmiştir.

Ye’li bin Murre el–Amiri şöyle diyor: “Bir gün Hz. Peygamber’in (s.a.a.) huzurundan çıkıp davet olduğum bir yemeğe giderken Hüseyin’in çocuklarla oynadığını gördüm. Bu arada Peygamber (s.a.a.) ashabın arasından çıkarak Hüseyin’i bağrına basmak için kollarını açtı. Ama çocuk sağa sola koşuyordu. Hz. Peygamber de onu güldürmeye çalışıyordu. Nihayet onu yakaladı. Sonra bir elini onun çenesinin altına ve diğer elini ise başına bırakarak onun ağzından öptü. Daha sonra şöyle buyurdular: “Hüseyin bendendir, Ben de Hüseyin’denim; Hüseyin’i seveni Allah sevsin; Hüseyin torunlarımdan biridir.” (Bihar, C. 43, S. 271)

Bunun rivayetin anlamı şöyle olabilir: ileride bazı insanların Hz Hüseyin’e (a.s) haksızlık edeceğini, onu haksız yere şehit edeceğini bildiği için ümmetinin nazarında onu küçük düşürmeye çalışanlara karşı, Ehlibeytin bir ferdi olarak onun gerçek halini belirtmek istemiştir.

Hz Peygamber efendimiz (s.a.a) Hüseyin bendendir, ben de ondanım diyerek, Hz Hüseyin’in hem maddi olarak kendisinin bir parçası olduğunu seslendirmiş, hem de manevi olarak kendisinin çizmiş olduğu yolda yürümüş olduğunu belirtmiştir. O bendendir yani benim yolumdadır. Yolumun savunucusudur. Bende ondanım. Yani onun Kuran ve sünnet ile şekillenen hayat çizgisini tasdik ediyor ve benimsiyorum. Ben ve o aynı çizgide, İslam çizgisinde birleşiyoruz. Ne o benden ayrı ve ne ben ondan ayrıyım.

Hadisin devamında Hüseyin’i seveni Allah sevsin diye buyurmaktadır. Hüseyin’i seven Hüseyin gibi olmalıdır. Zira insanın kendi değeri sevdiği insanlardan ve örnek aldığı kişilerden belli olur. Diğer bir açıdan Hüseyin’i sevmek peygamberi sevmektir. Peygamberi sevmek ise Allah’ı sevmektir. Aslı gaye de Allah’ı sevip, ona kul olmak değil midir? Demek oluyor ki insan eğer Allah’a olan sevgisini göstermek istiyorsa ilk olarak kendisine örnek gösterilen âlemlerin en üstün insanı Hz Muhammed Mustafa’yı (s.a.a) sevmelidir. Elbette her kim Hz Peygamberimizi sevmek isterse, bu sevginin Hz Hüseyin sevgisinden geçmekte olduğunu bilmelidir. Zira hadisten anlaşılan o ki Hz Peygamberimiz ile Hz Hüseyin ayrılmaz bir parçadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder