Medyadan,haberlerden duyduğumuz ismi ile
sincan uygur özerk bölgesi ama asıl ismi ile doğu türkistan 64 yıldır çin'in
işgali ve komunist çin hükümetinin müslüman halka uyguladığı sistematik zulüm
altinda bir ülke.
Türklerin ana vatanı sayılan orta asya
ve Altay gölü çevresine uzak olmayan bu ülke'nin adını bir kac yıl önce meydana
gelen ayaklanmalar ile duyduk. Duyduk ama yanlış duyduk.
Yine her zamanki gibi
bir algı yönetimi taarruzuna maruz kalarak ülkenin adını Doğu Türkistan olarak
değil sincan uygur özerk bölgesi diye duyduk. Sincan çince xin xuan'dan gelir
ve yeni toprak demektir. Çin'in 64 yıl önce türlü oyunlar baskılar ve
cinayetler ile işgal ettiği bu ülkeye verdiği isimdir ve bizim medyamiz hatta
hükümet yetkililerimiz bile bu ismi kullanarak işgali tanıdıklarını bilerek
yada bilmeyerek buna destek verdiklerini gösterirler. Aymazlık öyle bir boyut
almıştır ki Doğu Türkistanın diasporadaki isgal karşıtı dernek,kuruluş
yetkililerine kameralar karşısında destek verip onları kucaklarken bile sincan
uygur özerk bölgesinden gelen kardeşlerimiz demektedirler!
Zengin petrol yataklarina sahip bu ülke
kendisi gibi zenginliklere sahip her müslüman ülkesi gibi ne yazik ki süper güç
denilen mega katillerin zulümleri altında inlemektedir. Ilk islam cumhuriyeti
bu topraklarda kurulmuştur.(1933). Islam cumhuriyeti, yani modern çağa ayak
uydurmus, islamın her çağda en üstün niteliklere sahip devlet sistemini
kurabileceğini kanıtı. Orada 1933'te modern devlet sistemi olarak bir islam
devleti kurulmasına rağmen bugün islam devleti diye geçinen arap ülkelerindeki
devletsizlik, başıboş, derebeyi sistemin islam şartları olarak dünyaya lanse
edilmesi çok manidardir, üzerinde düşünülmelidir.
Doğu Türkistan, birkaç yıl önce
dikkatimizi cekti, nedeni ise barışcıl gösterilerin kanlı bir şekilde
bastırılmasıydı. Tüm dünya medyasinda -ki
türk medyası burada liste başıdır- 3-4 gün içinde örtbas edilen olayın
arka yüzü tahmin edebileceginiz gibi çok farklıdır. Oradaki isyan aslında 64
yıldır uygulanan ve gün geçtikce dozu artırılan sistematik
baskı,işkence,çocukların kaçırılması, tecavüz,cinayet ve daha birçok insanlık
dışı politikaya karşı bir ayaklanmadır.
Doğu Türkistan'da müslüman halk yoğun
bir asimilasyon politikasına maruz kalmıs durumda. Insanlar din öğrenimini gece
yarılarında kaçak bir şekilde yapiyorlar ki son teknolojiler artik buna da
müsaade etmiyor, her yere konuşlandılmış kameralar ile artık gece sokağa
çıkanlar takip edilmekte böylece din eğitimi verilen yerlere baskınlar
düzenlenmekte.
Doğu Türkistan'da başörtüsü yasak.Eğer
başınız örtülüyse hiç bir kamu kurum ve kuruluşuna, bankaya, ve hatta hastaneye
giremezsiniz. Sokakta başınızın kapalı olduğunu gören polis ve askerler
başörtünüzü açmak istiyor, karşı çıkarsaniz sizi tutukluyor ( polis merkezinde
neler olabileceğini tahmin edersiniz), eğer tutuklamaya direnirseniz size ateş
edip öldürme yetkisi hatta emri var. Songünlerde bu şekildeki polis
cinayetlerinin çok daha arttığını belirtiyor Doğu Türkistanlı yetkililer.Tüm
asimilasyon politikalarının din eksenli olması dikkat çekicidir ve günümüzde
islam adına işlenen cinayetlerle bu dinin insanlardaki imajının karalanmak
istenmesiyle ayrı düşünülmemelidir, bu bağlamda oynanan oyunlara karşı uyanık
ve provakasyonlara karşı sağduyulu olmak gerekir. Zira bunların hiç biri
diğerinden ayrı değil aksine hepsi aynı küresel çapta asimilasyon oyununun
parçalarıdır.
Doğu Türkistanda sansür olabileceği son
seviyede uygulaniyor, iletişim imkanları çok sınırlı ve sıkı kontrol altında,
seyahat etmek neredeyse imkansız, iki şehir arasında yolculuk etmek bile
izinler ve kontroller altında yapılıyor.Çin'in google ve youtube hakkındaki
yasaklama ve kısıtlamalarını birde bu boyuttan incelemek gerekiyor.
Liste uzayıp gidiyor...64 yıldır
uygulanan baskı ve işkenceler yazılmakla bitmez ne yazikki. Dikkat çekmek
istediğim bir kaç husus var, birincisi zengin yer altı kaynaklarına sahip müslüman
nüfuslu ülkelerin ortak kaderi olan sömürülmek, ikincisi ayni dini yaşayıp ayni
dili konuşanlar başta olmak üzere dünyanin bu zulüm ve haksızlıklara ses
cıkarmamasi.
Haksızlıklara karşı mücadeleyi kan
dökmek sanan, aklını başkalarından duyduğu ile doldurup düşünme yetisinin
varlığından haberi olmayanlar herşeyden önce ilime ve bilime önem vermeli,
okumalı, okumatlı, böylece önce kendini tanımaya başlamalıdırlar. Unutmamak
gerekir ki süper güç olarak tanıdığımız sistemler bu güçlerine bilim ile ulaştılar...
Karanlığa küfretmek hiç bir şeyi aydinlatmiyor...
MEHDI AKBAL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder