18 Haziran 2014 Çarşamba

Doğu Türkistan'da neler oluyor?

Medyadan,haberlerden duyduğumuz ismi ile sincan uygur özerk bölgesi ama asıl ismi ile doğu türkistan 64 yıldır çin'in işgali ve komunist çin hükümetinin müslüman halka uyguladığı sistematik zulüm altinda bir ülke.
Türklerin ana vatanı sayılan orta asya ve Altay gölü çevresine uzak olmayan bu ülke'nin adını bir kac yıl önce meydana gelen ayaklanmalar ile duyduk. Duyduk ama yanlış duyduk.
Yine her zamanki gibi bir algı yönetimi taarruzuna maruz kalarak ülkenin adını Doğu Türkistan olarak değil sincan uygur özerk bölgesi diye duyduk. Sincan çince xin xuan'dan gelir ve yeni toprak demektir. Çin'in 64 yıl önce türlü oyunlar baskılar ve cinayetler ile işgal ettiği bu ülkeye verdiği isimdir ve bizim medyamiz hatta hükümet yetkililerimiz bile bu ismi kullanarak işgali tanıdıklarını bilerek yada bilmeyerek buna destek verdiklerini gösterirler. Aymazlık öyle bir boyut almıştır ki Doğu Türkistanın diasporadaki isgal karşıtı dernek,kuruluş yetkililerine kameralar karşısında destek verip onları kucaklarken bile sincan uygur özerk bölgesinden gelen kardeşlerimiz demektedirler!

Zengin petrol yataklarina sahip bu ülke kendisi gibi zenginliklere sahip her müslüman ülkesi gibi ne yazik ki süper güç denilen mega katillerin zulümleri altında inlemektedir. Ilk islam cumhuriyeti bu topraklarda kurulmuştur.(1933). Islam cumhuriyeti, yani modern çağa ayak uydurmus, islamın her çağda en üstün niteliklere sahip devlet sistemini kurabileceğini kanıtı. Orada 1933'te modern devlet sistemi olarak bir islam devleti kurulmasına rağmen bugün islam devleti diye geçinen arap ülkelerindeki devletsizlik, başıboş, derebeyi sistemin islam şartları olarak dünyaya lanse edilmesi çok manidardir, üzerinde düşünülmelidir.

Doğu Türkistan, birkaç yıl önce dikkatimizi cekti, nedeni ise barışcıl gösterilerin kanlı bir şekilde bastırılmasıydı. Tüm dünya medyasinda -ki  türk medyası burada liste başıdır- 3-4 gün içinde örtbas edilen olayın arka yüzü tahmin edebileceginiz gibi çok farklıdır. Oradaki isyan aslında 64 yıldır uygulanan ve gün geçtikce dozu artırılan sistematik baskı,işkence,çocukların kaçırılması, tecavüz,cinayet ve daha birçok insanlık dışı politikaya karşı bir ayaklanmadır.

Doğu Türkistan'da müslüman halk yoğun bir asimilasyon politikasına maruz kalmıs durumda. Insanlar din öğrenimini gece yarılarında kaçak bir şekilde yapiyorlar ki son teknolojiler artik buna da müsaade etmiyor, her yere konuşlandılmış kameralar ile artık gece sokağa çıkanlar takip edilmekte böylece din eğitimi verilen yerlere baskınlar düzenlenmekte.

Doğu Türkistan'da başörtüsü yasak.Eğer başınız örtülüyse hiç bir kamu kurum ve kuruluşuna, bankaya, ve hatta hastaneye giremezsiniz. Sokakta başınızın kapalı olduğunu gören polis ve askerler başörtünüzü açmak istiyor, karşı çıkarsaniz sizi tutukluyor ( polis merkezinde neler olabileceğini tahmin edersiniz), eğer tutuklamaya direnirseniz size ateş edip öldürme yetkisi hatta emri var. Songünlerde bu şekildeki polis cinayetlerinin çok daha arttığını belirtiyor Doğu Türkistanlı yetkililer.Tüm asimilasyon politikalarının din eksenli olması dikkat çekicidir ve günümüzde islam adına işlenen cinayetlerle bu dinin insanlardaki imajının karalanmak istenmesiyle ayrı düşünülmemelidir, bu bağlamda oynanan oyunlara karşı uyanık ve provakasyonlara karşı sağduyulu olmak gerekir. Zira bunların hiç biri diğerinden ayrı değil aksine hepsi aynı küresel çapta asimilasyon oyununun parçalarıdır.

Doğu Türkistanda sansür olabileceği son seviyede uygulaniyor, iletişim imkanları çok sınırlı ve sıkı kontrol altında, seyahat etmek neredeyse imkansız, iki şehir arasında yolculuk etmek bile izinler ve kontroller altında yapılıyor.Çin'in google ve youtube hakkındaki yasaklama ve kısıtlamalarını birde bu boyuttan incelemek gerekiyor.

Liste uzayıp gidiyor...64 yıldır uygulanan baskı ve işkenceler yazılmakla bitmez ne yazikki. Dikkat çekmek istediğim bir kaç husus var, birincisi zengin yer altı kaynaklarına sahip müslüman nüfuslu ülkelerin ortak kaderi olan sömürülmek, ikincisi ayni dini yaşayıp ayni dili konuşanlar başta olmak üzere dünyanin bu zulüm ve haksızlıklara ses cıkarmamasi.
Haksızlıklara karşı mücadeleyi kan dökmek sanan, aklını başkalarından duyduğu ile doldurup düşünme yetisinin varlığından haberi olmayanlar herşeyden önce ilime ve bilime önem vermeli, okumalı, okumatlı, böylece önce kendini tanımaya başlamalıdırlar. Unutmamak gerekir ki süper güç olarak tanıdığımız sistemler bu güçlerine bilim ile ulaştılar... Karanlığa küfretmek hiç bir şeyi aydinlatmiyor...

                                                                                                                                     MEHDI AKBAL

          

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder