Bismillahirrahmanirrahim
''Andolsun ki biz, cinlerin ve insanların çoğunu cehennem için yarattık;
onların kalpleri vardır, düşünemezler onunla; gözleri vardır, görmezler o
gözlerle; kulakları vardır, duymazlar o kulaklarla. Onlar dört ayaklı
hayvanlara benzerler, hatta dahada sapıktır onlar. Onlardır gaflette
kalanlar.'' A'raf / 179
Kalpleri gafletle dolu olan kimselerin algılamaları söz konusu değildir.
Çünkü hakkı görmeğe gözleri, duymaya kulakları, algılamaya (hissetmeğe, kabul
etmeğe) kalpleri yoktur. Onlarda var olan organların tümü hayvani iç güdü
misalidir. Dolayısıyla kendilerini eğitip, yetiştirip gerçek insani değerlerini
geliştirmediği takdirde bu vasıflı insan müsveddesi varlıklar Kur'an-ın
tabiriyle hayvandan daha da aşağı bir yaratık olduklarının ötesine
geçemeyecektir. Ve gaflet içinde yaşadıkları hayat onlar için hem dünya hemde
ahiret için hüsran olacaktır.
'' Onlar, öyle kişilerdir ki Allah, onların kalplerini, kulaklarını,
gözlerini mühürlemiştir ve onlardır gaflet edenlerin ta kendileri.'' Nahl / 108
Gaflet hastalığına yakalanan kimselerin kalpleri, gözleri, kulakları sadece
dünyevi yaşam süslerini görmekte ve uygulamaktadır. Onların beden foksyonları
tıpkı başka yaratıklar gibi yemekten ve tüketmekten başka birşey için
çalışmamaktadır. Böyle olunca gaflet insana manevi anlamda hiç birşey
kazandırmadığı gibi var olan bütün değerleride alıp götürerek insanı hayvandan
daha aşağı bir varlık yapmaktadır.
Gaflet'in Kısımları
Düşmandan Gaflet Etmek
Birinci derecede insanın dikkat etmesi gereken husus en büyük düşmanına
karşı gaflette olmamasıdır. İnsan eğer düşmana karşı gaflet içinde olursa,
düşman onu yok etmek için hiç bir fedakarlıktan kaçınmaz ve onu yenilgiye
uğratır. Bu anlamda insanın üç esas düşmanı vardır..!!
A- Şeytan
İnsan! Şeytanın kendisi için büyük bir düşman olduğunu bilmelidir. İnsanı
her anlamda yok etmek için yemin eden çok büyük bir düşmandır. Çünkü şeytan
insanları saptıracağını açıkça ifade etmiştir. Kur'an-ı kerim konuyla ilgili
şöyle buyuruyor:
'' Gerçekten demişti, yüceliğine andolsun ki onların hepsini azdıracağım@
Ancak içlerinden, ihlasa eren kulların müstesna.'' Sad / 82 -83
İnsanın böyle yeminli bir azılı düşmanı varken gafletin rezaletine mahkum
olması hangi akla ve mantığa sığabilir. Çünkü bu düşman insanı her yönden
azdırmak için yemin etmiştir. Böyle bir büyük düşman karşısında en ufak bir
gaflete düşmek insanın hem dünya hemde ahiret hayatını mahveder ve zillete
düşürür. Böyle azılı düşman insanı azdırmak için sadece bir yönden gelmeyi
yeterli görmüyor, her dört taraftan da saldırarak insanı küfre düşürene kadar
devam etmektedir. Kur'an-ı kerim şöyle buyuruyor:
''İblis, beni azdıran sensin dedi, onun için ben de andolsun ki onları
senin doğru yolundan çıkarmak için pusu kurup oturacağım@ Sonra andolsun ki
önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından çıkıp çatacağım onlara ve
görecekesin ki çoğu şükür bile etmeyecek sana.'' A'raf / 17-18
Şeytanın bu söylemi ve yemini insanın dünya saadetini ve huzurunu elinden
alıp perişan etmesi içindir. ve tek amacı insanın ahiretini ebedi olarak
yoketmekten başka birşey değildir. Dikkat edilirse Şeytan insanı günaha
düşürerek saptırmasını nasıl yapacağını açık birşekilde ifade etmiştir. Gaflet
insanı nasıl bir delalete düşürmektedir ki şeytanın haraketlerini görememekte
ve kendisine nasıl saldıracağını bilmeme gafletindedir. Şeytan
gaflet yoluyla kendisini insana unutturuyor. ve insan bedbah bir vaziyette
dünyada ve ahirettede hüsrana uğruyor.
İmam Muhammed Bakır (a.s) bu ayetin anlamını şöyle açıklamaktadır: Şeytan:
Ben bu insanlara dünya ziynetini cilveli ve güzel çekici kılacağım. ibadeti
anlamsız ve ahiret yurdunu küçük göstererek sapıklığa düşüreceğim. Yani bunlara
hem günahla hemde dinle musallat olacağım. Dini uygulamalarda riya, dış
gösteriş, müminlik taslaması vs.. gibi amellere yönelteceğim. Vesvese yoluyla
bir çok ibadetlerini batıl edeceğim. Bunların hepisini insanı gaflete düşürerek
yapacağım. Dolayısıyla mümin basiret sahibi olmazsa gaflette olan birinin başına
ne gibi belalar geleceğini görmelidir.
B- Nefsi Emmare: (Heva ve Heves)
İnsanın ikinci azılı ve büyük düşmanı Nefs-i Emmare (kötülüğü isteyen
nefis) ve heva ve heves'tir. Hz. Yusuf (a.s) kötülüğü isteyen nefisten korunmak
için bir çok sıkıntıya göyüs germiş ve Allah'a sığınma adına şöyle arzetmiştir.
''Yusuf, rabbim dedi, hapis, bunların davet ettikleri işten daha
hayırlıdır. Eğer onların düzenlerini benden uzaklaştırmazsan, onlara meyleder
ve cahillerden olurum.'' Yusuf / 33
Ayette de belirtildiği gibi Hz. Yusuf (a.s) davet ettikleri ahlaksız işe
karşı imanıyla direnmiş ve hapise girmeyi kendine evla görmüştür. Şeytanın
gaflete düşürmek için kurmaya çalıştığı hilekar pılanını bozmuş ve Allah'a
şöyle arzetmiştir. ''Ey Rabbim; Eğer sen olmasaydın ben bedbah ve zelil
olurdum''
Mevlevi şöyle diyor: ''Nefis bir ejderhadır kolay kolay ölmez; Ama gam ve kederden yıpranır ve pes
eder''
Büyük taklit müctehitlerden Merhum Ayetullah Mukaddes Erdebili (r.a)
defalarca İmamı Zeman'ı (af) ziyret etme
şerefine nail olmuş yüce bir şahsiyettir. Kendisine şöyle bir soru sorulur:
Hacı ağa siz bir evde yanlız bir hanımla beraber olduğunuzda zina edermisiniz.?
Merhum kısa bir sıkıntı hali geçirdikten sonra
şöyle cevap verir. Böyle bir ortamdan Allah'a sığınırım. Dikkat edilirse
Ayetullah hayır zina etmem söyleyemiyor belki Allah'a sığınırım cümlesi
teleffuz ediyor. Çünkü insan büyük düşman İblis ve Nefsi emmare karşısında ne
kadar iman ve takvalı olursa olsun Allah'ın yardımının olmadığı bir an dahi
mağlup olmaya mahkumdur. Dolayısıyla Nefsi emmare (kötüyü arzulayan nefis)
gence, yaşlıya, erkeğe, kadına, mümine ve fasıka bakmaksızın kime yönelirse
onun dünya ve ahiretini felakete sürükler.
''Hz. Resulüllah (s.a.a) gecenin karanlığında toprağa secdeye kapanmış ve
şöyle arzediyor; Allah'ım..!! beni göz kapaklarımın açılıp kapanacağı kadar
sensiz kendi başıma yanlız bırakma, eğer bırakırsan ben helak olurum.'' Allah
Resulü Peygamberliğine, İman ve takvasına güvenmiyor ve sadece Allah'a
güveniyor ve diyor Allah'ım beni seniz biran yanlız bırakma.
Her insan'ın Nefsi emmare den çekinmesi, korkması ve onun vereceği
zararlardan korunması gerekiyor. Çünkü o insanla sürekli savaş halindedir. Şu
meşhur hadisi duymuşsunuzdur:
'' Hz. İmam Musa Kazım (a.s) buyuryor: Hz. Resulüllah (s.a.a): Müslümanları
savaşa göndermiş islam ordusu savaşı büyük bir zaferle bitirmiş medineye
dönmüştür, Hz. Resulüllah'ın (s.a.a) huzuruna vardıklarında Resulüllah (s.a.a)
buyurdu: Merhaba sizlere Allah yaptığınız ve zafere ulaştığınız bu küçük
cihadınızı kabul buyursun. Küçük cihadı başarıyla yerine getirdiniz şimdi sıra
büyük cihaddadır. Dediler: Ya Resulüllah (s.a.a) Büyük cihad nedir. Haziret
buyurdu: Nefsi emmareyle edilen cihad mücadeledir. Hz. Resulüllah (s.a.a) şöyle
buyurdu: ''En büyük ve faziletli cihad
nefsi emmareyle edilen cihad'dır.'' yani nefsinizi, kalbinizi ve ruhunuzu
günahlardan temizlemektir.
Gerçekte nefsi emmareye karşı verilen mücadele büyük bir cihad'dır.
Dolayısıyla bu bir iç savaştır. İnsanın melekut ( manev)-i boyutu ile nefsani
(maddi) boyutu sürekli bir mücadele ve savaş halinde hareket etmektedir.
Özelliklede bir çok insan nefsi emmare, heva ve hevesine boyun eğerek mağlup
olmaktadır. Gaflet nefsi emmareden ve heva ve hevesten kaynaklanan bir etken
olduğu için insana bir ömür boyu pişmanlık vermektedir. İnsanın gizli yaptığı
yarım saatlık bir günah onun bir ömür boyu rezil ve rusva olmasına, pişmanlık
duygusu içinde olmasına ve bedbah olmasına neden olmaktadır.
C- Dünya
İnsanın üçüncü büyük düşmanı dünya'dır. Hemde çok farklı ve dikkat çekici
bir düşmandır. Kur'an-ı kerim insanı bir çok yerde bu manada ikaz ederek şöyle
buyurur. ''Ey insanoğlu dikkat et, yüzü süslenmiş ama içi boş ve aldatıcı
dünyanın hal ve tavırına sakın aldanma, çünkü bir çok şeyin acısını tatlı,
zehirini şerbet ve sapıklığı kurtuluş yolu gösterip seni aldatmasın. Elde
edeceğin haramla ahiretini kazanamazsın, haram mal cehenneme gitmene ve helak
olmana sebep olur. Kur'an-ı Kerim şöyle buyuruyor:
'' Ey insanlar, şüphe yok ki Allah'ın vaadi gerçektir, sakın dünya yaşayışı
aldatmasın sizi ve sakın hilebaz Şeytan, aldatmasın sizi Allah hakkında.''
Fatır / 5
Yani ey insanoğlu; iki azılı düşmandan kaçının, ''Dünya'' süslü
görünümüyle sizleri asla aldatmasın, '' Şeytan'' sizleri vesveseleriyle
helalinizi haram ettirerek helak etmesin.
''Behlül Danende bir gün yolun ortasında büyük bir ağır ok bulmuştu, okun
bir tarafını tuttuğunda öteki tarafı aşağı eğiliyor, öteki tarafını tuttuğunda
diğer tarafı aşağı eğiliyordu, ortasından tuttuğunda ise kaldıramıyordu.
Behlüle ne yapıyorsun diye sordular; ? şöye cevap verdi: Bu elimde ki
gördüyünüz şey Dünya ve Ahirettir, dünyayı tuttuğumda ahiret yerde kalıyor,
Ahireti tuttuğumda dünya yerde kalıyor, her ikisini elde tutmak için ortasından
tutuyorum ama kaldırmaya gücüm yetmiyor''
İnsan dünyada haram mal yığmakla ahireti kazanması mümkün değildir.
Kur'an-ı kerim şöyle buyuruyor: ''İşte ahiret yurdu; biz onu, yeryüzünde
yücelik ve bozgunculuk dilemiyenlere veririz ve sonuç, çekinenlerindir.'' Kasas
/ 83
Ahiret yurdu; makam ve süs peşinde, dünyaya tapanların ve dünyası için
ahiretini yok etme peşinde koşanların yeri değildir. Bir olayı açıklayalım.
Büyük taklit mercisi merhum Ayetullah şeyh Muhammed Taki Şirazi (r.a)
araştırmacı, kendisini mükemmel yetiştirmiş salih amel ve takva sahibi bir rabbani
alimdir. Merhum Mirza Şirazi (r.a) vefat ettiğinde onun cenaze namazı esnasında
merhum Şeyh Muhammed Taki Şirazi ortalıkta görünmemiş ve sağa sola
araştırdıklarında hacı Ağayı ağlamalı bir halde İmamı Zeman (af) ağanın büyük
gaybete çekildiği kuyunun içinde bulmuşlardır. Neden bu haldesin diye
sorduklarında, hacı ağa olayı şöyle açıklıyor: Merhum Mirza Şirazi'nin ölüm
haberini aldığımda kendi kendime şöyle dedim: Evet taklit merci ve büyük bir
zat oldum. Ve bu olaydan hoşlandım, dolayısıyla anladım ki benim taklit merci
olmaya liyakatım yoktur, çünkü anladım ki bu taklit mercilik bana dünyevi bir
makam olmuştur. Buraya İmam Zeman (af) ağaya geldim ve onu anası Hz. Zehra'ya
(s.a) yemine verdim ki ben müctehit olmak istemiyorum çünkü liyakat sahibi değilim.
'' İşte ahiret yurdu; biz onu, yeryüzünde yücelik ve bozgunculuk dilemeyenlere
veririz ve sonuç, çekinenlerindir.'' Kasas / 83
Evet dünya makam ile aldatıyor, dünya insanı meşgul ediyor, eğer insan
dünya'ya fazla dalırsa dünya onu kendisine bağlar, ve bütün asalet ve onur
değerlerini elinden alır ve onu zelil bir şekilde helak eder. Gaflet içinde
olan insan sürekli dünya'ya meyleder. Kur'an-ı kerim tabiriyle dünya en büyük
iki düşmandan birisidir. Gafletin en büyük felaketi insanı düşmanından gafil etmesidir.
İnsan gaflet içinde olduğu sürece Dünya, Nefsi emmare ve Şeytan gibi düşmanları
asla algılayamaz ve tanıyamaz, insan dikkatlı olmalıdır. Çünkü bu düşmanlar
insan ölene kadar ondan asla ayrılmazlar. bu düşmanlardan kurtulmanın ve
mesafeli olmanın tek yolu ve şartı Allah'a, Resulüne ve Ehl-i beytine tevessül
etmektir. Ancak bu nurların varlıklarına sarılarak korunablilir. Aksi takdirde
bu azılı düşmanlar insanı cehennemin en
aşağısına götürürler.
Vesselamun Aleykum Varehmetullah-i Vebere katuh-u
Ellahumme Accil Li-Veliyyikel Ferecehu
Tevekkül EROL
01/02/2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder