7 Ocak 2013 Pazartesi

KERBELA KIYAM´ININ GERÇEĞI -4

Huseyn-i kıaym´ın Gerçek Sözcüsü İmam Zeynelabidin (a.s)

Kerbela´nın azametli kıyam‘ından sonra, ikinci büyük tebligat kıyam´ı Hz. Zeyneb-i Kubra (s.a) ve İmamet´in dördüncü Nuru İmam Zeynelabidin (a.s)‘ın omuzlarındaydı. İmam Zeynelabidin (a.s) Allah´ın takdir-i gereği Kerbela da çok ağır (zahiren öyle görünen ) hastaydı. Sebebi ise İmam Hüseyin (a.s)´dan sonra Allah´ın Velayet makamı; İmamet
yoluyla devam etmesi gerekiyordu. onun için İlah-i takdir İmamın Kerbela da şehid olmamasıydı. Allah´ın yeryüzünde ki Hücceti ve Peygamber‘in Halifesiydi. Yer yüzü bir saniye dahi olsa İmam ve Hüccetsiz kalamazdı. Aşura günü gerçekleştirilen o acı faciadan sonra İmamla birlikte Kırkın üzerinde kadın ve çocuk esir olarak Kufe ve Şam’a götürüldü, O muhteşem kıyam´ın hedefe ulaşması için bütün acılarını Neyneva çölünde bıraktılar. Tüm zamanların Zalim, Emperyalist ve diktatör sistemlerinin belini kıracak muhteşem tebligat kıyamının mesajını asırlar ötesi çağlara ulaşması için göz yaşlarını ve acılarını yüreklerine gömdüler. Hz. Zeyneb-in ön planda göründüğü bu kıyam´ın asıl sahibi İmam Zeynelabidin (a.s)´dır. Hz. Zeyneb´in konuşmalarının toplumda etki bırakmasının nedeni İmam zeynelabidin (a.s)´ın imamet mührü ile onayladığı içindir. İmam Zeynelabidin (a.s) küfrün direklerini yıkan muhteşem konuşmasının tesiri günümüze kadar gelmiştir. Tevhidi tam anlamıyla tanıtmıştır. Nübuvvet ve Velayeti hakikatıyla açıklamıştır. O gün hakkı ve batılı tüm çıplaklığıyla orataya koyarak, kıyamın tüm güzelliklerini her sınıftan insanlara sunmuştur. Kerbela kıyamının sesi ve özelliklerini zamanlar ötesine deklare etmiştir. Mazlumların Yezit gibi zalimlere karşı kıyam etme ve direniş gösterme metodunu göstermiştir. Huseyn-i kıyam‘ın esintisini dünya‘nın her tarafina ulaşmasını sağlamıştır.Kılıçtan keskin Ilah-i sözleri ile ruhları ölü olan insanlara ruh ve can vermiştir. Hakka ve adalete susamış insanlara hak ve adaleti aramanın yolunu göstermiştir. İnsanlara özgürlüğü öğretmiştir. Tağutların kokuşmuş, Sahte, Sömrü ve Emperyal sistemlerine başkaldırmanın reçetesini yazmıştır.Evrensel İlahi Hükümet ve Adaletin temelini atmıştır. İnsanın Adalet ve Özgürlük üzerine yaratıldığının dersini vermiştir.İnsanın Adelet ve Özgürlüğü araması gerektiğini haykırmıştır. Adalet ve Özgürlük ise Velayet ve İmamet makam‘ının sahibi Onikinci İmam Hz. Mehdi ( a.f )‘in kendisinin olduğunun haberini vermiştir.
‘‘Dünya Adalet, Adalet ise Hz. Mehdi (a.f )´in peşindedir.‘‘
İnşellah bütün çabamız İmam Zeynelabidin ve Hz. Zeyneb-i Kubra´nın  öğretilerinden aldığımız dersler doğrultusunda yapacacagımız çalışmalarla İmam Mehdi (a.f )´in gelişine zemine hazırlamış oluruz.

İmam Zeynelabidin (a.s )´ın Hakkı Anlatma Yoluyla İkinci Kıyam´ın Gerçekleştirmesi
zillettten, kölelikten ve esaretten kurtulmak, izzet ve özgürlüğü kazanmak ve o özgürlüğü yaşamak için tüm akıl sahiplerine doğruların anlatılması gerekmektedir. Zülüm, baskı ve gerçeklerin yozlaştırılmasına karşı akıllı ve kapsamlı bir Kıyam için, iyi bir ortam oluşturlmalıdır. böylece batılın maskesi düşürülerek halkın aydınlanmasını, uyanmasını ve bilinçlenmesini sağlamış olur.halk
aydınlanırsa sorumluluk alırsa vazifesini iyi yaparsa kıyam kendiliğinden meydana gelir, Bu İmam Hüseyin (a.s)´ın planının bir parçasıydı. ilk aşamasını kendisi ve yarenleri sehit olmakla gerçekleştirdi. ikinci aşaması,Kerbela mesaiını iletmek görevi ise İmam Zeynelabidin (a.s) ve Zeyneb-i Kubra (s.a)´ın omuzlarında idi. ancak bu şekilde bir mücadele tarzıyla Emevi oğullarının otuz yılı aşkın ağlarını ortadan kaldirabilir, ve onlara karşı köklü bir Kıyam ayaklanması gerçekleştirebilirdi. Yezit ve beni Ümeyye oğullarının zülüm dikta saltanatı sonsuza dek kökünden yıkılabilirdi. Bu mücadele mazlumiyetle iç içeydi. Aşura dan sonra kıyam’ın ikinci aşaması İmam Ali (a.s) kızı Zeyneb’in uzun ve İmam Zeynelabidin (a.s)´ın Kufe meydanında ki kısa ama etkileyici konusmaları ile başladı, İmam esirleri seyretmek için gelen topluluğa susmaları için işaret etti. topluluğun susmasıyla Allah´a hamdü sena ettikten sonra başladı konusmaya:
Bismillahirrahmanirrahim
Ey cemaat beni tanıyan tanıyor, tanımayana ise kendimi tanıtıyorum: Ben Ebu Talib oğlu Ali oğlu Hüseyin oğlu Ali´yim. Ben saygınlığı çiğnenenin, tüm varlığı malı yağmalanın, akrabaları esir edilenin oğluyum. Fırat nehri kıyısında kafası kesilenin oğluyum. O,ne kimseye zülmetti ne de kimseyi aşağıladı. Ben kafası arkadan kesilenin oğluyum ve bu benim için büyük bir iftihardır.
Ey insanlar siz babama mektup yazmadınız mı? Ona biat etmediniz mi? Onunla ahitleşmediniz mi? ne kadar çirkin bir iş ne kadar kötü bir düşünce ve davranis içerisinde oldunuz,
Eğer Allah´ın Resül-u size; siz benim oğllarımı öldürdünüz, benim saygınlığımı çiğnediniz, siz benim ümmetimden değilsiniz derse, hangi yüzle ona bakacaksınız?
Bu kısa öz yıkıcı ve korkutucu konuşma sıcak ortam da büyük bir fırtına kopardı. Kufelilerin ruhlarının derinliklerine işledi bu sözler. Kufenin her tarafindan yüksek sesle ağıtlar yükseldi insanlar birbirine vay bize helak olmuşuz haberimiz yokmuş, diyorlardi:
İmam Zeynelabidin (a.s) buyurdu:
Allah öğütlerimi dinleyip Allah ve Resül-u için sözlerimi kulağına yerleştireni affetsin; Bizim yolumuz Resulullah (s.a.a)´in yoludur ve o,en iyi yoldur. Hepsi bir ağızdan:
Ey Resulullah (s.a.a)´in oğlu; Biz seni dinliyoruz, sana vefalıyız, senin emrindeyiz, senden kopmayız, kiminle dersen savaşırız, kiminle istersen barışık oluruz, Yezit´i yakalrız sana zülmedenler den beriyiz (uzağız). dediler
İmam zeynelabidin (a.s) buyurdu:
Heyhat; Ey düzenbaz dolandırıcılar, Ey şehvet ve arzularının esiri olanlar, Babalarıma yaptığınızı banada mı yapmak istiyorsunuz? Hayır; Allah´a yemin olsun ki, açtığınız yaradan hala kan damlıyor, göğsüm babam ve kardeşlerimin ölüm acısıyla yanmaktadır. Bu üzüntülerin acısı boğazıma tıkanmış ve üzüntüm dindirelemez, sizden istediğim; ne bizimle olun ne de bize karşı. 

 İmam Zeynelabidin (a.s)´in Kufe Valisi Ubeydullah bin Ziyad Saray´ında
Emevi yobaz soytarıları kader görüşünden yaralanarak yaptıkları cinayeti Allah´ın iradesine dayandırmak istediler. bu şekilde kamuoyunu yozlaştırıyorlardı. İmam Zeynelabidin (a.s) ve Zeyneb-i Kubra (s.a) düşmanın bu propagandasından haberdar oldukları için, bu yönteme karşı mükemmel bir mücadele örenyi koymuştular. ve bunun nazik örneği İmam Zeynelabidin (a.s)´ın Ziyad oğlu ile konuşmasıdır. Ehl-i beyt esirlerini saraya getirdiklerin de halkıda saraya davet etmişti ve halk doldurmuştu sarayı onların huzurunda  Ubeydullah bin Ziyad Hz. Zeyneb-i Kubra (s.a) ile çetin bir söz duellosun dan sonra İmam Zeynelabidin (a.s)´a yöneldi;
Bu kimdir? meclistekiler dediler:
Bu Hüseyin oğlu Ali´dir,
Mel’un cevaben şöyle dedi: Hüseyin oğlu Ali´yi Allah öldürmedimi?
İmam Zeynelabidin (a.s) buyurdu: Hüseyin oğlu denilen bir kardeşim vardi bu insanlar onu öldürdüler.
Mel´un Ubeydullah dedi: Hayir onu Allah öldürdü,
İmam Buyurdu: Allah ölüm anında ruhları kabzeder, ölmeyen ruhları ise uyurken kabzeder. ( Zümer / 42 )
Mel´un Ubeydullah bin Ziyad dedi: Hangi cesaretle bana böyle cevap verirsin, götürün boynunu vurun bunun,
Bu sırada emanetin koruyucusu Hz. Zeyneb-i Kubra (s.a) müdahele etti; Ey mercane´nin oğlu erkeklerimiz den kimseyi sağ bırakmadın, onu öldürmek istiyorsan onunla birlikte beni de öldür,
İmam Zeynelabidin (a.s) buyurdu: Halacığım sakin ol, onunla ben konuşayım. Ey Mercane´nin oğlu beni ölümle mi korkuturuyorsun? Bilmez misin ki öldürülmek bizim için doğal bir şeydir ve şehit olmak bizim için şereftir.

 İmam Zeynelabidin (a.s) Şeytan‘nın Oğlu Şeytan Yezit´in Yeşil Sarayında
İmam Hüseyin (a.s)´dan geriye kalan Ehl-i beyt ve vefalı ashabının hanımlarının Şam yolculuğunda İmam Hüseyin (a.s)´ın Kıyam´ının mesajını iletmede ve Yezit devletinin kirli ve pis yüzünü ortaya koymada önemli rol oynamışlardır. onlar esaret elbisesinde, İmam Hüsryin (a.s)´ın kan ve şehadet elbisesiyle yerine getirdikleri mukaddes cihad ruhunu devam ettirmişleridir. onların Şam da tutulması, Muaviye´nin kırk yıllık kötü probagandasının etkisiyle Hz. Resül-u Kibriya Muhammed Mustefa (s.a.a)´in aziz ailesi Ehl-i beyt (a.s)‘i ve islamı tanimayan Şam halkını biliçlendirmeleri açısından çok iyi bir fırsat oluşturdu.esirler bu alanda her fırsatı inceliğine kadar değerlendiriyorladı. İmam Zeynelabidin (a.s)´ın zalimin sarayında yaptığı konuşma çok daha belirleğici etki bırakmıştı, zalimin yeşil sarayında şeytanın çocuğu Yezit´i herkesin önününde rezil rusva etmiştir.Yezit İmam Zeynelabidin (a.s)´ın küfrün belini, kol ve kanadını kıran can alıcı sohbetinin karşısında rezil ve rusva olduğunu görüp çaresiz kaldığı anda hatibe seslendi kalk çık minbere sohbet et. hatib minbere cıktı ve hamdüsena ettikten sonra Ebu Sufyan´ı Muaviye´yi, beni ümeyye hanedanını ve Yezit´i övmeye başlayınca, İmam Zeynelabidin (a.s) hatibin söylediklerine kayıtsız kalmayıp yüksek sesle seslendi, Hatib, Hatib,Yazıklar olsun sana ey satılmış, Halkı sevindirmek için Allah‘ın öfkesini satın aldın, cehennemde kendine yer edindin, Sonra Yezit´e döndü: musade varmi şu tahta parçasının üzerine çıkıp Allah´ın rızasını ve dinleyenlere sevap kazandıracak bir kaç söz söyleyeyim. Yezit izin vermedi. dediler ya emir izin ver konuşsun belki birşeyler dinleriz. Yezit dedi hayır o, minbere çıkarsa, ben ve Ebu Süfyan ailesini rezil etmeden aşağı inmez, oturanlardan birisi dedi: ya emir bu genç esir ne biliyor ne söyleyebilsin? Yezit dedi: duymuşum bunlar öyle bir ailedir ki, ilmi bebekken sütle birlikte emerek kanlarına karışmış. ve o kadar ısrar ettiler ki Yezit kafir´i izin vermek zorunda kaldı. İmam Zeynelabidin (a.s) minber tabirinden uzak tuttuğu üzerinde yıllarca Al-i Ali´ye seb ve küfür edilen, Zalimin zülmünün ve şeytanın tebliğ edildiği o tahta parçasının üzerine çıktı, Önce Allah´a hamdü sena etti, arkasından can alıcı bir konuşma yaptı ki bütün dinleyenlerin yüreklerini titretip gözlerini yaşarttı.
İmam buyurdu: Ey cemaat, Allah biz Peygamber ailesi´ne Altı imtiyaz ihsan etmiştir, ve Yedi faziletle diğerlerinden üstün kılmıştır. Alti imtiyazımız şudur ki Allah bize; İlim, Bilim, Cömertlik, Saygınlık, Fesahat (düzgün konuşma yeteneği), Şecaat, ihsan etmiştir., Bizim sevgimizi bütün müminlerin kalbine yerleştirmiştir.Yedi faziletimiz ise şudur: Allah´ın seçtiği Peygamber bizdendir, Siddik İmam Ali bizdendir, Cafer-i Tayyar bizdendir, Allah ve Resül‘unün aslanı (şehidler efendisi Hz.Hamza) bizdendir, Peygamber´in iki göz nuru (cennet gençlerinin efendisi Hasan ve Hüseyin) bizdendir, Zehra-yı Betül bizdendir.
Ey camaat, Beni tanıyan tanıyor, tanımayana kendimi tanıtayım: ben Mekke ve Mina oğluyum, ben Zemzem ve Sefa oğluyum, ben Hacer-ül-Esved´i aba içinde köşelerinden kaldıran saygı değer insanın oğluyum, ben ihram bağlayıp tavaf ve safa yapanın oğluyum, ben İnsanların en iyisinin oğluyum, ben (Mirac gecesi) Mescid-ül Haram´dan Mescid-i Aksa´ya götürülenin oğluyum, ben,Sidret-ül Münteha`ya ulaşanın oğluyum,ben Melekut-i seyrinde Hakk´a iki ok atımı mesafeye kadar yaklaşanın oğluyum,ben, Gökte meleklerle namaz kılanın oğluyum, ben, büyük Allah´ın vahyettiği kimsenin oğluyum, ben Muhammed Mustafa (s.a.a) oğluyum. ben Ali- yyil Murtaza oğluyum, ben, Müşriklere "Lailahe illallah" dedirtinceye kadar savaşanın oğluyum, ben Peygamber´in yedeğinde, iki kılıç ve iki mızrakla cihad edenin oğluyum,ben iki kere hicret edenin oğluyum, ben Peygamber´e iki kere biat edenin oğluyum, ben Bedir ve Huneyn de yiğitce savaşanın oğluyum, ben bir an bile Allah´ı inkar etmeyenin oğluyum. ben, Müminlerin en salihinin oğluyum, ben Peygamberlerin varisinin oğluyum, ben kafirleri yok edenin oğluyum, ben Müslümanlar´ın liderinin oğluyum, ben abitlerin ziynetinin oğluyum, ben (Allah için) ağlayanların övüncünün oğluyum, ben sabredenlerin en sabırlısının oğluyum, ben Allah´ın gönderdiği ve Yasin soyundan en iyi kıyam edenin oğluyum. Ben destekleyicisi Cebrail, yardımcısı Mikail, kendileri de Müslümanlar´ın namus bekçiliği yapanın oğluyum.
O Marik´in, Nakis´in ve Kasit´in ( Cemel, Sıffeyn ve Nehrivan ) ile savaştı. Allah´ın kinci düşmanlarıyla cihad etti. ben, Kureyş´in en üstün ferdinin oğluyum ki herkesten önce Peygamber´e imanını ve inancını açıkaldı. tüm müslümanlara ön ayak oldu, O asilerin düşmanı, müşriklerin yok edicisi, münafiklar üzerine Allah´ın oku, abitlerin hikmet dili, Allah dininin yardımcısı, Allah´ın veliyyi emri, ilahi hikmetin bostanı ve O´nun ilim merkezi idi., ben, Fatima-tüz Zehra´nın oğluyum, ben kadınalrın henımefendisinin oğluyum. hanı kıyamın ilk başlangıcından beri müminlerin emiri Yezit´e kariş asilik eden yabancı (harici yani dinsiz)´yı öldürmüş ve bu esirlerde harici esirlerdir demişlerdi, İmam Zeynelabidin şirkin sarayında Şam ve dünya halkına kendilerinin yalancıların dediği gibi harici deyil, belki Resülullah (s.a.a)´in kendi evlatlarının olduğunu açıklamıştır. bununla beraber İmam aslında İmamet ve risalet şeceresinin olağanüstü tanımını yapmıştır. okadar etkileyici idi ki halk hıçkıra hıçkıra ağliyordu. Yezit bir ayaklanma olabileceyinden korktu. bu nedenle ezan okunmasını emretti.Müezzin kalk ezan oku,Müezzin ezan okumaya başladı.
Allahu Ekber Allahu Ekber
İmam buyurdu:
Evet, hiç bir şey Allah´tan büyük değildir.
Eşhedü en la ilahe illallah
Evet, bütün saçlarım, derim, etim, ve kanımla Allah´ın birliğine şehadet ederim.
Eşhedü enne Muhammeden Resülullah. deyince İmam tahta parçasının üzerinden Yezit´e seslendi.
Yezit Yezit; acaba Muhammed senin deden mi, benim dedem mi? Eğer senin deden olduğunu söylersen yalan söyleyip hakkı inkar etmiş olursun, eğer benim dedem olduğunu söylersen peki neden onun oğlunu öldürdün.
Allah´a andolsun ki bu dünyada dedesi Peygamber olan birisi varsa o da benim, o halde bu adam neden benim babamı zalimce öldürdü, bizi Rum esirlerini getirdikleri gibi getirtti, Ey Yezit, bunu yapıyorsun bir de Muhammed Resülullah deyip kibleye mi dönüyorsun? yazıklar olsun sana, kıyamet günü dedem ve babam senin düşmanın olacaktır. Bu esnada Mel‘un Yezit kamet getir diye bağırdi.Halk galeyana gelmiş, sesler yükselmeye başlamıştı. Bir kısmı namaz kıldı, bir kısmı namaz kılmadan dağılıp gitti.
Evet dile kolay kırk yıl Al-i Ali (a.s)‘a kin, nefret ve düşmanca yetiştirilen toplum bir anda dinamit patlar gibi yürekler patlayıp ve gözlerden yaşlar akmıştır. bunların harici dedikleri esirler kendi Peygamberinin ailesi olduğunu öğrenmişlerdir. bir kısmı ağlayarak sarayı terk etmiş bir kısmı nasıl yardım edebilirim düşüncesiyle gitmemişlerdir.

İmam Zeynelabidin (a.s)‘ın İnsanlığa Mesajı
İmam Zeynelabidin (a.s)‘ın Kufe ve Şam da yaptığı konuşmadan akıl sahibi müvahhid insanlara ulaşan mesaj şudur. Eğer insan bir davaya ( İslama ) inanmış ve benimsemişse hangi çağda ve şartta olursa olsun onurlu bir duruş sergileğerek o davaya sahip çıkması gerekmektedir. Ufak bir tereddüt ve sendeleme de hem kendini hemde davayı kayıp etmiş olur. Her çağda Zalim, Tağut, Emperyalist ve putperest güçler bu davayı yok etmek istemişlerdir. Ve bu davanın hak sahipleri masum İmamları, onlara yardım eden vefakar dostlarından bir kısmını şehid etmiş ve bir kısmını hapishanelere tıkmışlardır. bugün bizlere düşen görev bu davayı sahibine Hz. İmam Mehdi (a.f)‘e sağlam ulaştırmaktır.Büyük şeytan Abd ve Siyonistlerin kurdukları tuzakların karşısında uyanık olmaktır. 1979 İmam Humeyni (r.a)‘in gerçekleştirdiği islam ınkılabından sonra, büyük şeytan Abd 1984 yılında kendisine özgü bir islam anlayışını müslümanlar içerisinde ugulatmak için geniş bir Strateji ortaya koydu. Bu Stratejide Ehl-i beyt (İmamları) eksenli İslam ( Şia) anlayışını hedef aldı. Bu Stratejide üç ana hedef belirledi. Bu hedefler, İslam ve Ehl-i beyt mektebinin cadamarını oluşturmaktadır. Bunlardan birini kırdığı an hedefine ulaşmış olacaktı.
A - Aşura kıyamı; İmam Hüseyin (a.s)‘ın Aşura kıyamına karşı başlattıkları propaganda ile Aşura’yı nasıl sadece mazlumiyet ekseninde kalmasını sağlayabiriz diye çalışmalar yaptılar. Aşura kıyamının gerçeğini ortadan kaldıramayacaklarını bidiklerinden
İmam Hüseyin (a.s) ve şanlı kıyamını küçük ve acizlik içerisinde göstermek için her türlü tahrifatı yaptırmaya çalıştıalr. Ve İmam Hüseyin(a.s)‘ı tümüyle, miskin, zavallı ve çaresiz olarak insanlara sunmak istediler. İmam Hüseyin (a.s) ve şanlı kıyamını Ehl-i beyet mektebiyle alkası olamyan insanlarla anlatmaya çalıştılar. Muharrem ve Aşura merasimlerinde bir kısım insanların aracılığıyla Tağutu temsil eden zalim,facir ve fasık insanları konuştutturarak yozlaştırmak istediler. Oysa İmam Hüseyin (a.s) zalim,Tağut, facir ve Fasık’a karşı kıyam ederek şehid olmuş ve Ehl-i beyt’ini esir vermiştir. Son zamanlarda ortaya attıkları slogan şudur, İmam Hüseyin (a.s) her kesin Hüseyin‘idir, peygamberin torunudur hepimizin sahip çıkması gereken birisidir. Ama bunlar zalim ve kafir Muaviye ve oğlu yezit‘in zülmünden bahsetmezler. İmam Hüseyin (a.s)‘ın nebevi siyasetinden konuşmazlar. Velayet ve İmamet makamına sahip bir İmamdır söylemezler. İmam Hüseyin (a.s)‘a herkesin sahip çıkabilmesi için O,nun İmametine ve siyasetine inanmalılar, Aşurayı huseyn-i olarak kabul etmeliler, bunun dışında sahip çıkma anlayışında mazlum ve çaresizlik içerisinde öldürülen bir Hüseyin vardır.Buda Ehl-i beyt mektebinin anlayışına aykırıdır. Zalimler İmam Hüseyin (a.s)‘ın Aşura kıyamını tahrif edip içini boşaltmak isteselerde İmam Hüseyin (a.s)‘ın sadık dostları ve aşıkları kıyamın gerçek ve hakikatını her yıl dahada görkemli bir sunumla dünyaya tanıtmaktadırlar.
B - Mehdeviyyet İnancı; büyük şeytan Abd’nin ikinci çalışma stratejisi Onikinci İmam Hz. İmam Mehdi (a.f)‘in İmameti ve Mehdeviyyet üzerin olmuştur. Birinci söylemi İmam Mehdi (a.f) ve Mehdeviyyet inancının batıl oluşu üzerine kurdu. Aşura kıyamında olduğu gibi İmam Mehdi(a.f) ve Mehdeviyyet inancınıda yalanlayamıyacaklarını anladıklrından tahrif etme yoluyla Şia toplumunda ihtilaf üretip insanların kafalarını karıştırmak istediler. Bunda başarılı olamadıklarını görünce bu kez İmameti yalanlatarak
Mehdi (a.s) ismi üzerinde kendi Emperyal zihniyetli görsel mediya’yı kullanarak, Ehl-i beyt mektebiyle uzaktan yakından alakası olamayan bir kısım satılmış prof denilen cahillleri para karşılığı Tv kanallarına çıkartarak insanların düşüncesinde şüpheler oluşturmaya çalıştılar. Mehdi diye birisi gelmeyecektir. Ehl-i beyt İmamlarına inanan Şia’yı zayıf düşürmek istediler. Zalimlerin fitne oyunlarına rağmen yetişen yeni nesil Mehdeviyyet inancını evrenselleştirmeye ve Hz.Mehdi (a.f)‘i İmametiyle birlikte dünyanın her yerinde görkemli bir şekilde yankılandırmaya devam etmektedirler.
C – Merce’iyyet Makamı; büyük şeytan Abd, Müctehidlerle Ehl-i beyt mensupları arasındaki bağı koparması hedefine ulaşması demektır. Sinsi ve aşikar propaganda yaparak Müctehidleri insanların hayatından koparmaya çalıştılar. Müctehid kimdir İranda Irakta oturmuş bana şunu desin, ve fetva versin benimde aklım vardır. kendi hakkımda karar alma özgürlüğüne sahibim dedirtecek kadar ileri götürerek fitne tohumu ekmeğe çalıştılar. Müctehitlere bir kısım cahil ve kanmaz insanların diliğle küfür ettirdiler.Buna rağmen başarılı olamadılar çünkü kafirler fitneyi ateşledikçe Şia’nın temiz ve yiğit evlatları Aşura, Mehdeviyyet ve Müctehid’ine en sıkı bir şekilde sarılarak büyük şeytan’ın fitne planlarını alt üst ederek rezil ve rusva etti.Düşmanın harcadığı milyonlarca dolara rağmen hedefine ulaşamadı. Ehl-i beyt mektebinin aziz dostlarının Aşura, Mehdeviyyet (İmam Mehdi inancı) ve Müctehid ( Velayet-i Fakih rehberin)‘ den aldığı nurlu iman ve takvayla bu yolda İmam Mehdi (a.f)‘in zuhuru için çalışmaktaddır.
‘‘ Kafirler istemesede Allah nurunu tamamlayacaktır.‘‘
Bununla yetinmeyen düşman son zamanlarda yeni bir metodla bu kez başka bir fitne yoluyla Şia ve Sünnü kavgası çıkarmak istediler, ama dini liderimiz Veliyyi Emr-il Müslimin Hz. Ayetullah İmam Hamenei. Hz. Ayetullah Sistani ve Rabbani Alimlerin önderliğinde bu fitnenin başını kestiler, bu yolla başarılı olamadığını gören düşman daha farklı metod uyguladı.yıllarca İmam Zaman ekmeği yeyip sözde din dersi okuyan bazı gerici cahil molla sıfatlı soytarıları Muaviye kuruluşuna bağlattırrarak resmi molla vasfını kazandırarak onların eliğle mekteb-i yozlaştırmak istediler. bununla beraber Ehl-i beyt‘le alakası olmayan ve ergenekonun konuşan dili olan bir kısım insanların eliyle ülkenin çeşitli yerlerinde sözde Ehl-i beyt-i tanıtma konfransları yaptırdılar. Televizyonlardan canlı yayınlattılar. Amaç mektebi yozlaştırmaktı. Burada ne yazık ki bir kısım Ehl-i beyt alimleri bu oyuna alet oldular ve konfraslarda konuşmalar yaparak bu ehliyetsiz ve mektebe darbe vurmak isteyen insanları meşrulaştırdıalr. Bu ülke de Ehl-i beyt mektebine bu oyunlar oynanırken yukarıdada belirttiğimiz gibi özellikle islam ülkelerinde Sünnü ve Şia kavgası çıkarmak için her türlü fitne yollarını deneğerek İslam ümmetinin içerisinde büyük bir düşmanlık yaratmak istiyorlar. bugün Suriye de Alevi ve Sünnü çatışmasını yaymak isteyen vahhabi ve Selefi teröristleri moderin silahlarla donatıp ülkede Emperyalist ve Siyoniste hizmet amaçlı katliamlar yaptıryorlar. Aynı şekilde Bahreyn de vahabbi eliyle müslümanların ve şia’nın namusuna tecavüz ediliyor, camileri yıkılıp evler yakılıyor, Kur’an Kerim-i parçalıyıp dua kitaplarını tuvaletlere atıyorlar. Filistin de ve diğer İslam ülkelerinde ve dünyanın her yerinde yaşayan Ümmetin durumu bundan farklı değildir.
Bugün Müslümanlar ve Özellikle biz Ehl-i beyt dostları Kerbela da Aşura günü İmam Hüseyin (a.s) ve vefalı yerenlerinin kanlarıyla,  Aşuradan sonra Hz. Zeyneb, Hz.İmam Zeynelabidin, Hz.Ümmu-l Külüsüm, İmam Hüseyin (a.s)‘ın kızları Hz. Rukeyye, Hz. Sükeyne, Hz. Fatime, Hz. Ali Esğer’in Annesi Rubab’ın ( Allah’ın Selamı Üzerlerine olsun) esaret içerisin de yaptıkları konuşmalardan almamız gereken ders zamanın Yezit’i düşüncelerin, tağut’i sistemlerin Siyonist ve Emperyalist çetelerin karşısında sürekli uyanık olmaktır. Akıllı ve onurlu duruş sergilemektir. Muhammed-i dini ve Aziz Ehl-i beyt mektebini korumaktır. İmam ve Rehberine lebbeyk demektir.
Allah’ın yardımı ve Hz.İmam Mehdi (a.f)‘in lütuf ve inayetiyle çalışmalarımızda muvaffak olmaktır. dört bölümden oluşan Kerbela Kıyam’nın Gerçeği bize hakikat mesajını veriyor. Allah bizleri şuur ve bilinçle bu hakikatı idrak edenlerden karar kılsın inşellah.

Vesselamu Aleykum Varehmetullah-i veberekatuh.

Allahumme Accil Li Veliyyikel Ferec

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder